Paran varsa dininin kıymetini bilirsin

Yani parasını verdiğiniz sürece kızınız kaç yaşında olursa olsun ona tecavüz etmeniz, onu öldürmeniz bir sorun teşkil etmiyordu.

Salı sabahı 10 insanı daha gericiliğin “kör” şiddetine kurban verdik.

Emperyalizmin Çeçenistan’da, Kosova’da, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de giriştiği kanlı girişimlerin kurşunu hep cihatçı çeteler oldu.

Bugün ise artık insanlığın düşmanı cihatçılar sahiplerine, emperyalistlerine dönmüş durumda. Ama bir kez daha emperyalizmin yetkilileri değil kitleler bu kurşunların ya da bombaların hedefindeler.

Öte yandan, ülkemiz emperyalizmin sevdiği bir başka gerici kuklanın pençeleri altında. Siyasal İslam bir yandan daha radikal unsurların gelişmesi için uygun ortamı açarken bir yandan da toplumu mücadele edemeyecek noktaya kadar tüketip çürütüyor.

Geçtiğimiz haftadan bu yana Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan topluma saçılan fetvalar dizisi emperyalizmin ihtiyaç duyduğu cihatçı çetelerin nereden doğduklarını, Sultanahmet Meydanı’nda kendisini patlatan intihar saldırganı ise nereye vardıklarını göstermesi açısından önemli.

Şimdilik cihatçıları bir yana koyalım. Müesses din ile devam edelim.

Diyanet fetvalarında ne diyordu?

Babanın, öz kızına karşı şehvet duyması kızın annesiyle olan nikahı düşürür mü diye soran sapkına lanet okumasını bekleyeceğiniz müesses dinin temsilcisi, bunun yerine kızın kaç yaşında olduğu, ne giydiği, nasıl dokunulduğu üzerinden haramlar tesis etmeyi tercih ediyordu.

Benzerini daha bir kaç sene önce AKP’nin Müslüman Kardeşleri, İhvan’ın çoğunlukta olduğu Mısır parlamentosundaki erkeklerin ölen eşleriyle ölmelerinden sonra 6 saat daha seks yapma hakkı olması için verilen yasa teklifinden de hatırlıyoruz. Bu teklifin de arkasında bir fetva vardı.

Bunu takip eden günlerde ise bu kez Diyanet’in gündeminde kürtaj vardı. Diyanet kürtajı yasaklıyordu. Esasında bir dinin insan öldürülmesini “onaylaması” elbette beklenemezdi diye düşünülebilir. Ama aslında Diyanet başka bir şey söylüyordu.

“Cenine karşı bir cinayet işlenmesi halinde gurre denilen bir ceza tazminat ödenir. Gurre miktarının sünnetteki tatbikat örneğinden yola çıkarak 5 deve, altın ve gümüş (212 gram altın) olduğu görülmektedir.”

Yani parasını verdiğiniz sürece kürtaj bir sorun teşkil etmiyordu.

Bunun da bir benzerini de yine kısa bir zaman önce Suudi Arabistan’da gördük. Televizyon vaizi olduğu söylenen Fayhan el Hamdi, 2011 yılında 5 yaşındaki kızının “bekaret”inden şüphelenmişti. Küçük Lama’ya akla gelmeyecek bir vahşetle tecavüz etti, öldüresiye dövdü. Lama hastaneye kaldırıldığında vücudunda sağlam kalmış hiçbir yer yoktu ve hastanede aylar süren yaşam savaşından sonra yaşamını yitirdi.

Vaiz baba ise önce Lama’nın annesine yaklaşık 50 bin dolar “kan parası” ödedi. Daha sonra, toplumun tepkisi üzerine 2013 Ekimi’nde ceza olarak 8 yıl hapsine, 800 kırbaca ve 260 bin dolar “kan parası” ödemesine karar verildi. Ama temyiz incelemesinde sadece “kan parası” istenebileceğini söyleyen bir hakim “kan parası”nı ödeyen babayı serbest bıraktı.

Yani parasını verdiğiniz sürece kızınız kaç yaşında olursa olsun ona tecavüz etmeniz, onu öldürmeniz bir sorun teşkil etmiyordu.

Kısacası müesses din paranıza bakıyor. Parasını verdiğiniz sürece her şey size hak.

Müesses dinin, dinden yoksula bıraktığı ise yine parası olan için, Nazım’dan esinlenerek söylersek, aç kalmak, yorulmak ve hala şarabını vermek için üzüm gibi ezilmekten fazlası değil.

O yüzden her yerde dine saldırıyorlar, din düşmanları diye bağırıp kitlelerin cambaza bakmasını istiyorlar.

“Din ezilen kulun gülüşü, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur” diye başlayan Marx’a karşı paran varsa dininin kıymetini elbette bileceksin.