Ankara Üniversitesi SBF Yönetim Kurulu: Hocalarımız en kısa sürede iade edilmeli

Ankara Üniversitesi SBF Yönetim Kurulu, bir açıklama ile hocalarının görevlerine geri iade edilmesini istedi.

Ankara Üniversitesi SBF Yönetim Kurulu: Hocalarımız en kısa sürede iade edilmeli

Polisin yoğun engellemesi ile bugün öğrencileri dahil hiç kimsenin içeri giremediği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yönetim Kurulu, bir açıklama ile hocalarının görevlerine geri iade edilmesini istedi.

“Yeterli delil ve belge olmadan kurumlarından ilişiği kesilen hocalarımızın en kısa süre içinde kurumlarına iade edilmeleri gerektiğini düşünüyoruz” denilen açıklamada, ”Üniversitedeki ilgili tüm karar mercilerinin evrensel hukuk ilkelerini ve ilgili Anayasa kurallarını gözeterek öğretim elemanlarının haklarına sahip çıkmasının, yadsınamaz bir yükümlülük olduğunu ifade etmeyi, mesleki sorumluluğumuzun bir gereği olarak kabul ediyoruz” denildi.

SBF Yönetim Kurulu’nun açıklamasının tam metni şöyle:

”01.09.2016’da yayınlanan 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üç, 06.01.2017’de yayınlanan 679 sayılı KHK ile iki, 07.02.2017’de yayınlanan 686 sayılı KHK ile 22 olmak üzere, KHK’larla kaybettiğimiz hoca sayımız 27’ye ulaşmıştır. İfade özgürlüğünün ve farklı düşüncelerin bir arada olması gerektiğini savunan bir fakültenin mensupları olarak çok ağır bir bedel ödediğimiz açıktır. Söz konusu hocalarımızın, haklarında suç isnadına ilişkin açık deliller ve sonuçlanmış yargı süreci olmadan ve savunma hakları kullandırılmadan KHK ile ilişiği kesilmiş bulunmaktadır.

Son dönemlerde KHK’ların temel kullanım alanı dışında kullanılmasıyla mağduriyetler yaşandığı; KHK’larla ilişiği kesilen hocalarımızın uygulamalar nedeniyle ağır yaptırım ve sonuçlarla karşılaşıldığı düşünüldüğünde; hukuksuz ve adil olmayan bu sürecin sonlandırılmasını, yeterli delil ve belge olmadan kurumlarından ilişiği kesilen hocalarımızın en kısa süre içinde kurumlarına iade edilmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, söz konusu hocalarımızın ilişiklerinin kesilmesi nedeniyle eğitsel ve akademik faaliyetlerin önemli ölçüde aksayabileceği bir gerçektir.

Eleştirel düşünce ve akademik özgürlük, üniversitenin toplumsal işlevinin dayandığı vazgeçilmez ilkelerdir. Üniversite öğretim elemanlarının şeffaflık içermeyen bir suç isnadı süreci sonunda, savunma haklarından yararlandırılmaksızın kamu görevinden çıkarılmaları, akademik özerklik değerleri yanında, hukukun evrensel ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.

Anayasanın 130. maddesinin 7. fıkrası, ‘üniversite öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar’ hükmüne yer vermektedir. Ayrıca, aynı maddenin 9. fıkrası, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emekliliklerinin, disiplin ve ceza işleri, mali işler ve özlük haklarının, öğrenim ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesinin kanunla düzenleneceğini bildirmektedir. Üniversitelerde eğitim-öğretim faaliyetlerinin yürütülmesinin, akademik yaratıcılığın devamının ancak hukuksal güvenlik ve öngörülebilirlik ile sağlanabileceği tartışılmaz bir gerçekliktir. Bu bağlamda, üniversitedeki ilgili tüm karar mercilerinin evrensel hukuk ilkelerini ve ilgili Anayasa kurallarını gözeterek öğretim elemanlarının haklarına sahip çıkmasının, yadsınamaz bir yükümlülük olduğunu ifade etmeyi, meslekî sorumluluğumuzun bir gereği olarak kabul ediyoruz.”