RÖPORTAJ | Küçükçekmeceliler Ensar Vakfı'na karşı: Vakfı ilçemizden göndereceğiz

Atakent mahallesinde faaliyet gösteren vakfın nasıl açıldığına dair tartışmalar hala devam ediyor.

RÖPORTAJ | Küçükçekmeceliler Ensar Vakfı'na karşı: Vakfı ilçemizden göndereceğiz

İstanbul Küçükçekmece’de geçtiğimiz günlerde bölgede bulunan Ensar Vakfı’nın kapatılmasına yönelik eylem yapılmıştı. Atakent mahallesinde mevcut olan vakfın nasıl açıldığına dair tartışmalar hala devam ediyor.

2014 yılında Atakent mevkiisinde halka açık bir sosyal tesisin Ensar Vakfı’na verilmesi üzerinden bir tepki gelişmiş ve çeşitli eylemlikler yapılmıştı. Karaman’da yaşanan cinsel istismar olayından sonra hem mevcut konuya dair hem de vakfın belediye ile olan ilişkisine yönelik eylemler tekrar başladı ve devam edeceğe benziyor.

Ensar Vakfı’nda yaşanan ve AKP tarafından utanmazca sahiplenilen cinsel istismara karşı eylem yapanlara polis saldırmıştı. Konu ile ilgili olarak Küçükçekmece İlerici Kadınlar Derneği’nden Semra Aşık, Küçükçekmece Atakent Mahallesi Muhtarı Halime Totkanlı, CHP Küçükçekmece Hukuk Komisyonu Sekreteri Kerem Donat ve CHP Küçükçekmece İlçe Başkan Yardımcısı Bahadır Gönenç Gazete Manifesto‘nun sorularını yanıtladı.

“Çocuklarımızı senin benim demeden bu insanlardan korumalıyız”

-Öncelikle Ensar Vakfı’nda yaşanan olayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca Türkiye’de çocuk istismarı vakaları da her geçen gün artıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

-Halime Totkanlı: Cinsel istismar maalesef toplumumuzda gizli kalmakta ve istismar edilenlerce açıklanamamaktadır. Yaşadıklarını açıklayan kadın ve çocuklarımız içinde yeni ve hayli zorlu bir sürecin başlangıcı anlamına geldiğini düşünüyorum.

Cinsel istismara maruz kalan çocuk veya kadın, çoğu kez yaşadığını çevresiyle paylaşamaz, gizli kalır, paylaşsa bile kendisine inanılmaz, inanmazlar! Özellikle çocuklar bir çiçek gibi solar, sanki çocuğun suçuymuş gibi, üstü kapatılmaya çalışılır ve toplumda horlanarak izole edilir. Bu konuda çocukları eğitmek ve güçlü olmalarını sağlamaya çalışmak önemlidir.

Devlet bu konuda çok titiz çalışmalı ve cinsel sapıklardan çocukları korumaya yönelik tedbirleri mutlaka almalıdır. İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde, Çocuk Koruma Yasası’nda Ceza Yasası ve Medeni Kanun’da bu suçu önleyici hükümler vardır, ancak yeterli değildir. Elbette bilinmelidir ki en korkunç ceza dahi bu türden suçları engellemekte eğitim kadar etkili değildir.

Devleti temsil edenler, vakfı savunmak yerine mağdur çocukların yanında olduğunu ifade etmeleri gerekirdi. Aile bakanının açıklaması dehşet vericidir, iyi olan tek şey, gidişatı kabul etmeyenlerin mücadelesidir.

-Kerem Donat: Ensar Vakfı olayına hem vicdani yönden hem de sosyolojik yönden bakmaya çalışırsak (ne kadar bakılacak yönü olmasada) iki sorunuza aynı anda cevap vermiş oluruz. Vicdani olarak tutulacak hiç bir dalı olmayan iğrenç, üzücü ve kinlendirici olaylar silsilesi.

Çocuklarımızı senin benim demeden bu insanlardan korumalıyız. Bu vakfı da ‘amasız’ lanetlemeliyiz. Sosyolojik olarak bakarsak, birbirinden farklı olaylar silsilesinin bir sonucudur bu olay. Küçük çocuklara din eğitimi verilmesi, 4+4+4’le küçük çocuklara türban takılması, küçük çocukların türbanlı öğretmenlerden ders alması, bilim üreten kurumların hurafe üretmesi zaten dindar olan toplumumuzu bu tarz vakıflara yönlendirdi.

Kadın-erkek (çocuk olsa dahi) aynı yerde bulunamayınca ve hayatı boyunca bu tarz şekilde yetiştirilen kişilerde hoca olunca bu tarz olaylar yaşanabiliyor. Bu tarz bir eğitim ve bilim bilinciyle daha maalesef çok duyarız gibime geliyor…

ensar1

-Semra Aşık: Bu olay tam anlamıyla bir insanlık ayıbıdır, ahlaksızlıktır, olayı küçümsemek ve örtbas etmeye çalışanlarda bir o kadar ahlaksızdır ve bu ayıba ortak olmaktadırlar. Çocukları her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirler almakla yükümlü olan devlet görevini yapmamıştır. Görevini yapmadığı gibi çocukları korumak yerine kendisini ve Ensar Vakfı’nı koruma yolunu secmistir.

Vakaların artması bize bir kez daha eğitim sisteminin ne kadar çürümüş olduğunu gösteriyor. Ehli olmayan denetimsiz vakıf ve merdiven altı kuruluşların sayısının artması bu tür kurumların beslenmesi ve olanak sağlanması, göz yumulmasıyla açıklayabilirim. Devlet bir an önce görevini yapmalı. Sadece tecavüzcüleri cezalandırarak bu konunun üstünün örtülmemesi, bu duruma izin verenlerin göz yumanların bu olayda ihmali bulunan tüm kurum ve kuruluşların sorgulanması ve cezalandırılması gerekmektedir.

-Bahadır Gönenç: Tedbirsiz ve hiçbir yasal karşılığı olmadan açılan bu yurtlarda iktidar hırsı ve yandaş yaratma çabası bu vakaların oluşmasını doğurmuştur. Dini bilgileri sadece cinsel konulara indirgeyen anlayış toplumu yozlaştırmış ve bu süreci hazırlamıştır.

“Ensar Vakfı iktidar ve polis korumasında faaliyet gösteriyor”

-Bölgenizde bulunan Ensar Vakfı ne zaman faaliyete başladı? Vakfın faaliyet gösterdiği bina daha önce sanat akademisi olarak kullanılmakta idi. Vakıfa hangi yolla tahsis edildiğine dair bir bilgiye ulaştınız mı? Tespit edebildiğiniz kadarıyla şu anda burada yatılı barınan öğrenci mevcut mu?

-HT: Daha çok yoksul ailelerin çocukları bu tür vakıflara gidiyor, geçtiğimiz yıl bizzat yaşadığım bir olayda anne 4 yaşındaki oğlu ile muhtarlığımızı ziyaretinde; evlere temizlikçi olarak gittiğini, oğlunu bırakacak yeri olmadığını sübyan okuluna göndereceğini, diğer ana okullarına maddi imkansızlıktan dolayı veremediğini anlattı. Yaşananları özetleyen ve insanların çaresizliği anlatan bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.

-KD: Zaten vakfın şu an ki mevcut başkanı bir dönem önceki AKP meclis üyesi. Yönetiminde ise mevcut belediye başkan yardımcısı var. Gayrimenkulu hibe etmişler. Ne sözleşme var ne bir şey.

-BG: Bölgemizde yaklaşık 2 yıl önce faaliyete başlamıştır. Fakat iktidar ve polis eliyle korunmasından dolayı iç işleyişi konusunda bilgi almak çok mümkün görünmüyor. Üstelik ilçemizin belediye başkan yardımcılarından bir tanesi halen bu vakıfta görevli yöneticidir ve bu vakıfa ususüz yollarla ciddi kaynak aktarımı yapılmaktadır. Sanat akademisi binasının tahsisi olayı tam da bu nedendendir.

“Mahalleli Ensar Vakfı’nı mahallede istemiyor”

-Burada yaşayan ailelerin geçtiğimiz dönemde de vakfın faaliyetlerine dönük tepkileri oldu. Ensar Vakfı’nın bu tepkilere rağmen özellikle bu bölgede faaliyetlerinde ısrarcı olmasının nedeni nedir? 

-HT: Mahalleli Ensar Vakfı’nı mahallede istemiyor, üstelik vakfın kamu binasında faaliyet göstermelerine çok tepkililer çünkü, mahalle dahilindeki kamu binalarının mahallelinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılması beklenmektedir. Herhangi bir vakfa kamuya ait binaların peşkeş çekilmesiyle ilgili olarak, her mahalle sakininin doğal üye olduğu Atakent Mahalle Meclisi ile birlikte çalışmak suretiyle imza topladık ve dilekçe ekinde Belediye’ye teslim ettik. Talebimiz Belediye Meclis gündemine alındı ve maalesef ilgili binanın ısrarla vakfa verilmesi yönünde karar verildi. Bu denli ısrar edilmesini anlamakta zorluk çekiyorum, belki de Atakent Mahallesinin siyasi tercihlerine yönelik başkalaştırma girişimidir.

-KD: Ailelerin tepkisi olması sebebi bence açık. İlk olarak vakıf gerici, Atakent eğitim düzeyi çok yüksek bir mahalle, istenmemesi normal. İkinci olarak da vakfın Atakent’e konulması oldukça manidar. AKP Kadın Kolları’nın karargahı olmuş. Çünkü Atakent kanatan yarası AKP’nin. Burayı alamıyorlar, alamadıkları gibi kaybetme sebepleri de Atakent olacak. Çünkü sürekli yeni konutlar yapıyorlar. Yeni konutlar yaptıkça da muhalif kitle artıyor. Buraya karargah kurmaları çok normal yani.

-SA: Atakent mahallesi, genel olarak egitim oranı yüksek, laik ve ilerici yapıya sahiptir, Ensar Vakfı’nın burada ısrarcı olmasının nedeni burada bu dokuyu bozmak ve gericilik tohumlarını atmayı hedefliyorlar. Bölgede yaşayan mahalle halkının da tepkisi bu yöndedir.

-BG: Bu bölgede yaşayan insanlar imza kampanyası başlatmış ve bu imzaları Ensar Vakfı’nı istemediklerini belirterek belediyeye teslim etmiştir. Halen bu tahsis ile alakalı açılan dava devam etmektedir. Bu bölgede ısrarcı olmalarının nedeni ise tamamen siyasidir. Bu bölgede AKP çok az oy aldığından semti yıldırma politikası uygulanmaktadır.

ensar3

“Nasıl bir toplum istiyoruz sorusunu sormak gerekir”

-Bir veli gözüyle değerlendirirseniz çocukların böylesi kurumlarda eğitim görmesinin kısa ve uzun vadede çocuklar üzerinde ne tür etkileri olabilir?

-KD: Kısa vadede öz güvensizlik, içinde oluşan korku ve suçluluk duygusu sebepli agresiflik olacağını tüm pedagoglar söylüyor. Uzun vadede şizofreni, bipolar bozukluk gibi psikolojik rahatsızlıklar aynı zamanda gericilere yeni askerler oluşabileceği kanısındayım.

-SA: Bunun için veli olmaya gerek yok. İnsan olmamız yeterli. Eğitim bir sistem işidir. Ve devletin denetiminin altında olmalıdır. Eğitimde yaptığınız her türlü stratejik planlama tüm toplumun yapısını iyi veya kötü yönde değiştirir. Bugünün çocukları yarının bizleri olacaktır. Yani toplumun yapısını belirleyecek olanlardır.

Burada nasıl bir toplum istiyoruz sorusunu sormak gerekir. Sorgulayıcı, yeniliklere açık, bilimden ve sanattan yana bir toplum mu yoksa biat kültürü ile yetismis bir toplum mu?

Bu tür kurumlar da biat kültürü etkindir. Ensar Vakfı gibi kurumlar sadece cocuklarımızın vücutlarını değil beyinlerini de istismar ediliyor. Bu tür kurumlara izin verildikce bilim ve sanatla uğrasan sorgulayıcı, yaratıcı bir toplum olma şansını kaybediyoruz.

-BG: Şunu söylemeliyim ki bu yurtlar amacının çok dışında hizmet vermektedir. İktidarı ayakta tutmak için kurulan bu yurtlar denetimden ve disiplinden yoksun olduğundan her türlü hakkı kendilerine reva görmektedir. Bu nedenle bu yurtlara çocukların gönderilmesi çok tehlikeli ve sakıncalıdır.

“Tarih unutmayacaktır”

-Ensar Vakfı’nın AKP iktidarı ile sıkı ilişkileri olduğunu biliyoruz. Karaman’daki olay basına yansıdığı andan itibaren AKP’li yetkililer vakfı sahiplendi. Hatta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olayı “bir kereden bir şey olmaz” noktasına taşıdı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

-HT: Devleti temsil edenlerin vakfı savunmak yerine mağdur çocukların yanında olduğunu ifade etmeleri gerekirdi. İtiraf edeyim ki, bu açıklamaları Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanından beklemiyordum. İyi olan tek şey, bu gidişatı kabul etmeyenlerin mücadelesi olacaktır. İstifa etmesi için 300.000’den fazla imza toplanan Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu hakkındaki “çocukların cinsel istismarı ve kadına yönelik şiddeti önlemede ihmali bulunduğu” gensoru önergesi REDDEDİLDİ! Bu Türkiye Cumhuriyeti’nde kara leke olarak tarihe geçmiştir, tarih bunu asla unutmayacaktır.

-KD: Bu iktidarın “benden olanı ne yaparsa yapsın sahiplenirim, benden olmayanı ne yaparsa yapsın linç ederim” tarzı ülkemizi içeride ve dışarda şu anki kaotik duruma getiren temel sebep bence. İktidar hırsı gözlerini bürüdü.

-SA: İlk sorunuzda kısmen değinmiştim. Devlet kendi kurumlarını kullanarak vakfı korumayı tercih etmiştir. Ve topluma bu tür demeçler vererek insanlık ayıbına ortak olmuştur. Kaldı ki “bir kereden bir sey olmaz” ifadesi son derecede korkutucudur ve tecavüzü özelikle çocuklara yapılan tecavüz normalleştirmeye çalışmıştır. Bu onurlu hiç bir insanın kabul edebileceği bir şey değildir.

-BG: Açıkçası bu duruma çok şaşırmadım. Tepki vermeleri imkansız çünkü varlıkları bu kurumların sürekliliğine bağlı. Bu nedenle bu iğrenç olayın üzerini örterek iktidarlarının devamlılığına zede gelmemesi için mücadele ediyorlar. Çocukları korumak yerine iğrenç açıklamalarla olayı  sıradanlaştırıp üzerini örtme çabaları iktidar hırsının ibretlik bir örneğidir.

“Temel talebimiz vakfın bir an önce kapatılmasıdır”

-Buradaki vakıf binasına dönük tepkinizde temel talebiniz nedir?

-HT: Çağdaş eğitim normlarının ülke genelinde yaygınlaştırılması, eğitimde gerçek anlamda reformlar yapılması, İmam Hatip ağırlıklı eğitim yönlendirmesine son vermek, toplumda, özellikle iktidar partinin mitinglerinde gözlemlediğimiz haremlik selamlık zihniyeti ile mücadele, çocuklarımızın bu tür vakıflara emanet edilemeyeceğine dair farkındalık yaratmak… Bunu yapması gereken de devlettir.

Çocukların devletin eğitim kurumlarına gönderilmesi için kamu spotları yapılmalı, Cumhurbaşkanı’ndan bakanına herkes bu tür cinsel saldırıları kınamalı, söylem ve eylemleriyle topluma örnek olmalıdır. Şu an ülkenin her bir yerinden çocuklara ve kadınlara yapılan cinsel saldırı haberleri duyuyoruz, buna ne vicdan ne yürek dayanmıyor soluduğumuz havadan utanır olduk. Devletin yanı sıra bizler de birey olarak elimizi taşın altına koyup toplumu bilinçlendirme seferberliği başlatabilmeliyiz.

-KD: Tepkinin sebebi belli; “mahallemizde, ilçemizde, ilimizde, ülkemizde gerici, çocuk istismarcısı, sapkın bir kurum istemiyoruz. Yani kim ister ki? Hadi diyelim sadece Karaman’da oldu. Bu kafa yapısıyla bana kimse bu olayın tekrarlanmayacağı garantisi veremez. Çocukların bedensel bütünlüğünün garantisi dahi olmadığı kurumu değil bulundurmak, adını bile duymak istemem.

-SA: Temel talebimiz vakfın bir an önce kapatılması yönündedir. Mahalle halkı olarak ilk önce bahçemizin önünü temizlememiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda sacede Atakent mahallesi olarak degil, Küçükçekmece geneline yayarak Küçükçekmece halkı olarak bir platform yarattık. İlçemizde başka şube ve misafirhaneleri varsa onlarında kapatılmasını istiyoruz.

-BG: Bu vakıf binası hukuksuz bir şekilde devir edilerek, mahallelinin hakkı gasp edilmiştir. Bu nedenle yaşam alanına yapılan bu gaspın iptalini ve vakıf binasının mahalleliye teslim edilmesidir.