Hüseyin Gülerce'nin cemaat disiplininden parti disiplinine geçişi

Eski Zaman yazarı cemaatçi Hüseyin Gülerce'nin hızlı dönüşü.

Hüseyin Gülerce'nin cemaat disiplininden parti disiplinine geçişi

Eski Zaman gazetesi yazarı ve Fethullah Gülen cemaati mensubu Hüseyin Gülerce, cemaatten çark ederek AKP’ye tam boy dönüş yapmadan önce, cemaatin bu ülkeye ne gibi zararlar verdiğini unutmuş.

Yandaş Star gazetesinde AKP’nin yeni dönem kalemşörlüğünü yapan Gülerce, geçmişte AKP-cemaat ittifakı ülkemizi nasıl karanlığa götürdüyse ve kendisinin orada nasıl tuzu varsa, önümüzdeki dönem de AKP-cemaat karşıtlığı üzerinden bu yolu döşeyecek gibi görünüyor.

Bugün Star gazetesinde yazdığı yazıda cemaatin aslında çok iyi bir şekilde yola çıktığından bahseden Gülerce, sonra nasıl kötü yola saptığını tespit ediyor. Aslında kendisinin de buna karşı çıktığını söyleyerek geçmişini aklamaya çalışan Star yazarı nedense cemaatlerin ve sivil toplum kuruluşlarının devletin içinden uzak durması gerektiğini vurguluyor. Ancak yıllarca laikliğe savaş açan ve tarikatların devlet içerisine çöreklenmesinin önünü açan bu şahısların bugün yazdıklarının timsah gözyaşları olduğuna inanmak oldukça zor.

Gülerce’nin “15 Temmuz’dan sonra cemaatler…” yazısının ilgili kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz:

“FETÖ ihanetinin ardından bütün dini cemaatlere potansiyel tehlike olarak bakmak doğru değildir. Ancak FETÖ’de ortaya çıkan tehlikelerin tamamen ortadan kalkmadığı gerçeği de göz ardı edilemez. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez, Mekke’de gazetecilere yaptığı açıklamada, bu hususları dikkate alarak dini hayata hizmet düşüncesindeki bütün yapılarla Diyanet olarak bir toplantı yapacaklarını söyledi.

Sadece dini cemaatlerle ilgili değil, vesayet peşindeki sivil toplum görüntüsündeki yapıları da dikkate alarak ortak kriterler getirilmelidir.

Cemaatler ve demokrasi içerisindeki her sivil toplum kuruluşu, sinsice ve gizli bir ajanda ile anayasal kurumları ele geçirme, buralarda mevzi/güç edinme faaliyetleri içerisinde olamazlar. Bağlıları, bürokrasideki amirlerin talimatları yerine dini/ideolojik talimatlara uyamazlar.

Demokrasilerde herkes bürokraside, anayasal kurumlarda fikrini, inancını koruyarak görev alabilir. Ama hukuk ve meşruiyet dışına çıkamazlar. Devlette iki başlılık oluşturamazlar. Şeffaflık, liyakat ve objektif kriterler herkes için geçerli olmalıdır. Kimse layüsel olmamalıdır, herkes sorgulanabilmeli, denetlenebilmelidir.

Toplumun huzuru, refahı için manevi hayat da önemlidir. Hayır ve iyilik duygularının cehalet, fakirlik ve ayrılıkları önlemedeki gücü inkâr edilemez.

Dini cemaatler sadece iyi, dürüst, ahlaklı, adaletli insan yetiştirmede devrede olmalıdır. Devletin kapısına kadar bu yönde en iyi hizmeti vermelidirler. Ancak devlet kapısından içeriye giren hiç kimseye bulundukları görevle ilgili talimat vermemelidirler. Siyasete girenlerde de cemaat disiplini değil, parti disiplini söz konusu olmalıdır…”