Yerleşke’den Külliye’ye - III

Yerleşke'den Külliye'ye yazı dizisinin 3. ve son yazısı...

Yerleşke’den Külliye’ye - III

Konuşma ve mimarlık dilinde birbirlerine paralel olarak gerçekleşen dönüşümlerle başlayıp, yerleşke ve külliyeyi ele aldığımız dizimizin son yazısında, AKP diktatörlüğünün ne yaptığıyla gerçekte neyi yapmak istediğiyle bağlantılı olarak günümüzde ne yaptığını açığa çıkarmaya çalışacağız.

 Cumhuriyet’i fizik-mekânda yok etmek

Gezi Parkı ve Haziran Direnişi’nde olduğu gibi, Taksim Meydanı ve Atatürk Kültür Merkezi’ne bu gözle bakıldığında yapılmak istenen açık seçik ortadadır.

Haziran Direnişi’nin başladığı ve tüm Türkiye’ye yayıldığı Gezi Parkı’nın, kentin en büyük meydanı olan Taksim Meydanı’nın ve Cumhuriyet’in çağdaş kültür ve sanatının göstergesi olan AKM’nin yok edilmek istenmesi; kendinden önceki düzeni fizik-mekânda yok ederek, simgesel olarak “düzeni yok etmek”tir.

AKM

Atatürk Kültür Merkezi (AKM), Taksim Meydanı, İstanbul

Başta Mustafa Kemal olmak üzere, Cumhuriyet Devrimi’nin öncü kadrolarının adlarının yer aldığı yapıları “yenilemek” adı altında “yıkmak”, “Cumhuriyet’i yok etme” girişimi olarak okunmalıdır.

Hem Türkiye’yi neo-liberal politikalarla emperyalist-kapitalist ülkelerin pazarı haline getirmek, hem içinde bulunduğumuz ekonomik krizi aşma yönünde yapı sektörüne iş alanı açarak sıcak-para akışını sağlamak, hem de sözünü ettiğimiz “Cumhuriyet’i fizik-mekânda yok etmek” politikalarına birçok örnek verilebilir. Güncel olanlardan bir kaçını sıralayalım:

topcu-kislasi

Taksim Topçu Kışlası / Yıkılmadan önce Taksim Stadı, İstanbul

 

Cumhuriyet’in kurumsallaştığı yıllarda İsmet İnönü döneminde yıkılarak bugünkü Gezi Parkı’na dönüştürülen Taksim Topçu Kışlası’nın “yeniden inşa” edilerekAVM’ye dönüştürülmek istenmesi; 3’üncü Havalimanı’nın yapılacak olmasıyla Yeşilköy Atatürk Havalimanı’nın kapatılmak istenmesi; Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılmak istenmesi; Ankara Atatürk Orman Çiftliği arazisinin işgal edilerek Kaçak-SarayKülliyesi’nin inşa edilmesi; Beşiktaş İnönü Stadyumu’nun yıkılarak Vodafone Arena’nın inşa edilmesi; Çankaya Köşkü’nün Cumhurbaşkanlığı tarafından terk edilmesi; Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak diktatör Sultan II.Abdülhamid ile özdeşleşen Yıldız Sarayı’nın tahsis edilmesi ve 3’üncü köprüye “Hilafeti Osmanlı’ya getiren ve Alevileri katleden” Yavuz Sultan Selim’in adının verilmesi…

Bellekleri güçlü olan ve intikam alırcasına hareket eden gerici düşünce, Cumhuriyet’i yok etmeye çalışıyor olmanınyanında, gericiliğe yapılan müdahaleleri ve belleklerinde yer edinmiş acıların izlerini de yok etmeye çalışmaktadır: Türkiye’ye amerikancılığı ve gericiliği sokarak; Özal’ların ve Erdoğan’ların öncülüğünü yapan Adnan Menderes’inve işbirlikçileri Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun yargılanarak idam edildikleri Yassıada’nın “yamyassı” edilmesi…

Gezi

Gezi Parkı / İnönü Gezisi ve Taksim Meydanı, 1940’lı yıllar, İstanbul

 

CB

Cumhurbaşkanlığı binası / KaçakSaray, Eski Atatürk Orman Çiftliği Arazisi, Ankara

 

Sonuç yerine

İktidarın; Cumhuriyet’i fizik-mekânda yok etmek ve kurucu kadroların adlarını toplum belleğinden silme politikasına değinmeye çalıştığımız bu yazıda birkaç adı yan yana yazarak, çizdiğimiz çerçeveyi daha net bir ilişki ağı üzerinden okumamız da olanaklı duruma gelecektir: Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Cumhuriyet, Taksim, Meydan, Gezi Parkı, İnönü Gezisi, Atatürk Kültür Merkezi…[1]

Toplum desteğini alabilmek ve müdahalelerini meşrulaştırmak adına “ihtiyaç, çağdaşlık, uygarlık, medeniyet” ve benzeri –özellikle de liberallerin desteğini kazanan– çokça gerekçeyle topluma pazarlanan ve yukarıda yalnızca bir kaçını saydığımız bu dönüşümler uzayıp gidiyor ancak dikkat edilmesi gereken nokta şudur:

“Küreselleşme” adı altında emperyalist dünya sistemine uyum sağlama sürecinde, kapitalizmin kendi örgütlenmesinin dayatması sonucunda simge isimler ve mekânlar değersizleştirilmeye, itibarsızlaştırılmaya ve “yapı” olarak Cumhuriyet yıkılırken yerine AKP’nin “yeni Türkiye”si inşa edilmeye çalışılmaktadır. “Yerleşke’denKülliye’ye” ya da 1’inci Cumhuriyet’ten 2’nci Cumhuriyet’e gerçekleştirilmeye çalışılan bu dönüşüm sanılmasın ki tamamlanacak.

Biz komünistler, sayısız Ensarcı’nın türeyeceği Külliye’lere boyun eğmeyeceğiz!

Memleketimize sahip çıkmaya devam edeceğiz ve Yerleşke’lerimize sahip çıkacağız!

Yerleşkelerimiz külliyelere dönüşmeden örgütleneceğiz!

Ve en güzel yapımızı, “Sosyalist Türkiye”yi inşa edeceğiz!

* * *

[1]: İlk adı İnönü Gezisi olan Taksim Gezi Parkı’nda başlayan, “Boyun Eğme” pankartının Atatürk Kültür Merkezi’ne asılmasıyla bütün ülkeye yayılan direniş günlerinde Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına yapılan “iki ayyaş” göndermesi anlık bir söylem değildir, diktanın Cumhuriyet’e olan kini ve öfkesinin en açık göstergesidir.