Yargıçlar Sendikası: Yargı, rejim değişikliğinin aracı haline getirilmektedir

Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM) kararnamesine ilişkin Yargıçlar Sendikası kararın, iktidarın yargıdaki kaosu vesile yaparak yargının yapısıyla yeniden ihtiyacına göre düzenlemek olduğunu, BAM'lara yapılan yargıç ve savcı atamalarının liyakatin göz ardı edilerek iktidar yandaşlığının dikkate alındığını belirtti.

Yargıçlar Sendikası: Yargı, rejim değişikliğinin aracı haline getirilmektedir

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Birinci Dairesi tarafından 25 Mart tarihinde sonuçlandırılarak karara bağlanan Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM) kararnamesine ilişkin Yargıçlar Sendikası bir basın açıklaması yayınlayarak kararın, iktidarın yargıdaki kaosu vesile yaparak yargının yapısıyla yeniden ihtiyacına göre düzenlemek olduğunu ve HSYK tarafından BAM’lara yapılan yargıç ve savcı atamalarının liyakatin göz ardı edilerek iktidar yandaşlığının dikkate alındığını belirtti.

Bin 34 hâkim ve savcıyı kapsayan Bölge Adliye Mahkemeleri kararnamesine göre Ankara, Antalya, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun illerinin bölge adliye mahkemesi başkanları, daire başkanları ve mahkemelerde görev yapacak üyelerin ve savcıların isimleri de belirlenmişti.

Kararnameye karşı açıklama yayınlayan Yargıçlar Sendikası Siyasi iktidarın yine yargıyla oynayarak giderek otoriterleşen iktidarını güçlendirme ve yerleştirme gayretinde olduğunu, Türkiye siyasi İslam’a dayalı faşist bir rejime hızla evrilirken, yargının da bu evrilmenin hızlandırılmasında araç olarak kullanıldığı ifade edildi.

“Siyasi iktidar temsilcilerinin düne kadar takdirine mazhar Anayasa Mahkemesinin hoşuna gitmeyen kararına karşı, “karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” dediği henüz kulaklarımızda çınlamaktadır.” sözleriyle Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’nin Erdem Gül ve Can Dündar hakkında verdiği tahliye kararına ilişkin tutumunu hatırlatan Yargıçlar Sendikası’nın açıklama metnini Manifesto okurlarıyla paylaşıyoruz.

“Siyasi iktidarın yargı üzerinden elini çekme vakti çoktan gelmiş, geçmiştir.”

“25 Mart 2016 tarihinde Bölge Adliye Mahkemelerinde görevlendirilen yargıç ve savcıların atanmasına ilişkin HSYK kararnamesi yayınlanmıştır.

Hemen belirtmek gerekir ki tüm Türkiye’de toplam kurulması planlanan ve atamaları yapılan 93 ceza 120 hukuk dairesi BAM’ın görevine giren davaların sayısı dikkate alındığında şimdiden ölü doğmuştur. Zira halen Yargıtay’da görülen temyiz davalarının neredeyse tamamı BAM’larda görülecek, Yargıtay incelemelerinin aksine dava dosyaları bizatihi BAM yargıçları tarafından incelenecek, gerektiğinde yeniden yargılama yapılacaktır.

Bir yılda Yargıtay’a gelen dosya sayısı değerlendirildiğinde bir BAM Ceza Dairesi ortalama en az 4800, Hukuk Dairesi ise ortalama en az 4500 davaya bakmak durumunda kalacaktır. Yargıtay’dan verilen bozma kararı oranları dikkate alındığında dairelerin iş yükü daha objektif olarak değerlendirilebilir.

Diğer yandan daire sayısının çokluğu uygulama birliğinin sağlanması ve hukuk güvenliği bakımından başlı başına adalete duyulan güven endeksini azaltma riskini artıran bir durumdur.

HSYK tarafından BAM’lara yapılan yargıç ve savcı atamaları incelendiğinde liyakat ölçütünün gözardı edildiği, Daire Başkanlığına atananların tamamına yakınının 2014 HSYK seçiminde siyasi iktidarın güdümünde oluşturulan YBP adaylarına destek veren, bu yönde görüş açıklayan şimdi de Yargıda Birlik Derneğine üye olan yargıçlar olduğu görülecektir.

BAM üyeliğine atanan yargıçlar ile savcıların ise bazıları istekli olmasına karşın bir çoğu da talebi olmaksızın atanmıştır.

Yeteri kadar taleplisi bulunmasına rağmen talebi olmayan yargıç ve savcıların BAM’lara atanması hâkimlik teminatı ilkesinin açık ihlalidir.

Davalara ömür biçmeye çalışan siyasi iktidarın yargıyı bir daha iflah olmayacak şekilde kaosa sürüklenmesinin bir tek amacı olabilir o da yargıdaki kaosu vesile yaparak yargının yapısıyla yeniden ve her zaman olduğu gibi ihtiyacına binaen düzenlemeler yapma isteğidir.

Siyasi iktidar temsilcilerinin düne kadar takdirine mazhar Anayasa Mahkemesinin hoşuna gitmeyen kararına karşı, “karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” dediği henüz kulaklarımızda çınlamaktadır.

Yine her zaman olduğu gibi siyasi iradenin talimatlarına uymakta beis görmeyen, aklından geçenleri emir telakki eden yargı iktidarının hemen belli davalara bakan mahkemeye yeni yargıç ve savcı görevlendirdiği de hatıralarımızdan silinmemiştir.

Siyasi iktidar yine yargıyla oynayarak giderek otoriterleşen iktidarını güçlendirme ve yerleştirme gayretindedir.

Türkiye siyasi islama dayalı faşist bir rejime hızla evrilmekte, yargı da bu evrilmenin hızlandırılmasına araç kılınmaktadır.

Siyasi iktidarın yargı üzerinden elini çekme vakti çoktan gelmiş, geçmiştir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

YARGIÇLAR SENDİKASI”