Uluslararası Şeffaflık Derneği: Siyasette dokunulmazlık, yolsuzluğu kapsayacak kadar geniş

Oya Özarslan, "Sistemin, ekonominin hukuka göre işlemediği, illegal, gizli kapaklı bir kısmı var. Bu, ahlaki çürümeyi, en çok da hukuksuzluğu ifade ediyor. Yolsuzluk, sadece ekonomik bir suçtan ibaret değil" dedi.

Uluslararası Şeffaflık Derneği: Siyasette dokunulmazlık, yolsuzluğu kapsayacak kadar geniş

Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin raporuna göre, Türkiye’de son bir yılda kamuda rüşvet talebiyle karşılaşanların oranı yüzde 20.

Uluslararası Şeffaflık Derneği, dün açıkladığı raporunda Türkiye’de yolsuzluğun son iki yılda arttığını düşünenlerin, nüfusun yüzde 55’ini oluşturduğunu duyurdu. Rapor, son bir yılda kamu kuruluşlarında rüşvet talebiyle karşılaşan dilimin, türlü çekincelerle cevap vermeyenler eklendiğinde, yüzde 20’yi geçtiğini gösterdi.

Araştırma bulgularını DHA’ya değerlendiren Uluslararası Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oya Özarslan, “Sistemin, ekonominin hukuka göre işlemediği, illegal, gizli kapaklı bir kısmı var. Bu, ahlaki çürümeyi, en çok da hukuksuzluğu ifade ediyor. Yolsuzluk, sadece ekonomik bir suçtan ibaret değil” dedi.

Özarslan, Avrupa Birliği’nde son bir yılda kamu kuruluşlarında rüşvet talebiyle karşılaşanların oranının yüzde 3 olduğuna işaret etti ve Türkiye’de işlerini yürütmek için “beş kişiden en az birinin polis, tapu, vergi, eğitim, sağlık gibi alanlarda rüşvet verdiği”ne ilişkin bulgulara dikkat çekti.

“Siyasette dokunulmazlık, yolsuzluğu kapsayacak kadar geniş”

Yolsuzlukla mücadele önündeki engeller arasında, siyasetin finansmanı yasasının olmaması ve “siyasette dokunulmazlıkların yolsuzluğu kapsayacak kadar geniş olmasını” gösteren Özarslan, “Siyasi etik yasası yok; hediye almak vermek memur için yasakken, milletvekilleri için bundan bahsedemiyoruz” dedi.

“Siyasetin finansmanı şeffaf değil”

Özarslan ayrıca, seçim kampanyalarında şeffaflık olmadığı ve “sistemin çok nakit, kapalı, kayıt alınmadan işlemesi” sebebiyle siyasilerin kaynaklarını neye dayandırarak ve nasıl geri ödediklerini takip edemediklerinin altını çizdi.

“Kamu İhale Kanunu’nun istisna maddesi şişmiş durumda”

Özarslan’a göre, Kamu İhale Kanunu da 2001 yılında çıkan halinden çok uzakta ve mal hizmet alımında birçok kaynak, kamudan çıkıyor. “Kamu ihale kanununda istisna maddesi şişmiş durumda” diyen Özarslan, doğal afet, savaş, kriz gibi anlarda tüm dünyada uygulanan ve açık ihale sisteminin dışına çıkılan hallerin, “Türkiye’de acillikle ilgisi olmayan her şeye” kullanılabildiği uyarısı yaptı.

Özarslan, “YSK’nın seçim pusulası bastırması, fakirlere kömür yardımı yapılması, YÖK’ün üniversite için kitap çıktısı alması gibi haller bunun içine konuluyor. TOKİ işlemleri, mega projeler, ulaşım gibi haller de kapsam dışına alınmış durumda” dedi.

Özarslan, dokunulmazlığın sadece siyaset değil bürokrasi içinde de cezasızlık yarattığına vurgu yaptı ve “Görevi kötüye kullanma hali yolsuzluk kavramının içine girer. Ancak memurla ilgili işlem yapabilmek için amirden izin almak gerekiyor. Amir izin vermediği için de muafiyete yol açıyor” dedi.

“Soma’da ‘noksan yok’ diyen müfettişler yargılanmadı”

Özarslan, Soma davasında müfettişlerin kazadan iki ay önce madeni denetleyerek “noksanlık bulunmadığı” yönünde rapor verdiğini ancak yargılanamadığını hatırlattı. “Bire bir para alışverişi, rüşvet almış mıdır bilmiyorum; ama bu, usulsüzlüğe işaret eder” diye ekledi.

usd tablo

“Yolsuzluğu telaffuz etmek cesaret haline geldi”

Şeffaflık Derneği Başkanı’na göre yargılamama ve cezasızlık kültürü de toplumda “mücadele edemem, çaresiz kalırım” anlayışının yerleşmesine yol açıyor. “Yolsuzlukla ilgili yazdığı için yargılanan gazeteciler, sıradan insanlar olduğuna” dikkat çeken Özarslan, “Bu konuyu telaffuz edebilmek bile cesaret haline geldi” diye konuştu.

“Sadece 17-25 Aralık’a özgü değil”

“Cezasızlık sadece 17-25 Aralık yolsuzluk skandalına özgü değil” diye konuşan Özarslan, Deniz Feneri Davası için Almanya’da yargılama sürerken, şüphelilerin gizlilik kararından sonra beraat ettirildiği ve üç savcının yargılandığını hatırlattı.

“Kanunu, anayasayı saymıyorsanız, bunun sonu kaostur”

Oya Özarslan, yolsuzluk ve şiddet arasında bağlantı olduğuna değindi ve ekledi: “Eğer kanunu, anayasayı saymıyorsanız – saygı duyun duymayın beni ilgilendirmiyor – herkes kendi kanunu uygulamaya başlar ve bunun sonu kaostur. Bu şiddete çok uzak değiliz. Birebir yolsuzluk olması gerekmez, kanuna güvenmeyerek parasını tahsil etmeye çalışan, birilerini öldüren, öcünü alan, mafyalaşan, çeteleşen bir hale gideceğimiz çok açık.”

COP21’de bahsedilen iklim değişikliğiyle mücadele ile yolsuzluk arasındaki bağlantının “çok net” olduğuna değinen Oya Özarslan, “Kamu ihaleleri, imar işlemleri ve planlarının değiştirilmesinin hayatımızı nasıl etkilediğini görüyoruz” diye açıkladı. Özarslan’a göre, ihale ve planlarda yer yer “usulsüzlükler ve siyasi kayırmacılığa” bulaşılması sebebiyle, Türkiye yeşil alanlarını kaybediyor. Kentler ise, insanların yaşamasını zorlaştıracak hale geliyor. Özarslan, “Ormansızlaşmaya baktığınızda işlemlerin neredeyse hepsinin problemli, şaibeli olduğunu görürsünüz” diyerek, “Kilyos Kuzey Ormanları’nın imara açılma sürecine” dikkat çekti.

“Hükümet, yetkililer yolsuzluğu ifade etmeli”

Peki Türkiye yolsuzlukla mücadele karnesindeki kırıklarını nasıl düzeltebilir? “Kurumların başındakilerin hukuka uyulmasını talep etmeleri gerekir” diyen Özarslan, “Her şey için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne mi gideceğiz? Bizim yargımızın işlemesi için, lider, hükümet ve yetkililerimizin çok net bir şekilde yolsuzluğu ifade etmesi ve mücadeleyi sürdürmesi lazım” diye çağrı yaptı.

“Yolsuzlukla mücadele birimleri dağınık”

“Birçok ülkede yolsuzlukla mücadele üst birimi kurularak her şeyi koordine ederken, biz de bu işin başı, sahibi yok” diye konuşan Özarslan, mücadelenin Adalet Bakanlığı, Etik Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) gibi kurumlara dağıldığını söyledi.

“Yasa çıkarıldı, uygulanmadı”

“Yolsuzlukla ilgili reformların çok uzun zamandır yapılmadığı ve yasa çıkarıp uygulanmadığı” eleştirisini getiren Özarslan, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun 2010’da açıkladığı ve dört yılda bitmesi beklenen “Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisi”ne değindi. “15 komisyon kurulduğu söyleniyor; ancak, 2014’ten beri süreci izlemeyi talep etsek de, kamuyla sonuçları paylaşmıyorlar” diye konuşan Özarslan, yetkililere bu sonuçları açıklamaları çağrısı yaptı. Başbakan Davutoğlu’nun Ocak’ta duyurduğu siyasetin finansmanı ve imar planlarına yönelik “Kamu’da Şeffaflık Paketi”nin derneğin önerilerini de yansıttığını sözlerine ekleyen Oya Özarslan, buna rağmen paketle ilgili ilerleme görmediklerini söyledi.