Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ Komisyonu: Gülmeyi unuttuk

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ Komisyonu, çatışmaların ve sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü bölgelerde gazetecilik yapan kadınların yaşadıklarını raporlaştırdı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ Komisyonu: Gülmeyi unuttuk

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ Komisyonu, çatışmaların ve sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü bölgelerde gazetecilik yapan kadınların yaşadıklarını raporlaştırdı. Savaş bölgelerinde çalışan kadın gazetecilerin yaşadıklarını konu alan ‘Namlunun ucunda gazeteciler/Savaş bölgelerinde görev yapan kadın gazeteciler anlatıyor’ başlıklı rapor bugün İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Lokali’nde düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı.

kadin_tgs_1

Rapor, Şırnak’ın Cizre, Silopi, Beytüşşebap; Mardin’in Nusaybin, Derik, Dargeçit; Muş’un Varto; Diyarbakır’ın Sur ve Bismil, Hakkari’nin Yüksekova ilçeleri ve Van’da yaşanan çatışmaları, abluka ve sokağa çıkma yasaklarını başından bu yana takip eden 10 kadın gazeteci ile ocak ayında telefonla veya yazılı olarak bire bir yapılan görüşmeler sonucunda hazırlandı.

Toplantıda TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu’ndan Şafak Timur, raporun sunumunu gerçekleştirdi. Timur’un ardından Haber Nöbeti Koordinasyonu’ndan Tuğba Tekerek söz aldı. Haber Nöbeti hakkında bilgi veren Tekerek, bugüne kadar 5 ekipten 44 gazetecinin bölgeye giderek 150 haber hazırladığını belirtti. Tekerek, “Meslektaşlarımız her gün yaralanırken, ölüm tehlikesi geçirirken, gözaltına alınıp tutuklanırken Twitter’da trend topic yapmaya çalışmakla yetinemeyiz, bir şey yapmalıyız dedik ve başladık. Bizim yaptığımız orada yaşananların ağırlığı karşısında ufacık bir çaba. Mesleğimize, gerçeğe ve kendimize ancak dayanışmayla sahip çıkabiliriz” dedi.

kadin_tgs_3

Can güvenliği tehlikede

Rapor kapsamında görüşülen kadın gazetecilerin hepsinin ifade ettiği ilk ve en kritik durum, can güvenliği… Gazeteciler, canlarını tehlikeye atan durumlarla farklı düzeylerle de olsa karşılaşıyor ve birçoğu için, ölümle burun buruna çalışıyor olmak, günlük rutinlerinin bir parçası durumunda…

Haberi verebilmek için olayın olduğu yere gitmek, televizyon için çalışıyorsa anons çekmeye çalışmak ya da yayına bağlanmak; kör bir kurşuna hedef olmak ya da kasti olarak vurulmak için yeterli bir sebep. 2 yıldır gazeteci olarak çalışan bir kadın gazeteci yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “…En basitinden bir caddede elinizde fotoğraf makinesi veya kamera yürürken, zırhlı bir araç görürseniz, endişe topuna kapılıyorsunuz. Her an alınıp götürülme ‘korkusuyla’ yaşamak durumunda kalıyorsunuz.”