Haldun Taner, "Konçinalar" ve HAYIR!

Cengiz Kılçer yazdı: Haldun Taner, "Konçinalar" ve HAYIR!

Haldun Taner “Konçinalar” adlı öyküsünü, [12 Mart] 1953’te yazmış olsa da diğer öyküleriyle birlikte yine aynı isimle Varlık Yayınları’ndan Şubat 1967 yılında yayımlanır.

Haldun Taner “Konçinalar” öyküsünde bambaşka bir soyutlamaya girişir. İskambil kâğıtları üzerinden toplumsal ve sınıfsal bir analiz/portre çizer. Her kart toplumun bir sınıfını temsil eder.

“Konçinalar” iskambil kâğıtları üzerine fantastik bir öykü değildir!

İskambil destesi Türkiye’dir…

Haldun Taner’in iskambil destesindeki en sevdiği kâğıtlarından biri The Jolly Jocker’dir: Delişmen, uçarı, biraz cambaz, biraz sihirbaz, bir miktar da düzenbaz, ama neşe dolu, hayat ve hareket dolu, kanı sıcak bir delikanlıdır.

Taner, “Destenin en itibarlı kâğıtları, Beyler yani Aslar oluyor. Ayıp değil ya, Aslardan oldu bitti” hiç hoşlanmaz. Nitekim “Kabul etmeli ki, onların dördünde de bir Kral havası, bir Padişah cakası vardı[r].”

Karamaça Beyinde meşum bir şeyler sezilir. Onun sarayında birtakım karanlık dalavereler dönüyor, gece, mahzenlerinde, bir sürü kelleler uçuyor olmalıdır.

İspati beyi bir Bizans Prensine benzer.

Kupa Beyi daha bizden gibidir. Kupa Beyi herhalde Osmanlı Hanedanına mensup olmalı.

Karo Beyi, o bir Selçuk Sultanıdır. Çelebi, zarif, nazik.

Kupa Kızı, etine dolgun, duru-beyaz, hanım hanımcık bir tazedir. Üniversiteyi filan bir kalem geçin, güç hal ile bitirdiği ortadan sonra, liseyi bile okuyamamıştır. Olsa olsa sanat enstitüsü mezunudur.

Karolara gelince, onlar kişizade, görmüş geçirmiş bir ailedir. Bakmayın şimdi biraz düştüklerine.

Maçalar ise bir Ermeni ailesidir. Gedik Paşa’da oturuyorlar.

Haldun Taner, tüm bu sınıfsal tanımlamaları yaptıktan sonra “Bütün bunlardan sonra sıra nihayet Konçinalara gelir.” 

Konçina ikiliden altılıya kadar olan oyun kâğıtlarına deniyor ve dilimize Rumcadan geçen sözcük. Öyküdeki “Konçinalar bu bakımdan iskambillerin Paryasıdırlar. Var oluşlarının sebebi sırf öbür kâğıtlara basamak olmak, onların üstün mevkiini sağlamaktır.”

16 Nisan Pazar günü yapılacak referandumda 55 milyon 319 bin 222 kişi sandık başına gidecek. Elbette bu sayının içinde Konçinalar da azımsanamayacak kadar belli bir toplam oluşturuyor.

AKP seçim yatırımı olarak halka kömür yardımı kampanyası çerçevesinde 340 bin 825 ton kömür dağıttı. Yine Kahramanmaraş mitinginin ardından Gaziantep mitinginde de AKP seçmenlere altın dağıtarak oy istedi.

Basit ve somut bir örnek vermek gerekiyor. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi “evet” çıkması halinde muhtarlara takım elbise sözü veriyor. Bakan Zeybekçi, “Çameli’yi geçin takım elbise benden. Varsanız muhtarlarla birlikte hepinizin takımlarını ben alacağım. Geçemezseniz gözünüzün yaşına bakmam, acımam, bunlar ciddi. Muhtarlar size söylüyorum, hesabını sorarım, biliyorsunuz.” diyebiliyor.

Bakalım As’lardaki o küçük dağları ben yarattım diyen heybet, Papaz’lardaki o bütün güvenini sakaldan, asadan, baltadan alan azamet varken; o güdük, o boynu bükük Konçinalar onlara el kaldıracaklar mı? Bakalım “Konçinalık kompleksi”ni aşacaklar mı?

Haldun Taner öyküsünü şu sözlerle bitiriyor “Her kâğıda eşit değer tanıyan biricik oyun olduğu için şimdi yalnız Pasyans açıyorum.” Her zaman olduğu gibi bizler 16 Nisan Pazar günü yapılacak Referandumdan “Evet” de çıksa “Hayır” da çıksa yine “Her kâğıda eşit değer tanıyan biricik oyun olduğundan”, Konçinaları “Paryalıktan kurtarıp eşitliğe kavuşturacak” Sosyalist bir Türkiye için daha bir coşkuyla daha bir ısrar ve inatla mücadele edeceğiz.