Komünist Başkan Maçoğlu: CHP ve HDP sosyalist değil

Komünist başkan Fatih Maçoğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Komünist Başkan Maçoğlu: CHP ve HDP sosyalist değil

Ovacık Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu, yerel seçimlere neden CHP ya da HDP’den değil de Türkiye Komünist Partisi’nden (TKP) aday olarak girdiğine ilişkin soruya “CHP’yi seçmememin sebebi nettir; biz sosyalistiz, CHP ise sosyalist değil. HDP de sosyalist değil.” sözleriyle yanıt verdi.

Yurt Gazetesi’nden Ülkü Çoban‘a gündeme dair değerlendirmelerde bulunan komünist başkan, iki partinin ideolojik konumuyla ilgili görüşüne ilişkin “Biz Türkiye’nin herhangi bir halkının ulusal siyasetini savunmayız” diyerek şunları söyledi:

Demokratik Haklar Federasyonu olarak, sosyalist siyasetin ideolojisini demokratik alanda savunan bir siyasetiz. CHP’yi seçmememin sebebi nettir; biz sosyalistiz, CHP ise sosyalist değil. HDP de sosyalist değil. Biz ise netiz, sosyalist siyasetiz. Biz Türkiye’nin herhangi bir halkının ulusal siyasetini savunmayız. Ezilenden yana tavır alır, ezileni destekleriz. Yani Kürt halkı da, Türk halkı da, Ermeni ya da Rum da eziliyorsa o halktan yana tavır alırız. İdeolojik olarak kendi siyasetimizin üzerine basarak yukarı çıkarız. Başka siyasetin üzerine basarak yukarıya çıkmayız.

Başkan Maçoğlu’yla yapılan röportajdan bazı bölümler şöyle:

Elbette Ovacık’ı ve siyasi üslubunuzu konuşacağız ama önce ülkenin gündem başlıkları ile ilgili düşüncelerinizi almak istiyorum. Örneğin Demirtaş 6-8 Ekim olaylarında halka sokağa çıkma çağrısı yapmakla ve Yüksekdağ da “Sırtımızı PYD’ye yaslıyoruz” söylemiyle suçlanıyor. HDP’li vekillerin tutuklanması ile ilgili yorumunuz ne?

Hangi siyasi parti, hangi siyasi düşünce olursa olsun, kesinlikle doğru bulduğumuz bir şey değil. Açıklamalarını tam olarak bilmiyorum ama bir siyasi partinin düşürüldüğü bu durum beni rahatsız ediyor. Milletin iradesine, milletin karşısında müdahale etmiş oluyorsunuz. Halkın iradesini de görmek, tanımak, önünüze koyarak karar vermek lâzım. Olaya birileri üzerinden bakmak istemiyorum. Demirtaş ve Yüksekdağ ne demiş tam olarak bilemiyorum.

Son dönemlerde sık sık “Kürt siyasi hareketi” tanımı ile karşılaşıyoruz. Siz o hareketin neresindesiniz?

Ben o hareketin hiçbir yerinde değilim. Siyasetin Kürt’ü Türk’ü olmaz ki… Biz sosyalist siyaset yapıyoruz, ezilenin yanındayız, haklının yanındayız, emeğin yanındayız.

Çözüm sürecinin sona ermesinde PKK’nın doğrudan etkisi olduğu da biliniyor. Sizce PKK, siyasi anlamda bazı şeylere sebep oluyor mu?

Şimdi bakın PKK adına konuşamam, PKK ile diyalogumuz olmaz, ilişkimiz olmaz. PKK’nın kimi yönlendirip, kimi yönlendirmediği konusunda da yorum yapamam, bu haksızlık olur. 3 yıl çözüm sürecine gidilip bir araya gelindiyse ve tartışmalar sürdüyse demek ki bu mümkündür. O zaman sorunu iyi tespit edip, çözmek adına bir çaba harcamamız lazım. Her birimizin, iktidarın, muhalefetin, devrimcilerin, demokratların, aydınların, herkesin… Bütün vicdanlıların buna dair bir sözü olması lazım. Benim buna dair bir sözüm var: Demokrasi mücadelesinin ve barışın hemen olması lazım. Her geçen gün insanlar ölüyor ve bu durum çelişkiyi derinleştiriyor. Aradaki soğukluğu fazlalaştırıyor. Ülkede demokrasi mücadelesinin geliştirilmesi gerekiyor, aksi takdirde bu sorunlar bugün PKK üzerinden olur yarın ise başka bir örgüt üzerinden devam eder.

Kürt-Türk, Alevi-Sünni vs. Bu ayrışma ülkeye zarar verir mi?

‘Böl-parçala-yönet’, kapitalizmin ve emperyalizmin en büyük özelliğidir. Yugoslavya’da, Rusya’da oldu; bu durum dünyanın her yerinde böyledir. Biz sosyalistler sınırların kaldırılmasına ve bütün insanların bir arada yaşayabileceğine inanıyoruz. Bu anlamda sınırların parçalanmasından yana değiliz. Muğla’yı, İstanbul’u, İzmir’i size vereceğimizi düşünmeyin. Biz 3 gün de olsa 5 gün de olsa oralara gidip, gezip, tatil yapmayı istiyoruz; bu bizi mutlu ediyor. Tersine Edirne’deki bir vatandaşın Ovacık’a ya da Hakkâri’ye gelmesi de onun temel hakkıdır. Burası bizim memleketimiz, orası sizin memleketiniz değil. Bu coğrafya herkesin rahat yaşayabileceği bir coğrafyadır, her yerde herkesin hakkı vardır.

Röportajın tamamı için