HSYK' dan Yargıda örgütlenme ve ifade özgürlüğüne bir saldırı daha…

YARSAV, Avrupa Yargıçlar Birliği Genel Kurulu ile ilgili HSYK'nın engellemelerine karşı açıklamada bulundu.

HSYK' dan Yargıda örgütlenme ve ifade özgürlüğüne bir saldırı daha…

YARSAV Yönetim Kurulu üyesi Danıştay Tetkik Hakimi Murat Durmaz’ın Avrupa Yargıçlar Birliği Genel Kurul toplantısına katılmasının HSYK tarafından engellenmesi konusunda yaptığı yazılı açıklama ile durumu kamuoyu ile paylaştı.

Yapılan açıklamanın tam metni;

21-24 Mayıs 2016 tarihleri arasında İsrail’de gerçekleştirilen, üyesi bulunduğumuz Avrupa Yargıçlar Birliği (EAJ) Genel Kurul toplantısına katılmak üzere YARSAV Yönetim Kurulu kararı ile görevlendirilen uluslararası ilişkilerden sorumlu Yönetim Kurulu üyemiz Danıştay Tetkik Hâkimi Murat Durmaz’ın toplantıya katılımı HSYK tarafından mazeret izin talebinin uygun görülmemesi suretiyle engellenmiştir.

Danıştay’da mazeret izinleri konusunda uygulanan usul, mazeret izinlerinin öncelikle Daire Başkanı tarafından uygun görülmesi, ardından izin dilekçelerinin HSYK’ya onay için gönderilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. İlgililer HSYK Genel Sekreterliği’nin ‘‘Uygundur’’ yazısının geri dönüşünü beklemeden izne çıkmakta bu yazı izin kullanıldıktan bazen birkaç hafta sonra Danıştay’a ulaşmaktadır. Bu durum herkesçe bilinen yerleşik bir uygulamadır. Bugün itibarıyla
halen de bu şekilde uygulanmaktadır.

Yönetim Kurulu üyemiz Murat Durmaz, İsrail’de gerçekleştirilecek Avrupa Yargıçlar Birliği toplantısına katılacağını açıkça belirterek mazeret izin talebinde bulunmuş, bu dilekçesi görev yaptığı Daire Başkanlığının “Uygundur” yazısı ile 11 Mayıs 2016 tarihinde HSYK Genel Sekreterliği’ne gönderilmiştir. 20 Mayıs Cuma günü saat 17:15’te Danıştay 12. Daire Başkanlığı kalem müdürü; Murat Durmaz’ı arayarak, HSYK’dan aradıklarını, mazeret izninin uygun bulunmadığını, yurtdışına çıkmaması gerektiğinin söylendiğini kendisine iletmiştir. Bunun
üzerine HSYK’ya telefonla ulaşılmaya çalışılmış ise de mesai bitimi olduğundan telefona çıkan olmamış ve sonuç olarak toplantıya katılınamamıştır. (Uçuşu 21 Mayıs Cumartesi sabahı olup, uçak ve otel ücretleri önceden ödenmiş bulunmaktadır.) 25 Mayıs tarihi itibariyle HSYK Genel Sekreteri Bilgin Başaran imzalı, mazeret izninin uygun bulunmadığına ilişkin yazı Murat Durmaz’a tebliğ edilmiş, bahse konu yazıda iznin niçin uygun görülmediğine ilişkin bir açıklamaya yer
verilmemiştir.

Her ne kadar katılımımız engellenmiş olsa da Türkiye’de yargıdayaşanan gelişmeler ile ilgili olarak tarafımızdan hazırlanan rapor, üye ülke yargıçlarına dağıtılmak üzere İsrailli meslektaşlarımıza iletilerek raporun dağıtımı kendilerince gerçekleştirilmiş, ayrıca toplantının Türkiye ile ilgili bölümünde konferans görüşme yoluyla toplantıya katılma olanağı bulunmuş ve toplantıya gerekli katkı her hâlükârda sunulmuştur. Burada HSYK’ya, 21. yüzyılda bulunduğumuzu ve teknolojinin bu kadar ilerlediği uzay çağında bu tür engelleme girişimleriyle yalnızca tüm dünyayı kendilerine güldüren bir mizah nesnesi olduklarını hatırlatmak isteriz. Küçülen dünyada iletişim kanallarının çokluğu ile herkes, her şeyden haberdar olma şansını
yakalamıştır.

Söz konusu durum gerek Avrupa Yargıçlar Birliği üyelerine gerekse İsrailli meslektaşlarımıza toplantı öncesi iletilmiş, meslektaşlarımız durum karşısındaki üzüntü ve tepkilerini yalnızca tarafımıza iletmekle kalmamışlar, ayrıca tepkilerini ulusal ve uluslararası örgütlere iletmişlerdir.

Bu bağlamda, toplantıda oybirliği ile alınan karar sonucunda, Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı ve Uluslararası Yargıçlar Birliği Birinci Başkan Yardımcısı Christoph Regnard imzası ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a HSYK Başkanı sıfatıyla bir mektup gönderilerek; “yargı bağımsızlığının korunması için yargıçların mesleki örgütler kurmasının, bu örgütlere katılmasının ve aktivitelerinin hayati öneme sahip olduğu, mesleki örgüt faaliyetlerinin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’nce kabul edilen metinlerle güvence altına alındığı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nce kabul edilen ‘‘Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığının Güçlendirilmesi Hareket Planı’’nda da bu hakkın
öneminin vurgulandığı, HSYK’nın bu konudaki müdahalesinin kabul edilemez olduğu” belirtilmiş, “daha da vahim olarak yargı bağımsızlığını korumakla görevli organ tarafından böyle bir engellemenin yapılmış olmasının derin üzüntü ile karşılandığı” iletilmiş, “gelecekte böyle bir olaya meydan verilmemesi” kendisinden istenilmiştir. Bununla birlikte Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı, HSYK’ya gelecekte böyle bir müdahalenin tekrarlanmayacağına ilişkin derhal garanti sağlaması çağrısında bulunmuştur.

Yine Christoph Regnard tarafından; Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’a, Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komiser Johannes Hahn’a ve Avrupa Komisyonu Adalet, Tüketiciler ve Cinsiyet Eşitliğinden Sorumlu Komiser Věra Jourová’ya, özet olarak; “yakın zamanda Türkiye’deki kötüleşen adaletin durumu ile ilgili olarak birçok kez sizi bilgilendirdim.

Cevap olarak zorluklardan haberdar olduğunuzu ve sorunlara ilişkin Türk otoriteleri ile diyalog kurduğunuzu nazikçe belirttiniz. Maalesef Türk hükümetinin bağımsız ve tarafsız yargı konusundaki Avrupa standartlarına uygun davranmayı reddetmeyi sürdürdüğü görülmektedir.
Yargıçlar yanında avukatlar ve gazeteciler de ceza yargılamalarına maruz kalmaktadır. Birçok yargıç ve savcı otomatik olarak naklen tayine tabi tutularak yargıçlık teminatının esaslı temeli ihlal edilmektedir. Diğerleri temel haklarına saygı gösterilmeden HSYK tarafından disiplin soruşturmalarına maruz bırakılmaktadır. Birçok azil bu kapsamda gerçekleştirilmektedir. Avrupa Yargıçlar Birliği ve Uluslararası Yargıçlar Birliği üyesi olan YARSAV temsilcileri bu yapılanlardan etkilenmektedir. YARSAV Başkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ndeki görevinden ani gönderilişi sonrasında, YARSAV’ın Kudüs’te mayıs ayı sonunda gerçekleştirilen yıllık toplantımıza
katılacak olan temsilcisinin son dakikada HSYK tarafından tüm uluslararası standartları ihlal eder şekilde engellendiğini öğrenmekle şok olduk. HSYK Başkanı sıfatıyla Türkiye Adalet Bakanına gönderdiğim mektup ektedir. Bilginize” şeklindeki mektuplarla söz konusu kaygı
verici durum aktarılmıştır.

2) 4 Mayıs 2016’da, Avrupa Birliği, Türkiye ve Avrupa Konseyi tarafından birlikte finanse edilen ve HSYK tarafından yürütülen 24 ay süreli ve 3.711.000 Euro bütçeli “Türkiye’de Yargı Etiğinin
Güçlendirilmesi Projesi” başlatılmıştır. Projede Kıdemli Proje Yöneticisi aynı zamanda YARSAV temsilcisinin mazeret iznini uygun görmeyen HSYK Genel Sekreteri Bilgin Başaran’dır.

Avrupa Konseyi tarafından Avrupa Yargıçlar Birliğine etik konusunda gerek örgüt gerekse üyelerinin katkı sunmasını talep eden bir mektup gönderilmiştir. Söz konusu talep İsrail’de yapılan toplantıda değerlendirilmiş ve Avrupa Yargıçlar Birliği Başkanı tarafından, Avrupa Konseyi Hukuki İşbirliği Avrupa Komitesi Başkanı Zuzana Fišerová’ya, Avrupa Yargıçlar Birliği’nin görüşlerini içeren konu ile ilgili bir mektup gönderilmiştir. Mektupta özetle “Talebiniz Mayıs ayı
sonunda Kudüs’te yapılan Avrupa Yargıçlar Birliği toplantısında tartışılmıştır. Türkiye’yi temsilen uzun yıllardır örgütümüze üye YARSAV temsilcisi, son dakikada, HSYK katılımını engellediği için maalesef bu toplantıya katılamamıştır. HSYK Başkanına gönderdiğim mektubu ekte bulabilirsiniz. Türk yargıçları uzun bir süredir ciddi zorluklarla karşılaşmakta, bağımsız ve tarafsız yargının uluslararası tanınırlığa sahip standartlarının ihlali çoğalmaktadır. 2014 sonunda HSYK üyelerinin yenilendiği seçimler gerçekleştirilmiştir. Gözlemci olarak seçim sürecini bizzat gözlemlediğimden tanık oldum ki, bu seçimler uluslararası kurallara uygun yapılmamıştır. Uluslararası Yargıçlar Birliği ve Avrupa Yargıçlar Birliği üyesi YARSAV neredeyse kampanya yapmaktan yasaklanırken yakın zamanda kurulan diğer örgüt olağanüstü şekilde bu seçim sürecinde kayrılmıştır. Sonuç olarak hükümet tarafından verilen ve yeni örgütün başarılı olmasına bağlanan maaş zammı ve disiplin cezalarının affı sözü ile birlikte yeni örgüt başarılı olmuştur. O zamandan beri ve HSYK’nın çoğunluğunun bu örgütten çıkması nedeniyle Avrupa Konseyinin çeşitli organlarının
ortaya koyduğu kuralların bir çoğunun ihlali artmıştır. Birkaç yargıç verdikleri kararlar nedeniyle tutuklandılar. Diğerleri temel yargıç güvencesi ilkesinin, yargıçlık teminatının ihlali anlamında otomatik görevden almalara maruz kaldılar. Meslekten çıkarılma, adil yargılanmanın tüm kurallarına meydan okurcasına artışta. Avrupa Yargıçlar Birliği’nin son toplantısına YARSAV temsilcisinin katılımının engellenmesine ek olarak YARSAV Başkanı Anayasa Mahkemesindeki görevinden alınmıştır. Türk yargıç ve savcıların bağımsızlığının artık garanti altında olmadığı bu durumda etik kodların yaratımının düşünülmesi sürpriz değildir. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Mr. Jagland, 29 Şubat 2016 tarihli mektubunda, yine CCJE ve CCPE olumsuz gelişmelerle ilgili ciddi uyarılar yaptılar. Etik Projesi ile ilgili, Avrupa Yargıçlar Birliği ve üyeleri oybirliği ile bu programda yer almayı düşünmektedirler. Ancak bunu belli şartlar altında yapabiliriz. Etik, Avrupa Yargıçları Danışma Konseyinin 3 numaralı görüşünde ve diğer metinlerde savunulduğu üzere temel olsa da, yargıç ve savcıların bağımsızlığı ile ilgili sorunlardan ayrı düşünülemez, bu sorunların görmezden gelinmesini gerektirmez. Bu nedenle Türk otoriteleri ile bu konuda tartışma yapılırken kaçınılmaz olarak yargı bağımsızlığını garanti altına alan düzenlemeler,
özellikle yasama ve yürütmeden tam bağımsız bir yüksek yargı konseyi, yargıçlık teminatı, yargısal kararlar nedeniyle disiplin ya da ceza yargılamasına maruz kalmama, disiplin soruşturmalarında adil yargılanma hakkı ve benzeri konuların konuşulması gerekmektedir. Son
olarak, uygulama bakımından, aktif ve tanınmış bir üyemiz olarak YARSAV’a bu konudaki kendi görüşlerini açıklama olanağı sunulmalıdır.” şeklindeki görüşleri iletilmiştir.

Yargıç bağımsızlığının güçlendirilmesi bağlamında uluslararası örgütsel işbirliği kapsamında gerçekleştirilen toplantılara yargıçların katılımını engelleyen bir HSYK yönetimi ile etik konusu
üzerine proje yürütülmesi ve projenin koordinasyonunun HSYK’ya bırakılması projenin geleceği ve başarısı adına endişe vericidir. Avrupa Birliği kurumlarının, HSYK ile birlikte yürüteceği bu ve
benzeri tüm projelerde, yargıç bağımsızlığının sağlanması ‘‘ön koşul’’ olarak ileri sürülmesi gerekmektedir. Aksi halde bağımsız olmayan yargıçlardan etik ilkeler konusunda katkı sağlamalarını beklemek anlamsızdır. Bu ve benzeri projeler, Türkiye’de yargının içerisinde bulunduğu mevcut koşullardan bağımsız olarak değerlendirilemez. En temel etik ilkeler Yargıtay ve Danıştay Başkanları tarafından en üst düzeyde ayaklar altına alınırken sessizliğini koruyan ve hatta Yargıtay ve Danıştay Başkanlarınca temsil edilen ‘‘iktidarın yargısı’’ olmaya namzet işlem ve eylemleri aynı düzlemde gerçekleştirerek, etik ilkeler bir yana yürürlükteki mevzuatı dahi yok sayan HSYK yönetimi ile etik konusunda proje yürütülmesi ve projenin HSYK’ya emanet edilmesi üzüntü ile ifade edilmelidir ki boşa harcanan emek ve kaynak israfından öteye geçmeyecektir. Yargıçların bağımsızlığı ve tarafsızlığını, yargıçların sahip olduğu Anayasal teminatları ortadan kaldırmak suretiyle etkisizleştiren HSYK ile etik alanında etkili bir proje yürütülmesini beklemek kuzuyu korusun diye kurda vermenin beklentisi ile eşdeğerdir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

YARSAV YÖNETİM KURULU