Sibel Eraslan’a göre “Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış”

AKP yandaşlığıyla bilinen Star Gazetesi yazarlarından Sibel Eraslan bugünkü yazısında Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasını ele alırken ilginç değerlendirmelerde bulunuyor.

Sibel Eraslan’a göre “Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış”

AKP yandaşlığıyla bilinen Star Gazetesi yazarlarından Sibel Eraslan bugünkü yazısında Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasını ele alırken ilginç değerlendirmelerde bulunuyor.

ABD tarihini Kolomb’un Amerika’yı keşfinden başlayarak ele alan Eraslan, Savcı Bharara’dan koyu renk tene sahip ABD’lilerin ne kadar sevildiği ironisiyle söz ederken, konudan bir zamanlar TRT ekranlarının popüler dizisi “Kökler”e referans vererek bahsediyor.

Yazının özellikle son bölümü dikkat çekiyor.

Eraslan belli ki AKP’lilerin yolsuzluk ve hırsızlıkla edindikleri servetten bahsedilmesinden, bunun eleştirilmesinden ve Zarrab dosyasıyla ilişkilendirilmesinden rahatsızlık duyuyor.

“Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış, Zarrab’ı tanımaz, etmeyiz. Bakanlarla, Bakan çocuklarıyla, pahalı kol saatleriyle ilgili hiç hazzetmediğimiz tartışmalar da değil mevzumuz.” İfadelerini kullanan Sibel Eraslan, yolsuzlukların ve hırsızlıkların Türkiye’nin kendi iç meselesi olduğunu da söyleyerek paçayı kurtarmaya çalışıyor.

Zarrab’ın, İran’a ambargo kalktıktan sonra tutuklanması “ayıplı” yanlışmış

“Bu kısım önemsiz demiyoruz, bu kısım hem “egemenlik” hem “tabii yargıç” kaidesi gereğince Türkiye’nin kendi iç mevzuudur.. Savcı Bharara’yı ilgilendirmez, gerçi nasıl bir iddia manzumesi çıkartacağını henüz bilmiyoruz ama odaklandığı kısım; ambargonun delinerek para aklama hadisesi…” ifadeleriyle iddianamenin AKP yöneticilerine, bakan ve milletvekillerine kadar uzanmasının önünü almaya uğraşıyor.

Bharara’yı da ayıplamayı ihmal etmeyen Eraslan “Lakin burada da ters giden bir şey var: Zarrab’ı, İran ambargosu kalktıktan sonra İran ambargosunu delerek para aklamaktan dolayı tutuklaması… Kolomb’un, Amerika Kıtasını Hindistan zannetmesinden, daha ayıplı bir yanlış bu!” sözleriyle 27 Mart tarihli köşe yazısını sonlandırıyor.