ABD'li senatör net konuştu: Kürtleri Seçiyorum

John McCain New York Times'ta 'Kürtleri Seçiyorum' başlığıyla bir yazı kaleme aldı.

ABD'li senatör net konuştu: Kürtleri Seçiyorum

ABD’nin Arizona eyaleti Cumhuriyetçi senatörlerinden John McCain New York Times’ta ‘Kürtleri Seçiyorum’ başlığıyla kaleme aldığı yazısında Amerika’nın Ortadoğu’daki en güvenilir ve sadık müttefiği olan Kürt dostlarını desteklemesi, onlara sırtını dönmemesi gerektiğini dile getirdi.

John McCain’in makalesinin tam metni:

Bu ay Irak güvenlik güçleri unsurlarıyla Kürt savaşçılar arasında Kerkük çevresinde gerçekleşen çatışmalar, bilhassa ABD’nin Kürt halkıyla uzun süreli dostluğu nedeniyle son derece rahatsız edici. Bu çatışmalar daha geniş ve daha problemli bir realitenin sembolüdür: ABD olarak, IŞİD’e karşı taktiksel başarılarımızın ötesinde, hala tüm karmaşıklığıyla Ortadoğu’nun geri kalanına yönelik kapsamlı bir stratejiden yoksun durumdadır.

Bu durum, Obama yönetiminin halefine terk ettiği talihsiz bir miras. Başkan Trump’ın İran’ın Ortadoğu’daki haince etkisine karşı daha geniş bir strateji çağrısı bu ay idarenin sorunu tanımasının teşvik edici bir göstergesi oldu.

Ancak bu konuşmadan hemen birkaç gün sonra, İran Devrim Muhafızları elit Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin Kerkük yakınlarında, İran destekli milisleri Kürtlere yönelik bir askeri saldırı için hazırlamak üzere olduğu ortaya çıktı. Bu gelişmeler yaşandığında, raporlara göre bazı Irak güçleri Kürtlere karşı ABD tarafından sağlanan ekipmanlarla savaştı.

Iraklı güçlere Kürtlere saldırmak için silah ve eğitim vermedik

Bu tamamen kabul edilemez bir durum. ABD, Irak hükümetine, bölgedeki en güvenilir ve yetenekli ortaklardan biri olan Iraklı Kürtlere saldırmak için değil, IŞİD ile savaşmak ve Irak’ı dış tehditlerden korumak için silah ve eğitim verdi.

Onlarca yıldır ABD’nin Kürtlerle kurduğu ittifak, Amerikan ulusal güvenlik çıkarlarını ilerletirken, Irak’ın içinden ve dışından Kürtlere yönelik saldırılara da engel oldu. Geçtiğimiz birkaç yılda Kürtler, ABD’nin yanında IŞİD’e karşı savaşan en yakın müttefik oldular.

Açık konuşayım: Bağdat, Irak’ta Kürt halkının hakkettiği güvenlik, özgürlük ve fırsatları garanti edemezse ve eğer ABD İran destekli milisler ile köklü Kürt ortaklarımız arasında bir çözüm yapmak zorunda kalırsa, ben Kürtleri seçerim.

Kerkük’te yaşanan çatışmalar, ABD’nin yıllarca çözemediği semptomatik derin bir sorunun varlığına işaret ediyor: Ortadoğu’daki hem ülkeler içinde hem de ülkeler arasındaki bölgesel düzen olan hızla çöküyor. Son sekiz yılda ABD bölgeden uzaklaştığı için Amerika’nın gücü ve nüfuzu azalıyor. Ortaya çıkan boşluk anti-Amerikancı güçler tarafından dolduruluyor.

Şu andaki yönetim, selefi gibi (Obama yönetimi) IŞİD’i yenilgiye uğratmaya odaklansa da – ki tabii ki bu gerekli – düşmanlarımız her yerde bize karşı avantaj elde ediyorlar.

ABD zafer sarhoşluğu içinde

ABD, bu yaz Musul özgürleştirildikten sonra hala zafer sarhoşluğundan kurtulmamışa benziyor. Bu arada, İran güçleri ise Kerkük’te görüldüğü gibi Irak’ta anlaşmazlık yaratmak için çalışıyor; ABD’ye karşı Irak politikasını manevra ediyor ve önümüzdeki yıl yapılacak seçimi Amerikan etkisini ülke dışına itecek stratejik bir geri çekilme haline getirmeye çalışıyor.

Suriye’de Rusya, İran, Hizbullah ve bir dizi milis tarafından desteklenen Esad rejimi, ABD’nin stratejik olarak önemli gördüğü birçok doğu alanı da dahil olmak üzere ülkenin çoğunu geri aldı. Suriye’nin geleceği, küçük bir Amerikan girişimi ile zorla belirleniyor.

İranlı vekiller ve müttefikler ağı Doğu Akdeniz ülkelerinden Arap Yarımadasına kadar yayılıyor ve gelişmiş konvansiyonel silahlarla istikrarı, gezinme özgürlüğünü ve ortaklarımız ile müttefiklerimizin topraklarını tehdit ediyor. İran’ın bizatihi kendisi komşularını tehdit ederek ve yaptırımları hafifletmek için zararlı sonuçlarını kullanarak balistik füzeleri test etmeye devam ediyor.

Arap müttefiklerimiz, çok daha acil tehditler karşısında Katar ile olan diplomatik anlaşmazlık içinde bulunuyorlar. Ve tüm bunların arkasında, Amerikan çıkarlarına karşı aktif olarak düşmanlık besleyen bölgesel bir güç odağı olarak yeniden dirilmeye çalışan ve insan hakları veya sivil yaşam konusunda en ufak bir endişesi bulunmayan Vladimir Putin’in Rusya’sının gölgesi var.

Şüphesiz bu, karmaşık ve kafa karıştırıcı bir dizi sorundur. Fakat Amerikalılar daha büyük zorluğun farkına varmalılar: Orta Doğu, uluslararası güvenlik ve küresel ekonominin geleceği için hayati önem taşıyor ve her ikisi de Amerikan halkına fayda sağlıyor. Şu anda, Amerikan karşıtı gruplardan oluşan bazen birlikte, bazen kendi başlarına çalışan bir ağ, Amerikan etkisini Orta Doğu’dan uzaklaştırmak ve bölgeyi çıkar ve değerlerimize aykırı şekilde yeniden biçimlendirmeye çalışıyor. Bunu teröristleri ve milisleri destekleyerek, dostlarımızı alt edip korkutarak, bizi diplomatik olarak uzaklaştırarak ve ABD’nin varlığını korumasını daha zor ve daha tehlikeli hale getiren askeri teknolojiyi dağıtarak ve konuşlandırarak yapıyorlar.

Şu anki yörüngemizde uyurgezer yürümeyi sürdürürsek, yakın gelecekte uyandığımızda Amerikan etkisinin dünyanın en önemli bölgelerinden birinin dışına atılmış olarak bulabiliriz. Bu nedenle Amerikalılar şu anda Ortadoğu’da olup bitenlerle yakından ilgilenmelidir. Bu yüzden Kürtler gibi gerçek dostlarımıza sadık kalmalıyız. İşte bu nedenle, bugün her zamankinden daha fazla, görüş açımızı taktik seviyesinin üzerinde kaldıran ve aciliyeti gerçekten önemli olanlardan ayıran bir stratejiye ihtiyacımız var.