Yine yeniden Hüseyin Çelik: Bize nazar değdi!

"Yozlaşmadan Dünyayla Uzlaşmak" başlıklı yazı ile gündemi değerlendiren Hüseyin Çelik, "Sizi bilmem ama ben şahsen, nazar değmeden önceki Türkiye‘yi özlüyorum" dedi.

Yine yeniden Hüseyin Çelik: Bize nazar değdi!

Kişisel web sitesinde “Yozlaşmadan Dünyayla Uzlaşmak” başlıklı yazı ile gündemi değerlendiren Hüseyin Çelik, “Sizi bilmem ama ben şahsen, nazar değmeden önceki Türkiye‘yi özlüyorum” dedi.

Yaptığı değerlendirmelerle her defasında AKP’yi topa tutan Çelik’in yazısında öne çıkan bölümler şöyle:

Türkiye, Merhum Özal‘la birlikte gerçek anlamda küreselleşmenin farkına vardı. İçine kapanıp, incir-üzümle yerli malı haftası kutlayıp kendini avutan bir ülkeden, her yönü ile dünyayla entegre olmaya çalışan bir ülke olmak, doğru bir tercihti. Ancak, küreselleşmenin bir parçası olmaya çalışırken kendimiz olmaktan çıkmamamız lazım. Yani yozlaşmadan medeni dünyayla uzlaşmak zorundayız.

ABD ile stratejik ortak olan, Avrupa ile tam üyelik müzakerelerine başlayan, Türk ve İslam dünyasında çok ciddi bir sempati halkası oluşturan, Afrika‘yı adeta yeni keşfeden, Pasifik‘e ve Karayip‘lere ciddi anlamda uzanan, Latin Amerika‘da ciddi saygınlık kazanan, dünyanın neresinde bir mazlum varsa el uzatmaya çalışan Türkiye, aynı zamanda birçok ülkeye de rol-modeldi.

Galiba bize nazar değdi. Şimdi, Amerika bize İşid‘den dolayı katlanıyormuş gibi bir görüntü verirken, Avrupa Birliği‘nin bizimle ilgili en önemli gündemi Mülteciler meselesi oldu. O da işin sıkıntısı hafiften de olsa onlara dokunduğu için. Türk ve İslam dünyasındaki parıltımızı da  büyük çapta kaybettik.

Bu noktaya gelişimizde elbette dünyadaki çok farklı gelişmelerin büyük payı var. Tek başına bunun sorumluluğunu Türkiye‘ye yıkmak, büyük bir haksızlık olur. Ne var ki, dışımızdaki dünyada aleyhte olup bitenlere rağmen, kendimize, “biz nerede hata yaptık”  sorusunu mutlaka sormalıyız.

Bizim Batı’yla ilişkilerimiz çok iyi olduğu zaman, Türk ve İslam dünyasındaki etkinliğimiz de büyük çapta artıyor. Öte yandan Türk ve İslam dünyası ile çok iyi ilişkiler geliştiren bir Türkiye, Batı alemine her zaman daha cazip gelir.

Bütün aidiyetlerimizi gözeten dengeli bir dış politika ile ancak yozlaşmadan dışımızdaki dünyayla uzlaşabiliriz. O zaman sadece etkilenen değil aynı zamanda etkileyen bir ülke olur, yeryüzündeki etkileşimde saygın bir konumumuz olur.

En güzelini atalarımız söylemiş: “Ağaçtan kopan yaprağın akibetini rüzgar tayin eder.” Sadece ekonomimizle değil, demokrasimiz, hukuk sistemimiz, din, vicdan, düşünce ve ifade özgürlüğümüz ve tüm medeni değerlerimizle medeni dünyadan geride kalırsak elbette akibetimizi, 3. dünyanın oldum olası muzdarip olduğu ve onları felaketten felakete sürükleyen çok farklı rüzgarlar tayin eder.

Başkalarına ayar vermeye çalışırken kendi ayarımızın bozulmamasına dikkat etmeliyiz.

Sizi bilmem ama ben şahsen, nazar değmeden önceki Türkiye‘yi özlüyorum.