Iraz Yöntem yazdı: Kültür Merkezi’nden Kültür Külliyesi’ne!...

Iraz Yöntem, kültürel kalkınma programını değerlendirdi

Iraz Yöntem yazdı: Kültür Merkezi’nden Kültür Külliyesi’ne!...

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu “Sürdürülebilir Kültürel Kalkınma Programı Tanıtım Toplantısı”nda “Kültürel Kalkınma Eylem Planı”nı açıkladı.

Hem toplantının, hem de eylem planının adı konusunda bir yorum yapmak istemiyorum, üzerine kitap bile yazılabilir!

Davutoğlu, planın 8 ana stratejiden oluştuğunu ve 8 başlığın altında 32 eylemin yer aldığını ifade etti. Kısaca kendi ağızlarından amaçlarını sıralayacak olursak:

1. Toplumsal varoluşumuzdan bu yana biriktirdiğimiz kültürel değerlerimizin gençlerimize kazandırılması,
2. Vatandaşların kültüre erişimi ve katılımının özendirilmesi,
3. Şehirlerin kadim dokularının ihya edilmesi,
4. Şehirlerin kültür sanat üreten merkezler haline gelmesine yönelik yatırımlara ağırlık verilmesi,
5. Kültür ve sanat alanında, geleneksel ya da modern, bizi geleceğe taşıyacak yaratıcı tasarımların, etkinliklerin, girişimlerin daha çok desteklenmesi,
6. Somut ve somut olmayan kültürel mirasın kültürel çeşitliliği gözeterek korunması ve geliştirilmesi,
7. Sanatçılarımızın sosyal güvenlik kapsamında korunması ve emeklilik şartlarının iyileştirilmesi,
8. Yerel üretimin ve kültürel girişimlerin desteklenmesi ve kültür ürün ve hizmetlerinin dağıtım imkanlarının geliştirilmesi,
9. Sanat alanına yönelik destekler, hibe, teşvik ve düşük faizli kredi imkanlarının sağlanması,
10. Kültür sponsorluğu sisteminin geliştirilmesi.

Üzerine konuşulacak, yazılıp çizilecek çok fazla şey var bu konuyla ilgili; fakat yaptığım tüm araştırmaların sonucunda bu planın ‘yazılı’ haline ulaşmayı bir türlü başaramadım! Açıklamanın video görüntüsü, haber sitelerinin bu toplantı sonucunda yaptıkları haberler ve bazı gazetecilerin ve sanatçıların konuya ilişkin yazılarının haricinde ‘resmi’ olarak herhangi bir belgeye ulaşmak galiba mümkün değil (ya da bu teknoloji çağında istediğim dokümanlara ulaşamamak benim beceriksizliğim!).

Programın satır başlarından ziyade Davutoğlu’nun konuşmasındaki satır aralarına değinmek istiyorum. Elde ne zaman nasıl değişiklikler yapılmasının öngörüldüğüne dair pek veri olmayınca, ben de cümlelerin anlamlarından ziyade konuşurken seçtiği kelimelere takıldım!

ARA NOT: Yazı boyunca kullanılan tüm tanımlar Türk Dil Kurumu’nun internet sitesinden alınmıştır.

* Kültür:  – Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü;
– Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin
bütünü;
– Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi.
Davutoğlu konuşmasında “…Bugün bir araya gelişimiz bitmiş bir eylem planını size yansıtmak değil, sizden gelen her fikre açığız, kültür ve sanat dünyamızın bütün temsilcilerinin kanaatlerini siyasi perspektif içinde eylem planına yansıtmaya kararlıyız…” şeklinde bir ifade kullandı. Konu kültürel kalkınma olunca insan düşünmeden edemiyor, sanat evrenselse neden siyasi bir perspektif içinde değerlendirme yapılmak istensin? Birleştirici ve bütünleştirici olabilecek kesimin sanatçılar olduğunu dile getirirken ‘belli bir kesimin siyaset biçimini benimseyen’ bir kültürel kalkınma gerçekleştirilebilir mi? O zaman hemen ayrıştırılmış olduk: Senin sanatçın, benim sanatçım (ya da yaygın bir kullanım biçimiyle ‘bunlar’!).

Kafa karışıklığımın sebebi, konuşmanın devamında da şu ifadeleri kullanmış olmasından kaynaklanıyor: “…Sizden de en büyük beklentimiz, ola ki siyasi alanda birileri kriz çıkarma çabası içindeyse sanatçılarımızın toplumun birbirlerine olan bağlılığı teşvik edecek ürünler ortaya koymalarıdır. Aksi takdirde sanat, kutuplaştırıcı araç olarak görülmeye başlanırsa, ideolojilerin yansıtıldığı araç olarak görülmeye başlanırsa özünü kaybeder. Son yıllarda bazı
yaşadığımız gerilimlerde bunun izlerini görmek aslında hüzün verdi…”

* Siyaset: Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya
anlayış

Konudan konuya atlıyormuşum gibi gelebilir size ama ‘siyaset’in sözlük tanımının içinde ‘sanat’ geçmesi size de ilginç gelmedi mi?

* Sanat: – Bir duygu, tasarı, güzellik vb’nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık;
– Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım;
– Bir şey yapmada gösterilen ustalık;
-Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü;
– Zanaat.

Davutoğlu, konuşmasının bir yerinde de şu cümleleri kurdu: “…Bir ülkeyi maddi kalkınmasıyla beraber güçlü kılacak en önemli unsur tarihsel ve kültürel değerlerine verdiği önemdir. Değerlerimizin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması noktasında sanat ve eğitim camiamıza büyük sorumluluk düşmektedir. Sizlerin de bu konuda oldukça hassas olduğunuzu görmek bu konuda bizi memnun etmektedir. Bizler siyasetinin merkezine, medeniyet
değerlerini yerleştirmiş bir hareketiz…”

* Medeniyet: Bir ülkenin, bir toplumun maddi ve manevi varlıklarının fikir, sanat çalışmalarıyla ilgili niteliklerinin tümü, uygarlık. Kafam iyiden iyiye karışır oldu ama bitmiyor; ben hâlâ takılacak bir şeyler bulmaya devam ediyorum; mesela: Ankara’daki Atatürk Kültür Merkezi’nin
yeniden düzenlenerek kurulması planlanan “Anadolu Kültür Külliyesi” ve İstanbul’da Avrupa’nın en büyük müzesi olması düşünülen “İstanbul Kültür Külliyesi”.

* Külliye: Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane vb. yapıların bütünü.

* Medrese: İslam ülkelerinde, genellikle İslam dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu yer.

* İmaret: Yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu, imarethane.

* Sebil: Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı, sebilhane.
İşte bu noktada sanırım beynim yanmaya başlamış olacak ki, kelimelerin anlamlarının arasında bir bağ kurabilmek için harcadığım çabayı size anlatamam!… Bulmaca çözmeyi de seven biriyim ama bu kadar zorlusunu çözebilecek yeterliğe sahip değilim ne yazık ki.

Tüm bu bağlantıları kurmaya çalışırken bir kelime geldi aklıma; hemen dönüp ona da baktım tabi sözlükte ne diyor diye; sonra da derin bir nefes alıp yaslandım arkama…

* Hamaset: Dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım.

NOT: Görsel, Maurits Cornelis Escher veya daha çok kullanılan şekliyle M.C. Escher’in 1953 tarihli “Relativity” (Görelilik) adlı eseridir.