Samanyolu'nun acelesi var ama...

Galaksimiz Samanyolu'nun çok büyük bir hızla hareket etmesine neden olan "Büyük Çekici" gizemini koruyor.

Samanyolu'nun acelesi var ama...

Yaklaşık 40 yıl önce astronomlar galaksimiz Samanyolu’nun uzayda beklenenden çok daha hızlı hareket ettiğinin farkına vardılar. Samanyolu’nun saatte 2.2 milyon kilometrelik hızı bir yolcu uçağından 2 bin 500 kez ve Dünya’dan kaçış hızından ise 55 kez daha hızlı. Hatta bu hız galaksimizden kaçış hızımızın dahi neredeyse 2 katı. Ancak bu hareketin kaynağı gizemini koruyor.

Büyük Patlama teorisi evrenin her noktasının diğer bütün noktalarından uzaklaşması gerektiğini söylüyor. Yine de, her iki yanımızdaki galaksilerinde benzer hızlarda hareket etmesi ve böylece Samanyolu’nun referans alanında hiçbir net hareketin olmaması gerekiyor.

Net hareketin yakınımızdaki maddenin dağılımındaki kütlesel galaksi grupları gibi kümelenmelerden doğması gerekiyor. Böyle bir galaksi grubunun eklenen kütleçekimsel etkisi evrenin genişlemesini kendi yakın çevresinde yavaşlatıp hatta tersine dahi çevirebiliyor.

Ancak Samanyolu’nun hareket yönünde böyle bir kümelenme belirgin değil. Genel olarak çevremizde fazla sayıda galaksi var ve X ışını teleskoplarımız fazla radyasyon tespit ediyor. Ama bunların hiç birisi bu sonuçları açıklamak için yeterli büyüklükte görülmüyor.

Öyleyse saf karanlık maddenin aşırı yoğunluğunu mu görüyoruz? Yoksa kütle ve hareketin kökenlerine ilişkin mevcut kuramlarımız yanlış mı? Carnegie Enstitüsü’nden astronom Alan Dressler, ilk açıklamayı kullanarak kayıp madde yoğunlaşmasını “Büyük Çekici” olarak adlandırıyor.

Ancak bir başka açıklama kayıp maddenin olması gereken yönün Samanyolu’muzun derinliklerinde yer alan Coalsack Nebulası’nın yönünden çok uzak olmadığı gerçeğinde yatıyor olabilir.

Gizli çekici

Samanyolu, evrende uzak bir kütleçekim çekicisinin kaynağını gizleyecek şekilde dönen bir disk gibi hareket ediyor olabilir mi? Samanyolu’nun ince diski içerisindeki yoğun toz tabakası tarafından gizlendiği için göremediğimiz yaklaşık 10 bin Andromeda galaksisi kütlesinde bir süper kütleli galaksi kümesi olabilir mi?

1990’ların sonunda, Batı Avustralya Üniversitesi’nden bir ekip bu soruları akılda tutarak, Yeni Güney Galler’de ünlü Parkes teleskobundaki Parkes çoklu ışın alıcısı olarak bilinen yenilikçi aracı kullanmaya başladı. Bu alıcının özgün hassaslığı ve görüş alanı ekibe gökyüzünde oldukça gelişkin bir şekilde daha hassas radyo araştırmaları yapma imkanı sağladı.

Bu araştırmalar, alıcının 21 santimetrelik nötr hidrojen çizgisine ayarlanmasıyla yapıldı. Çok zayıf bir çizgide de olsa alıcının hassaslığı “kör” araştırmalarda bile binlerce galaksinin tespit edilmesini sağlıyordu. Dahası, radyo dalgalarında, radyasyon Samanyolu’nun toz katmanının içinden geçebiliyordu. Böylece Samanyolu neredeyse görünmez oluyordu.

Araştırma güney yarımküredeki tüm gökyüzünün ilk yüzeysel araştırmasıydı. Hatta bu araştırma, herhangi bir teleskop tarafından galaksi dışı hidrojen için yapılan ilk hassas gökyüzü araştırmasıydı. Ekibin yaptığı diğer yüzeysel araştırmalar ise Samanyolu’nun kendisini hedefliyordu. Sadece hafif bir aşırı yoğunluk tespit edilebildi.

200 milyon ışık yılı uzaklığında herhangi bir şey bulunamaması nedeniyle teorik modellerden şüphelenilmeye başlandı ve ekip daha derinlikli araştırmalar gerektiğine karar verdi. Bu nedenle, yine Parkes teleskobuyla, yerel evrenin Samanyolu’nun diski ve tekerinin arkasındaki bölümünde uzun daha derin gözlemler dizisi yürütüldü.

Verilerin gösterdiği

Bu gözlemler 2000’lerin ortalarında tamamlansa da elde edilen verilerin tamamen incelenmesi ve yayınlanması geçtiğimiz yılı buldu. Ekip Samanyolu’nun diskinden 5 derecelik bir alanda 883 galaksi bulurken kuzey Samanyolu’ndaki iki bölümde ise 77 tane daha galaksi tespit etti. Bunların sadece küçük bir bölümü daha önce gözlemlenmişti.

Ekip, Samanyolu’ndan kaynaklanan nedenlerle oluşan kirlilik nedeniyle kesinleştiremedikleri bazı gözlemler dışında tespit ettikleri bu galaksilerin yüzde 80’ine yakınını teyit ettiler.

Daha önce gizli kalmış olan bu kadar galaksinin keşfedilmesi elbette heyecan yarattı. Ancak “Büyük Çekici” yine de bulunamadı.

Yeni bir evren modeline doğru mu?

Ekip, gizemin derinleşmiş olmasından memnun gözüküyor. Yeni galaksiler ve kümeler bulmuş olmalarına rağmen bu keşifler Samanyolu’nun hareketini açıklamaya yeterli değil. Soru hala ortada duruyor. Samanyolu üzerinde çekim etkisi olan bu “Büyük Çekici” ne?

Ekip yeni araçlarla gözlemlerini sürdürüyor. Bu arada kuramcılar da kullandığımız uzay-zaman ölçütünün artık geçerli olup olmadığını ve çok büyük ölçeklerde genel göreliliğin düzeltme ihtiyacı olup olmadığını araştırıyorlar. Kozmolojik paradigmada önemli değişiklikler tartışmasız deliller gerektiriyor ve henüz yeni bir evren modeli için çok erken.

Ancak “Büyük Çekici”nin arkasındaki gizem ilgi odağı olmayı sürdürüyor ve bir kaç yıl daha tamamen anlaşılması mümkün görünmüyor.