Komünistlerden 96. yıl deklarasyonu: TKP için...

Türkiye Komünist Hareketi, TKP'nin 96. kuruluş yıldönümü ile ilgili "TKP için..." başlıklı bir açıklama yayınladı.

Komünistlerden 96. yıl deklarasyonu: TKP için...

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), 10 Eylül 1920’de kurulan Türkiye Komünist Partisi’nin 96. kuruluş yıldönümü ile ilgili bir açıklama yayınladı.

Açıklamada sermaye sınıfının ve gerici güçlerin 1923’te kurulan Cumhuriyet’i nasıl kemirdiğinden bahsedilirken, bugün komünistlerin temel görevinin sosyalist bir cumhuriyet için mücadele etmek olduğunun altı çiziliyor.

TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi ile ilgili görüşlerin de paylaşıldığı deklarasyon bunun için komünistlerin yapması gerekenleri de ifade ediliyor.

“TKP için…” başlığını taşıyan metnin tamamı şu şekilde:

“TKP için… 

İşgal ve saltanat yıllarında kurulan Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) 96. kuruluş yıldönümünde komünistlere, ülkemizin yine emperyalizm tarafından kuşatıldığı ve saltanat heveslilerinin fırsat kolladığı bir kesitte büyük görev düşüyor.

Ülkemiz bugün emperyalizmin kuşatması, gericiliğin karanlığı ve sermayenin yağması altında büyük bir yıkıma doğru gitmektedir. 1923 yılından günümüze ülkemiz, yaratılan bütün ilerici birikime düşmanlık üzerinden bugün içinde bulunduğu hale getirildi; gericiler iktidar oldu, emperyalizmin üsleri ülkemize yerleşti, Cumhuriyet’in bütün değerleri yağmalandı, para babaları peydahlandı, darbeler eksik olmadı, siyasi cinayetler bitmedi, sömürü ve eşitsizlik daha da arttı, bombalar kent merkezlerinde patladı, iç savaşın dahi konuşulabildiği toplumsal düşmanlıklar yaratıldı. Özellikle AKP’nin iktidara gelişi ile bütün bu süreç daha da hızlandı ve 1923 yılında kurulan Cumhuriyet adım adım yıkıldı, yerine daha gerici, işbirlikçi ve azgın sömürüye dayanan bir baskı rejimi kuruldu.

İkinci Cumhuriyet düzeninin Türkiye’yi getirdiği yer açıktır. Sadece iki ay önce yaşanan darbe girişimi bile ülkemizin içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından yeterlidir. Türkiye’nin emekçi halkı bu düzenin yıkıcı etkilerinden kurtulmak zorundadır. Meclis’te temsil edilen düzen muhalefetinin bir çözüm olamayacağı ve emekçi halkımızın beklentilerine karşılık veremeyeceği ortadadır. Yenikapı mutabakatı ile ‘sosyal demokrasinin’ misyonu ve sınırları bir kez daha ortaya çıkarken, İkinci Cumhuriyet rejimiyle aynı ideolojik zemine sahip ‘liberal demokrasinin’ düzen içi çizgisi bellidir.

Bu tablo bir kısır döngüdür ve bu kısır döngüyü ancak sol kırabilir.

Türkiye’nin en eski partisi TKP, 96. kuruluş yıldönümünde ülkemizin makus talihini yenmek üzere ayağa kalkmalıdır. Tarihi boyunca bütün zorlu dönemlerde mücadelesini kararlılıkla sürdüren partimiz TKP, nasıl Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nde doğmuşsa; bugün de ülkemizin bu yağmadan, kuşatmadan ve karanlıktan kurtulması için yeni bir cumhuriyet şiarıyla mücadeleyi yükseltmek üzere ayağa kaldırılmalıdır.

1923 yılında temelleri atılan Cumhuriyet, işbirlikçi ve gerici AKP eliyle yıkılmıştır. Bugün Cumhuriyet değerleri, kazanımları ve paradigmaları ortadan kaldırılmıştır. Bugün yeni bir Cumhuriyet kurulmalıdır. Bu Cumhuriyet, emperyalizme, gericiliğe ve sermayeye karşı adlı adınca ‘sosyalist bir cumhuriyet’ olarak inşa edilebilir. Bu Cumhuriyet, emperyalizme, gericiliğe ve 1923 yılında kurulmuş Cumhuriyet’i kemire kemire bitirerek ülkemizi bu hale getiren sermaye sınıfına karşı verilecek mücadeleyle kurulabilir. Çünkü laiklik, bağımsızlık, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik talepleri yalnızca sosyalizm programıyla hayat bulabilir.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi’nin, TKP’nin 96. kuruluş yıldönümünde bu bilinç ve kararlılıkla, ülkemizin komünist partisini oluşturma misyonuyla ve yukarıdaki görevlerle, mücadeleyi daha ileriye taşıyacağından kimsenin kuşkusu bulunmasın. Tam da bunun için bugün içinden geçtiğimiz süreçte komünistlerin daha güçlü bir mücadele zemini oluşturmasını ve bu zemin üzerinden TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesini önemsiyor, böylesi bir gelişmenin sosyalist mücadele açısından ilerletici bir yan taşıdığını düşünüyor ve bu sürecin örgütleyicisi olmaktan çekinmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

TKP’nin mirasçısı ve devamı olan Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi konusunda üzerindeki sorumluluğu bilmektedir. Bu sorumluluğun Türkiye Komünist Partisi’nin ismi ve misyonunun ileriye taşınmasını kapsadığı açıktır. Aynı zamanda Türkiye sosyalist hareketinin makus talihini yenecek ve son yıllarda içinde devindiği çemberleri kıracak bir örgütsel ve mücadele hattının oluşturulması da bu sorumluluğun önemli bir parçası olarak özellikle vurgulanmalıdır.

Türkiye sosyalist hareketi, bugün ülkemizin içinden geçtiği kesitte ülkemizin aydınlık yarınlarını örgütleyecekse içinde bulunduğu çemberleri kırmalı, ülke sathında etkisi ve gücünü sınırlayan, içe kapanmaya neden olan ayağındaki prangaları sökmeli, emekçi sınıflara ulaşabilecek bir dinamizm ve irade sergilemelidir. TKP, ancak ve ancak, böylesi bir zemin üzerinden yeniden siyaset sahnesine dönebilir, dönmelidir, dönecektir.

Bu açıdan, Türkiye Komünist Partisi’nin kuruluşunun 96. yıldönümünde bütün komünistlere büyük görev ve sorumluluk düşmektedir.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi bu yaklaşımla TKP’lilere ve komünistlere bir çağrı yapmaktadır:

Türkiye Komünist Partisi’nin siyaset sahnesine dönmesinin önemli olması kadar,nasıl bir komünist partisi olacağı da büyük bir önem taşımaktadır.

Bunun için;

Komünistler, ideolojik bir odak olmanın ötesine geçmeli, siyasal bir güç haline gelmelidir.

Komünistler, işçi sınıfının önemini lafzi olmaktan çıkartmalı, sınıfın öncülüğünü üstlenerek işçi sınıfını gerçek bir örgütlenmeyle maddi bir güç haline getirmeyi başa yazmalıdır.

Komünistler, başta kadınlar ve gençler olmak üzere toplumsal direnç odaklarını örgütleyecek ve toplumsal dinamiklere işçi sınıfı ekseninde öncülük edecek bir pratiğe sahip olmalıdır.

Komünistler, düzen partilerinin destekçisi olarak değil, bağımsız bir güç olarak siyaset sahnesinde var olmalıdır.

Komünistler, işçi sınıfını ve aydınları parti saflarında buluşmasını sağlamalıdır. Bu açıdan “tek başına” aydınlara dayanmayıp, aynı zamanda emekçilerin partisi haline gelmelidir.

Komünistler, siyaseti, yalnızca isabetli analizlerden ibaret gören bir yaklaşımla değil, siyasal ve toplumsal olarak örgütlü bir temsil gücüne dayanarak yapmalıdır.

Komünistler, emekçilere soyut söylemlerle seslenen değil, emekçi halkın istemleriyle bağ kuran bir siyaset diline ve öncülüğe sahip olmalıdır.

Komünistler, kural ve kurullarıyla tanımlı iç işleyişe sahip bir partiyi yaşama geçirmelidir.

Komünistlerin programı, ideolojisi, teorisi ve siyasal hattı “sosyalizm programı”nda bütün açıklığıyla yazmaktadır. Bu hattın ete kemiğe bürünmesi için komünistler son 30 yıldır yürüttükleri mücadeleden ders çıkartmalıdır. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, bu görev ve yaklaşımla bu dönemde ülkenin gerçek komünist partisini oluşturma misyonuyla “yoluna devam etmektedir”.

Türkiye Komünist Partisi’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi, Partimiz Türkiye Komünist Hareketi açısından büyük bir görev ve sorumluluk olarak “nasıl bir parti” sorusunun yanıtlandığı bir zemin üzerinden tarif edilmektedir.

Çağrımız bu zeminin örülmesi, bu zemin üzerinden TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi üzerinedir.

Türkiye Komünist Partisi, 96 yıllık tarihinde önemli mücadele deneyimi biriktirmiş bir partidir. Şimdi eksikliklerimizi, yapamadıklarımızı aşarak, onurlu ve geçmiş mücadelemizden dersler çıkartarak ama en önemlisi ülkemizin eşiğine geldiği felaketi sonlandırmayı hedefe koyarak, Türkiye Komünist Partisi’nin yeniden inşa süreci başlatılmalıdır.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, bu açıklıkla bu sürecin örgütleyicisi ve parçası olacak, 1920’de temelleri atılan partimizi geleceğe taşıyacaktır.”