Barbaros Şansal: Sağlık görevlisi "Bize cinsel hastalıklarını bulaştırmaya mı geldin?' dedi

Geçtiğimiz gün tahliye edilen Barbaros Şansal, iki aylık tutukluluğunda yaşadığı bazı olayları anlattı.

Barbaros Şansal: Sağlık görevlisi

İki aylık tutukluluğunun ardından geçtiğimiz gün tahliye edilen modacı Barbaros Şansal, “Bu bir dönem, bugünler geçecek. En önemli şey Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarsızlaştırılması. Hukuk içi boş bir çuvaldır. Ne doldurursanız, onu geri alırsınız” diye konuştu.

Gözaltına alındıktan nezarette kaldığı iki gün boyunca maruz kaldığı muameleleri anlatan Şansal, “Görevlilerin bana yönelik davranışları hiç hoş değildi. ‘Adam olsaydın da kafanı kırmasalardı’ diyenler vardı. İlk gece bir sağlık görevlisi, ‘Bize cinsel hastalıklarını bulaştırmaya mı geldin’ dedi.” ifadelerini kullandı.

Şansal, sosyal medyada yayınladığı bir videonun ardından, Kıbrıs’tan sınır dışı edilmişti. Türkiye’ye getirilirken indirildiği Atatürk Havalima’nında linç girişimine maruz kalan Şansal, ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ ettiği iddiasıyla, 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle 16 Mart’ta yargıç karşısına çıkacak.

Cezaevinde iki ay boyunca tek başına tutulan Şansal, cezaevi günlerini Cumhuriyet’ten Seyhan Avşar’a anlattı. İşte o röportajdan bir bölüm;

– Paylaşımınızın bunlara neden olabileceği aklınıza gelir miydi?

80 yaşındaki Alzheimer hastası bir adam sosyal medya paylaşımları yüzünden tutukluyorlarsa bana da hayli hayli olabilir. Sosyal medyadan herkese bir şeyler yapılırken, bazılarına hiçbir şey yapılmıyor. Silahlı meydanlarda olan adamlara, tecavüzcülere ya da tacizcilere bir şey yapılmıyor. Burdaki mesele sosyal medya değil. Toplumda kanaatiniz varsa, eğer sizi beğenen, seven, takip eden insanlar varsa amaç onları korkutmaktır. Adalet biraz geç tecelli etse de, hukukun üstünlüğüne inanıyorum.

– Tutuklanınca neler hissettiniz?

Başkentçi isimli kullanıcı,’‘Barbaros Şansal tutuklanacak’ diye bir tweet attı. O yüzden tutuklanacağımı biliyordum. İnternetten dava açıldıysa, tutuklanacağınıza da internet karar verir. Mahkemede ‘Tutuklandın’ dediler. Normalde hukukta sizin suçunuzun ispat edilmesi lazım. Maalesef Tükiye’de suçsuzluğunuzu ispat etmekle mükellefsiniz. Aklımdan o an hiçbir şey geçmedi. Tutuklanan siz değilsiniz. Dışarda kalan hayatınız tutuklanıyor.

– Cezaevinde neler yaşadınız?

İlk iki gün nezarette kaldım. Görevlilerin bana yönelik davranışları hiç hoş değildi. ‘Adam olsaydın da kafanı kırmasalardı’ diyenler vardı. İlk gece bir sağlık görevlisi, ‘Bize cinsel hastalıklarını bulaştırmaya mı geldin’ dedi. Cezaevinde homofobi ve antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) çok fazlaydı… Sabancı Suikasti faili İsmail Akkol ve vegan-anarşist Osman Evcan koğuş komşumdu. İlk gittiğimde avlumun tepesi açıktı. Oradan dergi, gazete vs. attılar. Kısa bir süre sonra gökyüzü de kafeslendi. Lağım kokan rogarlardan konuşabiliyorduk. En sondaki hücrede ve tecritte olduğum için hiç insan görmedim. Tecrit penceremin önünden insan da geçmiyordu. Bir kez avukat görüşüne giderken Musa Kart ile karşılaştım. ‘Selam Barbaros Bey’ dedi. Benim konuşmam yasak olduğu için ancak elimle Musa’ya bir sevgi işareti yapabildim… Ne kuş, ne böcek görebildim. Karınca dahi görmedim. Canlılık belirtisi olarak sadece duvarımdaki iki sivrisinek leşi ve tavanın köşesindeki kuru bir örümcek ağı vardı. Kaldığım süre boyunca, sadece beş tane mektup elime ulaştı. Cezaevinin yemeklerini yemeyi reddettim. Uluslararası bir havaalanında beni linç edenler, cezaevinde de kolaylıkla zehirleyebilirlerdi.

– Şu an can güvenliği kaygısı yaşıyor musunuz?

Gözaltında etrafımda yedi, sekiz polis varken linç edildim. Uçaktan bakınca apronda sol tarafta birikmiş güvenlik görevlisi olduğunu görünce bir şeyler olduğunu düşündüm. Ama böyle birşey olacağı aklıma gelmezdi. Uluslararası organize bir şuç örgütünün lincine maruz kaldım. Ayakkabılarım çıktı. Şu an dişlerim sallanıyor. Vücudumdaki yaralar yeni yeni iyileşmeye başladı. Bir hafta boyunca idrarımdan kan geldi. TGS ve Türk Hava Yolları (THY) ve TAV işletmeleri bunun hesabını verecek. En çok üzüldüğüm nokta bu görüntülerin servis edilmesi. Üzüldüm çünkü bütün dünya bu görüntüleri barbar Türkler diyerek kullandı. Türk halkı aşağılandı. Yunanistan mahkemelerinde Türkiye’de işkence var diyen askerler benim görüntülerimi kullandı. Maddi, fiziki ve manevi hasar gördüm. Bize kurşun değmez. Demirin içinden çıktım. 3 adıma 3 adım güneş görmeden, insan görmeden, tecritte olduğum bir hücreden çıktım. Korkar mıyım?

– Çok sayıda gazeteci, yazar, aydın hükümeti eleştirdikleri için tutuklu. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Bir parti başkanının kellesini isteyen adam serbest. Atatürk, Türk’e benzemiyor diyen adam serbest. Oluk oluk kan akıtacağız diyenler serbest. Okul kantininde öğrenciyi bıçaklayan kişi serbest. Kuran kurslarında çocukları istismar edenler serbest… Bir takım insanlar tarafından diğer insanların hedef gösterilmesi, toplum mühendisliği yapılması, tetikçilik yapılması dehşet verici… Bu bir dönem, bugünlerde geçecek. En önemli şey Türkiye Cumhuriyet’inin itibarsızlaştırılması. Hukuk içi boş bir çuvaldır. Ne doldurursanız, onu geri alırsınız.

– Referanduma dair neler söylersiniz?

Türkiye rejim değişikliğine gitmiyor. Türkiye’nin nereye gittiğini görmek için Azerbaycan’a bakın. Türkiye geriye gidiyor. Ama referandumun yapılacağına inanmıyorum. Kör ve topal olabilir ama parlementer sistemi ortadan kaldırmak ne demek?