Komünistler ABD'yi protesto etti

TKH'nin çağrısıyla buluşanlar, ABD Başkonsolosluğu önünde 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle dünyada barışın en büyük düşmanı ABD ve emperyalizmi protesto etti.

Komünistler ABD'yi protesto etti

Türkiye Komünist Hareketi’nin (TKH) çağrısıyla buluşanlar, İstanbul’daki ABD Başkonsolosluğu önünde 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle dünyada barışın en büyük düşmanı ABD ve emperyalizmi protesto etti. Polis, “Bu memleket bizim! Yobaza, Yanki’ye bırakmayız!” pankartıyla eyleme katılanların, ABD Başkonsolosluğu binasına doğru yürüyüşlerini yola kurulan barikatla kesti. Burada yapılan görüşmeden sonra polis barikatı önünde basın açıklaması yapıldı.

TKH Merkez Komitesi üyesi Ahmet Yenil tarafından okunan basın açıklamasında, ABD ve emperyalizmin dünyada barışın en büyük düşmanı olduğu vurgulanırken “İnsanlığın ve ülkemizin yeni 15 Mayıs 1919’lar ve 1 Eylül 1939’lar görmemesi için sürdürdüğümüz eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış mücadelesinin başarıya ulaşacağını bir kez daha ilan ediyoruz.” denildi. TKH üyeleri, basın açıklamasının ardından ABD Başkanı Barack Obama’ya yazılan mektubu konsolosluk yetkililerine teslim etti.

Basın açıklaması metni şöyle;

Sevgili emekçi halkımız, Değerli basın emekçileri,

Bugün burada 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle dünyada barışın bir numaralı düşmanı ABD ve onun başındaki Başkan Barack Obama’ya ülkemizde ve başta bölgemiz olmak üzere tüm dünyada insanlığa yönelttikleri tehditleri ve ne yaparlarsa yapsınlar sonunda kazananın eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış olacağını hatırlatmak için yazdığımız mektubu iletmek üzere bir araya geldik.

ABD’nin bir yandan el verdiği AKP iktidarını kullanarak, diğer yandan yıllardır “komünizmle mücadele” için kullandığı Fethullah Gülen gibi gericileri aracı kılarak ülkemizde dilediğince at koşturma peşinde olduğunu biliyoruz. Bir yandan NATO’cu Türkiye ordusunu Kuzey Suriye’ye sürerken bir yandan PYD’ye destek verdiğini, böylece gerek ülkemizde gerek Suriye’de Türk ve Kürt halkları arasında düşmanlığı ve çatışmayı körüklediğini de biliyoruz. Yine başta Suriye ve Irak olmak üzere yakın çevremizde ve tüm dünyada halkların arasına düşmanlık tohumları eken ABD emperyalizmi ile ortakları ve işbirlikçilerinin, on binlerce çocuğun ilaç olmadığı için ölmesinin, binlerce kadına tecavüz edilmesinin ve köleleştirilmesinin, kafa kesen ve cenazeleri parçalayıp etlerini yiyen katil sürülerinin katliamlarında hayatını kaybeden yüzbinlerce insanın kanı ve vebalini üzerlerinde taşıdıklarını biliyoruz.

Ülkemizde ve dünyada barışın en büyük düşmanı olan emperyalizm, büyük bir ikiyüzlülükle barışı dilinden düşürmezken geçmişte Sovyetler Birliği’ne karşı ve daha sonra büyük bir sömürünün dayatılırken emekçilerin boyun eğmesini sağlamak için en aşağılık katliamları gözlerini dahi kırpmadan yerine getiren cihatçı katil sürülerini ve gericiliği kullanarak sürdüğü savaşların kendilerini de vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Bugüne kadar besledikleri bu gerici katiller artık emperyalist ülkelerin başkentlerinde dahi katliamlar gerçekleştiriyor.

Emperyalistler ise kendi yarattıkları bu canavarları utanmadan yeni savaşların gerekçeleri haline getirmeyi de ihmal etmiyorlar. Geçmişte Afganistan’da, Çeçenistan’da, Bosna’da, Kosova’da destekledikleri bu cihatçı sürüler şimdi Suriye’ye müdahalenin ve Irak’ın parçalanmasının gerekçesi yapılıyor. AKP’nin yıllardır ülkemizi birlikte yönettiği ve ABD’nin de siyasal İslam stratejileri adına pazarladığı dinci gerici Fethullah Gülen örgütünün başını çektiği kanlı darbe girişiminin üzerinden henüz iki ay dahi geçmedi. Onlarca insanın canına mal olan bu darbe girişiminin ülkemiz adına ilk sonuçlarının tüm sözde kalan ABD karşıtlığına rağmen, Türkiye’nin ABD’nin bölge politikalarının daha fazla parçası haline gelmesi olduğunu yaşayarak görüyoruz.

Tüm bu kargaşanın ortasında son olarak ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye ziyareti ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri’nin cihatçı terör örgütlerini destekleyerek Kuzey Suriye’ye girdiğine de tanık olduk. Bugüne kadar başta Gaziantep ve Kilis olmak üzere varlıklarına göz yumulan, desteklenen ve saldırıları geçiştirilen IŞİD ve diğer cihatçı terör örgütlerinin ülkemize yönelik tehditlerinin yeni bir aşama sayılması gereken bu yeni dönemin de, emekçi halkımızın ve çocuklarının bedelini canlarıyla ödeyecekleri kanlı pazarlıkların sonucu olduğu anlaşılıyor. Bu durum, açık ki geçtiğimiz yıllarda gündeme gelen Katar ve Somali’ye askeri üs ve eğitim tesisleri planları gibi, Türkiye askerlerinin dünyanın dört bir yanında emperyalizmin savaşlarınızda onlar için ölmesi arzusunun, George Soros’un o lanetlenmesi gereken “en iyi ihraç malınız ordunuz” sözlerinin bugün Kuzey Suriye’de hayata geçtiğinin göstergesidir. Bu durum, 1 Mart 2003’te reddedilen tezkerenin 13 yıl sonra gelen özrüdür.

Bu durum, büyük ozan Nazım Hikmet’in “23 sentlik askere dair” şiirinin bir kez daha hatırlanması gerektirmektedir. Yıllarca onlarca aydını ve binlerce devrimciyi sadece solcu ve ilerici oldukları için, ülkelerinin bağımsızlığını ve onurunu savundukları için katleden NATO ve CIA uzantısı işbirlikçilerle birlikte ülkemizi, kaynaklarını ve insanlarını sömüren emperyalizmin en büyük aktörü ABD’nin ülkemize ve halkımıza ancak 12 Eylül, AKP ve Gülenciler gibi işbirlikçilerle gerici bir karanlığı layık gördüğünü biliyoruz. Tıpkı, bugün burada olmamızın nedeni olan 77 yıl önce 1 Eylül günü Polonya’yı işgal eden Nazilerin yaymaya başladığı karanlığın Kızıl Ordu ve Nazi işgaline uğrayan tüm ülkelerdeki komünist partizanlar tarafından durdurulup dünya üzerinden silinmesi gibi; Tıpkı, 92 yıl önce 30 Ağustos’ta İngiltere başta olmak üzere emperyalistler tarafından desteklenen Yunanistan ordusuna karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusunun nihai zaferine ulaşacak büyük zaferin sağlanması gibi; İnsanlığın ve ülkemizin yeni 15 Mayıs 1919’lar ve 1 Eylül 1939’lar görmemesi için sürdürdüğümüz eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış mücadelesinin başarıya ulaşacağını bir kez daha ilan ediyoruz.

Her ne kadar, emperyalizm, tıpkı 1917 Büyük Ekim Devrimi gibi 1923 Türkiye Cumhuriyeti’ni de hiçbir zaman içine sindirememiş ve kabullenememiş olsa da, ülkemizi Menderesler, Demireller, Özallar ve Erdoğanlarla teslim almış olsa da, insanlığın ve Türkiye’nin bu makus talihinin yenileneceğini, sermaye iktidarının korunması için her türlü kirli yollara ve yöntemlere başvurulsa da kazananın dünyada ve Türkiye’de emekçi halklarımız olacağını bir kez daha ilan ediyoruz.

Tarih işgalcileri, emperyalistleri ve işbirlikçilerini değil eşitlik, özgürlük, kardeşlik, bağımsızlık ve barış için mücadele edenleri yazmıştır ve yazacaktır.

Bugün de 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle ülkemizde ve dünyada barışın en büyük düşmanı ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu önünde buluşup Başkan Barack Obama’ya yazdığımız mektubu da teslim ederek bu mücadeleyi yükselteceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Yaşasın barış! Yaşasın eşitlik, özgürlük, kardeşlik! Türkiye Komünist Hareketi

http://gazetemanifesto.com/2016/09/03/komunistlerden-obamaya-mektup/