Sağlıkta özelleştirmenin sonucu: Aydın'da bebekler kanserin kucağına itilmiş

Aydın Adnan Menderes Üniversite Hastanesinde beyin tomografisi çekimlerinde onlarca çocuğa limitlerin çok üzerinde radyasyon verildiği ortaya çıktı.

Sağlıkta özelleştirmenin sonucu: Aydın'da bebekler kanserin kucağına itilmiş

Aylık Tıp Dergisi Jama’da yayınlanan yeni bir araştırma çocukluk çağında yapılan tomografilerin kanser riskini ciddi oranda artırdığını ortaya koyuyor. Araştırma kafatası tomografisinin 5 yaşından küçük çocuklarda lösemi riskini artırdığını, her 10 bin tomografinin 2 çocukta lösemiye sebep olduğunu gösteriyor.Bu verilere göre ABD’de her sene çocuklara yapılan 4 milyon kafatası, abdomen-pelvis, göğüs ve omurga tomografisi gelecekte 4 bin 870 kişide kansere sebep olacak. Avustralya’da 0-19 yaşları arasındaki 11 milyon çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada da tomografilerin kanser riskini kabaca yüzde 25 oranında artırdığı belirlenmiş. Uzmanlar çocuklardan tomografi isterken çok daha ‘cimri’ olunması gerektiğini belirtirken, bunun nedeni olarak hem çocuklarda tomografi ile teşhis edilecek hastalık sayısının daha az olmasını hem de hücreleri daha sık bölünen çocukların radyasyona erişkinlere göre daha hassas olmalarını gösteriyorlar.Normalde 500 mGy.cm olması gereken değerlerin, bazı çekimlerde 10 katı aştığı görülüyor. Çocukların yaş, tomografi çekim tarihi ve çekilen bölgelerin belirtildiği listelerdeki isimler BTA görüntüleriyle karşılaştırıldığında yüksek dozda radyasyonla BTA’ları çekilmiş çocuklar tespit edilebiliyor.European Medical Alara Network (EMAN) adlı dokümanda yer alan tablolara göre değerlendirildiğinde Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nde çekilen BTA’lardaki radyasyon oranlarının yüksekliği açıkça görülebiliyor. Bu tabloya göre 5127.70 mGy.cm radyasyon verilen 4 yaşındaki M. T’nin CTDİvol (mGy) 43 olması gerekirken 83.30 görünüyor. Yine DLP (mGy.cm) değeri en fazla 465 olması gereken çocuğun bu BTA’sında bu değer tam 5127.70!Almanya Işından Korunma Dairesi’nin (Bundesamt für Strahlenschutz, BfS) resmi yayınına göre pediyatrik CT’de referans dozlarıyla M. T. adlı çocuğun BTA’sını değerlendirecek olursak; 40 olması CTDİvol (mGy) değeri 83.30, en fazla 500 mGy.cm olması gereken DLPvol değeri ise 5127.

Aydın Adanan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nde üç yıldır taşeron bir şirket tarafından yapılan görüntüleme işleminde 0-5 yaş arasındaki çocukların özellikle beyin tomografileri izin verilen limitlerin 7-10 katına ulaşan oranda radyasyonla çekilmiş.

Kendisi de bir devlet hastanesinde çalışan bir doktorun, çocuğuna çekilen beyin tomografisi (BTA) çekimindeki dozları araştırması sonrasında ortaya çıkardığı bilgilerle yargıya başvurdu.

Evrensel gazetesinden Özer Akdemir’in haberine göre, ortaya çıkarılan belgeler bazı çocuklara defalarca yüksek dozda radyasyon verilerek beyin tomografisi çekildiğini ortaya koyuyor. Üç yıldır Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nde görüntüleme hizmeti veren Özel adıyaman Görüntüleme Merkezi adlı şirketin başka hastanelerde de taşeron olarak görüntüleme hizmeti verdiği ileri sürülürken, oralarda da böylesi bir işlem yapılıp yapılmadığı bilinmiyor.

2015 yılına ait yaklaşık 300 BTA görüntüsünden, en az üçte birinin yüksek dozda radyasyon verilerek çekildiği anlaşılıyor. Bunlar içerisinde birden fazla BTA çekimi yapılmış çocuklar da var. Örneğin 8 aylık Ela A. adlı çocuğa değişik zamanlarda çekilen 7 BTA’dan 6’sında yüksek dozda radyasyon uygulanmış.

Doz arttıkça risk artar

BTA görüntülerini yorumlayan Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meltem Ceyhan Bilgici, kanser riski için eşik değer olmadığını belirterek, “Ancak doz arttıkça risk artar. Bu durumda en önemlisi hiç doz almamaktır. Bu çocuklarda öncelikle konuşulması gereken şey, gerçekten BT çekilmesine gerek var mıydı? Yerine MR çekilebilir miydi acaba?” yorumunu yaptı.

Eğer gereksiz yere çekilmişse düşük doz da olsa boşuna çekildiği için gereksiz bir kanser riskine girildiğini kaydeden Bilgici, “Bu çocuklarda ne endikasyonda çekildiğini bilmiyorum ama biz travma dışında çocuklarda mümkün olduğunca BT kullanmıyoruz. Hasta yakınının öncelikle bunu araştırması gerekir, mutlaka BT çekilmesi mi gerekiyordu, yerine MR olamaz mıydı? Burada klinik doktorun sorumluluğu ön plana geçiyor” dedi.

Çocuklara daha düşük doz verilmeli

Mutlaka BTA çekilmesi gereken durumlarda çocuklara erişkinlere göre daha düşük doz verilmesi gerektiğini kaydeden Bilgici, şöyle devam etti: “Ancak bunun için bir eşik değer yok, yani şu dozun altı düşük şu dozun üstü yüksek diye. Bir radyoloğun tolere edebildiği düşük dozu başka bir radyolog çok düşük bulabilir (Rapor yazarken görüntü kalitesi açısından). Ama en azından erişkin dozundan düşük olduğundan emin olunmalı.”
Bazı tomografi cihazlarındaki otomatik doz sistemlerinin çocuklar için uygun olmayabileceğini söyleyen Bilgici, çocukta olabilecek santralizasyon sorunlarının çocuğun fazla radyasyon almasına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Bu değerler yüksek

Bilgici, “Örneklerde kranial BT için tahmini doz değerleri 4- 5 mSv gibi bir şey çıkıyor benim hesaplamalarıma göre ve bu değerler yüksek. Sonuç olarak, doz yüksek verildi kanser olacak diye bir şey yok, her çekilen BT de risk vardır. Mutlaka çekilecekse dozların çocuklar için düşürülmesi en azından erişkin dozundan düşük olması gerekir ancak bunun için bir referans değeri yok. Türkiye’de birçok merkezde hem gereksiz yere BT isteniyor (Ki bu bence doz düşürülmesinden daha önemli bir konu) hem de erişkin dozlarıyla çocuk çekim yapılıyor, ancak bunun yasal bir yaptırımı henüz yok bildiğim kadarıyla. Hem radyologların hem klinisyenlerin eğitimi şart. Ben burada tüm çocuk BT çekimlerinin endikasyonlarına çekim öncesi bakıyorum, endikasyonu yoksa kabul etmiyorum. Bunu tüm radyologlar yapmalı” dedi.

‘Kaliteli görüntü için yüksek doz’ savunması

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’ndeki tomografi cihazını satan ve kalibrasyonunu yapan Toshiba sağlık Sistemleri Mühendisi Vural Diler, cihazın üç sene önceki jenerasyon tomografilerle karşılaştırdığında yüzde 75-80 düşük dozda çalıştığını ileri sürdü. Vücut çekimleri için cihazın vücudun her birimine gerektiği kadar radyasyon verdiğini iddia eden Diler, baş için ise böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.

Diler, “Baş bölgesi biraz daha kemikler yoğun o yüzden daha ayrı bir doz politikasının kullanılması gereken bir bölge. Baş için çocuklar için ayrı, yetişkinler için ayrı protokoller var” dedi.

3 yaşındaki bir çocuğun baş bölgesi için 1920.40 seviyesinde verilen radyasyonun Türkiye ortalamasına bakıldığında yüksek bir doz olmadığını ileri süren Diler, “Fakat şöyle bir şey var, bu cihazda normal protokolde çekilseydi 1900’lü değerlere ulaşmayacaktı” dedi.

Yüksek dozla çekimin görüntü kalitesiyle ilgili olabileceğini söyleyen Diler, bunun da hastaneden hastaneye, raporlayan radyoloji uzmanından uzmanına değişiklik gösterebileceğini dile getirdi.Diler, “3 aylık bir çocuğa verilecek dozla 4 yaşındaki bir çocuğa verilecek doz aynı olabilir mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi; “O vücut tipine göre değişiyor. Görüntü kalitesiyle ilgili radyoloji uzmanı daha kaliteli görüntü istiyorsa, pediatrik vakalarda, çocuklarda beyin görüntüleri özellikle, bazen düşük dozlarla çekildiği zaman tanık olunacak efektiflikte olmayabilir. O zaman biraz daha yükseltmek gerekebilir. Bu sistem zaten normal tomografilerin nerdeyse 4 de biri dozlarla çekim yapıyor. Çocuğun en büyük şansı o olmuş”dedi.

“Doz yüksek ancak”

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’ndeki tomografi cihazının 1.5 yaşında olduğunu aktaran Diler, “Ben olayı bir hata olarak değerlendiremem. Türkiye’nin birçok yerinde birçok üniversite hastanesini dolaşıyorum. 1 yaşındaki cihazı da 10 yaşındakini de görüyorum. Şimdi 1/4 az doz veriyor bu cihaz. Bu yeni bir görüntü oluşturma tekniği. Fakat her radyolog buna alışamayabiliyor. Ben birçok üniversite hastanesi biliyorum bu 1/4’e kadar dozu düşüren tekniği kapatalım beyin çalışmalarını öyle yapalım çünkü patoloji atlayabiliyoruz diyorlar. O zaman o 1/4 doz oluyor 4/4 doz ama doktor kesin tanıyı koyuyor. Patoloji atlamıyor ve bu hastanın hayatında çok önemli bir değişikliğe gidiyor. Bu cihaza göre biraz yüksek bir doz almış ama kaliteli bir görüntü olmuştur” şeklinde konuştu.

Aydın kanser kent olma yolunda

Geçtiğimiz aylarda yapılan Aydın Çevre Çalıştayı’nda Aydın Tabip Odası Başkanı Metin Aydın, kentin kanser vakalarındaki artışla Türkiye’de ilk sırada olduğunu açıklamıştı.
Aydın’ın açıklamalarına göre; 2010-2013 döneminde Türkiye’de kanser vakaları yüzde 18, Aydın’da yüzde 42 artmış. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 2014 yılında Türkiye’de kamu hastanelerine yatan kanser sayılarına bakıldığında ise Türkiye’de yaşayan her 747 kişiden 1 tanesi, Aydın’da yaşayan her 556 kişiden 1 tanesi kanser tanısı ile kamu hastanelerine yatırıldı. Aydın’da kamu hastanelerine yatan kanserli hasta sayısı Türkiye ortalamasından yüzde 34 daha fazla. 2013-2015 döneminde Aydın Atatürk Devlet Hastanesi Onkoloji merkezine yatan kanserli hasta sayılarına bakıldığında ise Tıbbi Onkoloji hastaları yüzde 75, Radyoterapi+Tıbbi Onkoloji tedavisi gören hastalar ise yüzde 40 artmış.