Merih Şenözlüler yazdı: Jones Ana, Amerika'nın en tehlikeli kadını

Amerika’nın en tehlikeli kadını olarak tarihe geçen Marry Harris Jones diğer lakabıyla Jones Ana Amerikan işçi hareketi örgütleyicisi, sendika aktivisti ve döneminde efsane olmuş bir öğretmendi.

Merih Şenözlüler yazdı: Jones Ana, Amerika'nın en tehlikeli kadını

Merih Şenözlüler

Amerika’nın en tehlikeli kadını olarak tarihe geçen Marry Harris Jones diğer lakabıyla Jones Ana Amerikan işçi hareketi örgütleyicisi, sendika aktivisti ve döneminde efsane olmuş bir öğretmendi. Ateşleyici konuşmalarıyla binlerce işçiyi harekete geçirebilmek için radikal örgütsel yöntemler kullanan Jones Ana, kendisini bir hayırsever olarak değil aksine kışkırtıcı olarak tanımlıyordu.

jonesanaMarry Harris, 1 Ağustos 1837 yılında İrlanda’nın Cork kentinde dünyaya gelir. Daha sonra doğum gününü 1 Mayıs 1830 olarak ilan edecektir, muhtemelen yaşını büyük gösterip ‘Mother/Ana’ imajını sağlamlaştırmak niyetindedir. Ayrıca Uluslararsı İşçi Bayramı olan 1 Mayıs tarihini seçmesi 1886 yılında Şikago’da yapılan ve ‘8 iş saati’ için işçilerin sokaklara döküldüğü, Haymarket eylemiyle işçi hakları kimliğini teyit etmekti.

Ailesi ile birlikte 1840 yılında Amerikaya göç eder. Mary liseyi bitirdikten sonra bir rahibe manastırında öğretmen olarak çalışmaya başlar. Ardından iş hayatına Şikago’da terzi olarak devam ederken Memphis ve Tennessie’de öğretmenliğe devam edecektir. 1861 yılına Tenessie’de metal işçisi ve sendika üyesi olan George E. Jones ile tanışır ve evlenir.

Evliliğinin altıncı senesinde eşini ve dört çocuğunu sarı humma salgınında kaybeder ve bir terzi dükkanı açmak için yine Şikagoya döner. Şehrin zenginlerine terzilik yaparken, şehrin diğer yüzündeki sefalete tanık olur. ‘Zenginlerin sıcacık refahıyla yoksulların sefaleti arasındaki zıtlığın ona acı verdiğini’ söyler. 1871 yılına gelindiğinde Jones, büyük Şikago yangınında tüm mal varlığını kaybeder ve siyah kadın işçilere de kapısını açan ‘Emek Şövalyeleri’ adındaki işçi sendikasına katılır.

Bundan sonraki hayatının tamamını, işçilerin iyi çalışma koşulları ve daha yüksek ücret alabilmelerine adar. Artık yüzbinlerce çocuğun ve işçilerin anası olmuştur.

“Ölüler için dua ve yaşayanlar için çılgınca mücadele edin”

İşçi haraketi, kaybettiği ailesinin acılarını dindirirken Marry Jones ‘Jones Ana’ olarak radikal bir emek lideri olur. Gerçekten de Marry Jones, kar beyaz saçları ve siyah giysileri içinde verdiği emek kavgası işçilerin üzerinde anaç bir etkiye sebep olur ve mücadelesi 40 yıl sürer. 1870’lerden 1920’lere kadar geçen bu süreçte tüm ülkede yüzlerce greve katılır ve Sosyal Demokrat Partisi (1898) ve “Dünya Sanayi İşçileri” (1905) ve ‘Birleşik Maden İşçileri’ derneğinin kurucularından olur.

jonesana2

1903 yılında Philadelphia’dan o günün devlet başkanı olan Theodor Roosevelt’in evine bir çocuk yürüyüşü organize eder.

Çocuklar da dahil olmak üzere maden ocaklarında 12 saate varan vardiyalarla çalışıldığı, işçilerin ancak açlıktan ölmeyecek kadar bir ücret aldığı ve sendika mensubu olmanın büyük bedeller ile ödendiği yıllardır.

Şehir şehir gezerek işçileri örgütler Jones Ana. Maden işçileri başta olmak üzere iplik, hazır giyim, demiryolu ve çelik işçilerinin mücadelesine destek verir. Katıldığı tüm grevlerde hakları için mücadele eden işçilerin yanındadır.

8 saatlik iş günü, sendika ve grev hakkı olmak üzere bugün sahip olunan pek çok hakkın elde edilmesinde verdiği mücadele onu ‘Amerika’nın en tehlikeli kadını’ ünvanını kazandırmıştır. Pek çok kez ölümle tehdit edilir, mahkemelere çıkarılarak tutuklanır. Ancak sermaye iktidarının hiçbir çabası onu mücadelesinden alıkoymaz.

“Olay çıkartmak için oy vermene gerek yok”

Jones Ana kendisini hiç bir zaman bir feminist olarak tanımlamamıştır. Aldığı katolik eğitim sebebi ile kürtaja ve kadınların seçme haklarına karşı çıkmıştır. Seçme hakkının verilmesi ile kadınların gözlerinin boyanacağını ve sınıf mücadelesindeki etkilerin kırılacağını savunur. ‘Ne için mücadele edersen et Lady olma. Tanrı kadını yarattı Rockefeller çetesi de Lady‘leri’ bu mücadelesinin en billur yansımasıdır.

jonesana380 yaşını geçtiği halde hala tekstil ve metal işçilerinin grevlerinde aktif bir rol alan Jones Anahayata 1930 yılında gözlerini yumar. Cenazesine Amerika’nın her yerinden gelen binlerce işçi katılır. Verdiği mücadeleyi ve yaşamını 1925 yılında yazdığı ‘Jones Ana’nın Otobiyografi’sinde kaleme alır. Kitabının son cümlesi inancının ifadesidir: “Gelecek işçilerin güçlü, nasırlı ellerindedir.”

Mücadele döneminde kullandığı çeşitli sözlerden örnekler:

Bir keresinde hapishanede bir adama; buraya nasıl düştüğünü sordum bana bir çift ayakkabı çaldığını söyledi. Ben de ona eğer çaldığın ayakkabı değil de bir tren olsaydı şu an senatör olmuştun dedim.

Ben bir Lady olmayı istemiyorum. Kapitalist düzen kadınların gözünü elit kulüpler ile boyarken onları Lady’lere dönüştürüyorlar.

Benim adresim ayakkabılarım gibi benimle seyahat eder. Ben nerede haksızlığa karşı bir mücadele varsa orada oturuyorum.