İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi toplandı

"İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mücadelesinde Atılması Gereken Adımlar Forumu" toplandı.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi toplandı

1 Ekim Cumartesi günü İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mücadelesi Atılması Gereken Adımlar Forumu” farklı sektörlerden işçilerin, sendika temsilcilerinin, siyasi örgüt temsilcilerinin, işçi ailelerinin, akademisyenlerin katılımı ile gerçekleştirildi. Meclisin şimdiye kadar yaptıkları çalışmaların, önümüzdeki döneme dair önerilerin, deneyimlerin konuşulmasının hedeflendiği forum İş Başmüfettişi Şeref Özcan’ın moderatörlüğünde yapıldı.

“Ölmek önlemekten ucuzdur”

İş Başmüfettişi Şeref Özcan yaptığı açılış konuşmasında İSİG Meclis çalışmalarının önemine vurgu yaptı. İş cinayetlerine karşı yapılan çalışmalarda somut verilerin kullanılmasının, raporların hazırlanmasının bugünlerde daha da önem kazandığını, mücadele edildiğinde iş cinayetlerinde azalmanın sağlanabileceğini belirtti. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine nasıl müdahale edebiliriz sorusunu başa yazmanın, iş yeri temsilciliklerinin artmasının, taşeronlaşmaya karşı mücadeleyi büyütmenin ve işçi direnişlerinin yaygınlaşmasının önemini anlattığı konuşmasında Özcan, yaşananların iş kazası değil iş cinayeti olduğunu, işverenlerin kasıtlı olarak tedbir almadığını, denetimin ve katılımın önemli olduğunu söyledi.  Enerji sektöründe her yıl yaklaşık 100 işçinin alçak gerilimden öldüğünü, gayri safi milli hasıladan ayrılacak 300.000 TL’lik bir bütçe ile bu cinayetlerin yaşanmayacağına vurgu yapan Özcan, işyerleri işçiyi değil finansmanlarını düşünürler, maalesef ölmek önlemekten daha ucuzdur diyerek konuşmayı katılımcılara verdi.

EMAR Şantiyesi inşaat işçisi yaptığı konuşmasında, şantiyede her gün en az bir işçi yaralanırken çalışan temsilciği sisteminin başlamasından bu yana neredeyse hiç yaralanma olmadığını belirtti.

20161001_132633

Çapa Tıp Fakültesi’nde taşeron işçi olarak çalışan ve işyeri sağlık temsilcisi olan Cemal Bilgin, işyerinde yaşanan usulsüzlüklere, kadrosuz ve güvencesiz çalışmaya karşı çıktıklarını ve hak arama mücadelesinde işten atıldığını ve mücadele sürecini anlattı.

“İş kazası değil ev kazası”

Tek Gıda-İş temsilcisi, iş kazalarının tutanaklarına geçirilmediğini, işçilerin işverenler tarafından tehdit edildiğini belirtti. İşyerinde yaşanan kazaların tutanaklara geçirilmesinin, işçinin maddi manevi hakkını aramasının, sendikalar aracılığıyla bilgilenmenin ve mücadele etmenin önemine dair deneyimlerini aktardı. İşçilerin işyerlerinde yaşadıkları kazalar sonrasında, kazaların işten sonra eve giderken ya da evde olduğuna dair ifade vermeye zorlandıklarını ve işçilerin de işsiz kalma korkusuyla bu tehdide boyun eğdiklerini söyledi.

Adalet Arayan İşçi Aileleri adına konuşma yapan, oğlunu işçi cinayetinde kaybeden baba verdikleri mücadelenin önemine vurgu yaptı: Biz yeni işçi cinayetleri olmasın, başka aileler bizim yaşadığımız acıyı yaşamasın diye mücadele ediyoruz, herkesin desteğini bekliyoruz. İş cinayetleri siyasi ve politiktir, insan haklarıyla ilgilidir. Devlet ve sermaye beraber bu cinayetleri işliyorlar, tedbirlerle çözülecek bir sorun değil sistemle ilgili bir sorundur.

Önümüzdeki dönem çalışmalara dair önerilerin konuşulacağı 2.oturum DİSK’e bağlı Cam Keranik İŞ genel Başkanı Birol Sarıkaş’ın konuşması ile başladı. İşverenlerin iş cinayetlerinden sorumlu tutulmasının, ağır yaptırımların olmasının iş cinayetlerini önlemede gerekli olduğunu, yasaları yapan ama uygulamayan devletin bu önlemleri almasının zorunluluğuna vurgu yaptı. Sendikaların örgütlülük oranlarının düşük olduğunu, sınıf örgütlenmesinin bir an önce artmasının yollarını bularak, sendikaların ücret değil sınıf sendikacılığı yapmaları gerektiğini belirtti.

20161001_153813

Ali Çerkezoğlu, İSİG meclisinin herkese açık, herkesin kendini özne olarak hissettiği, sahiplendiği bir yer olmasını istediğini belirtti. Baskı, şiddet ve devlet terörünün arttığı bugünlerde bu meclisi yaşatmak, raporları düzenli olarak hazırlamak, işçi sağlığı ve iş güvenliği söyleminin artmasının daha da önemli olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, işçi sağlığı ve güvenliği her hal ve koşuldu birincildir diye ekledi. “Denetleyen iş gücü yoksa tepki gösteren, takip eden, ses çıkaran işçi yoksa işçi sağlığı ve iş güvenliği yoktur. Bu karanlık zamanlarda reflekslerimize, birikimimize güvenelim.”

İşyeri hekimi Özcan Baripoğlu, meslek hastalıklarıyla ilgili somut verili çalışmaları yapmanın bu meclisin görevlerinden biri olması önerisi ve gerekliliğine vurgu yaptı. “Yapılan çalışmaları sahayla ve farklı disiplinlerle buluşturarak bir modelleme yapmalı ve insanların gündelik hayatlarında kullanabilecekleri bir hale getirmeliyiz.”

Maden Mühendisi Nedret Durukan, toplumsal ve siyasi baskılar arttıkça işçi ve kadın cinayetlerinin arttığını ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kadın Meclisi oluşturduklarını, kadın işçilerle bir araya gelerek bir örgütlenme ağı oluşturmaya başladıklarını ifade etti. Ölümle ekmek arasına sıkıştırılan işçilerin ancak örgütlenerek bu sıkışıklıktan çıkabileceklerine vurgu yaptı.

Basın emekçisi Aydın Nadir, AKP iktidarının işçilerden aldıkları hakların farkında olmanın önemini vurguladı. Yıpranma payı hakkının matbaa – elektrik işçilerinden alınarak MİT görevlilerine, bakanlara ve emniyet görevlilerine verildiğini, bu meselenin tekrar gündeme gelmesinin önleyici nitelikte olabileceğini belirtti.

Farklı pek çok sendika temsilcisinin, farklı işkollarından işçilerin yaptığı konuşmalara yer verilen forumun düzenli olarak  yapılmasının ve bu bir araya gelişlerin önemine vurgu yapılarak forum sonlandı.