Sultanahmet Katliamı üzerine

Suruç ve Ankara Katliamları sonrası benzer bir katliam daha yaşandı, bu sefer İstanbul’da. Bu katliamın da failleri aynı kapıya çıkıyor ve verilen tepkiler düzen siyasetinde ve emperyalist odaklarda aynı... Terörü lanetleyip, teröre karşı mücadeleyi büyütmek lafları dışında yeni bir şey yok.

Katliamlar üzerine yazmak zor. İnsanların yaşamlarını yitirdiği bir olay sonrası siyasal değerlendirmeler yapmak çok kolay değil.

Ancak aklımızı yitirmek istemiyorsak, vahşet ve katliamların eksilmediği ülkemizde lanet okumak dışında bu gidişe dur demek istiyorsak ne olduğunu anlamamız gerekiyor.

Ülkemiz çok katliam gördü. Maraş, Bahçelievler, Sivas… Bugünden geçmişe baktığımızda neler yaşandığını bugün çok daha iyi anlıyoruz. Yarın da bugüne baktığımızda daha sağlıklı değerlendirmeler mutlaka yapacağız.

Ancak bugün bazı noktaları belirlemek, yaşadığımız bu karanlık tabloyu anlamak açısından bazı verileri ortaya koymak gerek.

Suruç ve Ankara Katliamları sonrası benzer bir katliam daha yaşandı, bu sefer İstanbul’da. Bu katliamın da failleri aynı kapıya çıkıyor ve verilen tepkiler düzen siyasetinde ve emperyalist odaklarda aynı… Terörü lanetleyip, teröre karşı mücadeleyi büyütmek lafları dışında yeni bir şey yok. Paris’te, Tunus’ta da benzer demeçler verilmişti. Lübnan ve Irak Katliamlarında ise sesleri çok çıkmamıştı emperyalist ülkelerin.

Öncelikle bu duruşun sorgulanması gerek.

ABD’nin Irak işgali öncesinde yine İstanbul’da Neve Şalom Sinagogu, İngiliz Konsolosluğu ve HSBC bombalı saldırıları olmuştu. Çoktan unuttuk bile… Bu saldırıların emperyalist ülkelerin müdahalelerine alan açtıklarını hatırlayarak yazmaya başlayalım.

Dün olduğu gibi bugün de bombalı saldırılar, katliamlar, ne yazık ki, siyasi enstrüman olarak kullanılmaktadır. Siyasi araç haline gelen bu katliamların toplum üzerinde etkisini düşünmemiz gerekiyor. Özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin halkları üzerindeki etkisi düşünülmelidir.

İkinci sorgulanması gereken taraf burada aranmalı.

Alman basınında 4 gün önce çıkan Türkiye’de bombalı saldırılar olabilir haberi sonrası Alman turist kafilesine bir saldırı gerçekleşti. Neden Alman kafile? Bunun nedenleri ya bir tesadüf olarak görülmeli ya da başka noktalar mutlaka analiz edilmeli…

Önce İngiliz Başbakanı’nın açıklamalarına göz atılmalı. IŞİD karşıtı savaşta Kürtlerin rolüne dair olumlayıcı sözlerden sonra Kürt sorununda AKP iktidarının yaptıklarını anlayışla karşılamak gerektiğini söyledi İngiliz Başbakan…

Sonra Merkel açıklama yaptı. Terörün karşısında Türkiye’nin yanındayız minvalli özet olarak ifade edebileceğimiz açıklaması emperyalist odakların duruşlarını göstermesi açısından manidar bulunmalıdır.

Emperyalist odakların Ortadoğu politikalarında Türkiye’ye destek içinde oldukları bilinmeli.

Öyleyse Sultanahmet’te Alman turist kafilesini hedef seçen bu bombalı saldırının amacı ne olabilir?

11 Eylül saldırısının ABD emperyalizminin ekmeğine yağ sürdüğünü söylediğimizde bugün baktığımızda ne kadar haklı olduğumuzu görebiliyor muyuz?

Almanya’nın Ortadoğu ve Türkiye ile ilişkilerinde ya da başka bir deyişle bugün emperyalizmin Ortadoğu politikalarında Almanya’ya düşen rolün artması mı istenmiştir? Ya da Alman devletinin yapacaklarına bir zemin mi hazırlanmaktadır? Yoksa Alman kamuoyunda bir algı mı yaratılmak isteniyor?

Bir kaç gün sonra Merkel ve Erdoğan Sultanahmet Meydanı’nda yaşamını yitirenler için ortak bir fotoğraf verirse kimse şaşırmamalıdır.

Kimse IŞİD’in bağımsız, kendi kendine kararlar aldığını vs. iddia etmesin. Bugün IŞİD’e karşı emperyalizmin ne yaptığını ne yapmadığını çok iyi biliyoruz.

Türkiye katliamlar ülkesine döndü. Aklımızı yitirmemek için aklımızı çalıştırmak dışında bir şansımız yok. Bir de düşmanlarımızı iyi tanımak gerekiyor. Bir; emperyalizm, iki; sermaye düzeni, üç; gericilik…

Bu kutsal ittifaka karşı mücadeleyi yükseltmek gerek.

Başka katliamlar olmaması için…