Sınıf Tavrı Kurultayı toplandı

Ücretli kölelik düzenine karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesi verenler Sınıf Tavrı Kurultayı'nda buluştu.

Sınıf Tavrı Kurultayı toplandı

Ücretli kölelik düzenine karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesi verenler Sınıf Tavrı Kurultayı’nda buluştu.

Toplantı Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde saat 15.00’da başladı.

Toplantı hayatını kaybeden tüm işçiler adına saygı duruşunda bulunularak başladı.

Toplantıda açılış konuşmasını Sınıf Tavrı’ndan Erkan Kılıç yaptı. Erkan Kılıç’ın konuşması şu şekilde;

erkan-kılıç

“Sermaye sınıfı bu işbirlikçi iktidar döneminde olağanüstü karlar elde ederken,bu karlar sayesinde AKP iktidarını destekliyorlar.

İşçi sınıfı bölünmüş durumda. Bu bölünme etnik ve dinsel olduğu kadar, sektörel, idelojik ve siyasal olarak da bölünmüş durumda. Bizim amacımız bu bölünmüşlüğe karşı işçi sınıfı birliğini sağlamaktır.

Kapitalizm öldürür. Her yıl tersanelerde, inşaatlarda kamu denetiminin bir kenara bırakılmasından ötürü binlerce arkadaşlarımızı kaybediyoruz.

Arkadaşlar, işçi sınıfının gündemi yalnızca gündelik ekonomik başlıklar olamaz. Aynı zamanda memleketin her gündemi aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının da gündemidir. Dolayısıyla Türkiye işçi sınıfının özelleştirmelere karşı kamulaştırma, emperyalist tekellere karşı bağımsızlık talebidir.

Sınıf Tavrı kapitalizme ve emperyalizme karşı bağımsızlıktan, kamuculuktan ve aydınlanmacılıktan yana.

Sınıf Tavrı boşvermişliğe karşı ailesine, onuruna ve memleketine sahip çıkmanın iradesidir.

Sınıf Tavrı eşitlik ve özgürlük mücadelesi veriyor.

Dolayısıyla Sınıf Tavrı kendi bileşeni olan İnşaat İşçileri Derneği ile her yerde mücadele veriyor.

Sınıf Tavrı, tarihi örnek mücadelelerle dolu Kristal İş Petrol İş’te bulunana sınıf sendikacılığında ısrar eden işçilerin yanında bulunuyor.

Kurultayımız bu istemlerle toplanıyor.”

Erkan Kılıç’ın konuşmasından sonra divan seçimi gerçekleşti. Divana Kemal Parlak, Erkan Kılıç ve Şennur Şentürk seçildi.

Divan seçiminin ardından söz işçilere verildi. İlk sözü Metal İşçisi Hüseyin Gülşen aldı.

Gülşen konuşmasından şunlara değindi;

“Bir söz alarak başlamak istiyorum. Sendika ağalalarına, işçiyi satan o sendika ağalarının binasını başına geçireceğimize dair söz veriyorum. Bizler metal işçileri olarak Sınıf Tavrı’na daha iyi koşullarda çalışmak için dahil olduk. Bugün var olana sendikal sistem, 80 sonrası Türkiye’de sarı sendika, yandaş sendika haline gelmiştir.

hüseyin-gülşen

6 sene öncede aynı ücretle çalışıyorduk şimdi de. Çünkü örgütsüz durumdayız. Bizim gücümüz örgütlülüğümüzden gelir. Eğer biz örgütlenmezsek, meclistekiler de bizim için bir şey yapmaz, sendika ağaları da bizim için bir şey yapmaz. Sınıfın tavrını koyması gerekiyor. Patrona da, meclisteki milletin vekili olana da, sendikaya da tavrı biz koyacağız.”

Sonrasında kürsüye İnşaat İşçisi Ali Doğan çıktı. Ali Doğan’nın konuşması ise şu şekilde;

ali-doğan

“Bugün ücretli kölelik düzenin çok daha fazla sömürü yaşanıyor. Özellikle göç alan yerlerde daha da katmerlenerek devam ediyor. Çünkü gurbete giden arkadaşlar işveren tarafından tahsis edilen yerlerde kalıyorlar. Yani barınacak yerleri bile olmuyor.

Ancak ne yazık ki kendimizin ne olduğunu bile bilmiyoruz. Ortaklaşmadığımız için de kaybediyoruz. Şantiyelerde çokça bunu görüyoruz.

Biz Emaar şantiyesinde ciddi bir mcüadele yürütüyoruz. Bizim de kendi şantiyemizde tüm başlıkları saysak çokça şey çıkar. Peki biz sınıf tavrına neden katılıyoruz? Bireysel olarak hakkını arayan işçilerden değiliz. Biz toplu mücadele veriyoruz. Bunun için kesinlikle örgütlenmek çok önemli çünkü patronun en çok korktuğu işçi modeli budur.

İş var mı var? İşçi olarak ben var mıyım? Paramı ödeyemiyorsan, benim geleceğimi çalıyorsan, şantiyeyi sen terk et diyoruz.”

Ali Doğan’ın ardından işten atılan Mersin Şişecam İşçisi Yaşar Akkul söz aldı. Yaşar Akkul şunları söyledi;

yaşar-akkul

” Bugün tam 240 gündür bu direniş devam etmektedir. 14 kişi bu direnişi hala devam ettiriyoruz. 6 kasım 2015 günü haksız ve hukuksuz yere, patron ve sarı sendika masada uzlaşarak bizi işten attılar. Bize rüşvet vererek, kıdemlerimizi iyileştirerek, işten çıkartmaya çalıştılar. Biz “hayır” dedik, biz işe dönene kadar hakkımızı hem hukuken hem de sokaklarda da arayacağımızı söyledik.

Biz kendi sendikamızın genel kuruluna gittik ama bizi terörist olarak damgaladılar ve çevik kuvvetle kovaladılar. Biz de tüm yolları deneyerek açlık grevine başladık ve Kristal-İş’in İstanbul’daki genel merkezine geldik. Ancak bizi gene karga tulumba dışarı attılar ve bizi darp ettiler. Biz karda kışta olmamıza rağmen yılmadık.

Biz de bu süreçte Sınıf Tavrı ile bağ kurduk. İşçi Okulları yaptıklarını gördük. İşçilerin ancak sınıf bilinci olursa bu mücadeleyi devam ettirebilirler. Bu anlamda bu işçi okullarının tüm Türkiye’ye yayılmasını, bütün işçileri kapsamasını düşünüyorum.”

Kürsüye gelen Hizmet İşçisi Berna Baykal şunları söyledi;

berna-baykal

“Bugün burada aslında beyaz yakalı bir büro çalışanı olarak bulunuyorum. Bilgisayar başında sömürülüyoruz. Ancak daha sonra tek kariyerimizin annelik olduğu, işsizliği artırdığımızı öğreniyoruz. Esnek çalışma adı altında daha fazla sömürüleceğimizi öğreniyoruz. Çünkü bu yeni yasa tasarısı ile esnek çalışma adı altında kadın çalışanların daha fazla sömürüleceği anlamına geliyor.”

Trakya Cam İşçileri’nin mücadelesini İsmail Koç anlattı;

ismail-koç

“Bizim hukuki davalarımız devam ediyor. Sınıf Tavrı olarak yapmamız gerekenlerin başında sınıf sendikacılığını savunacağız. Bunu da sendikada seçimle başa gelen bir yapıyı ile savunacağız. Bugün Kristal İş içinde, atama yoluyla bu iş yapılıyor. Bugüne kadar sendikada görülmemiş bir şeydi ama gördük.

Biz Mersin’deki işçi kardeşlerimizi destekliyoruz. Buradan sendika gelen merkezine sesleniyoruz: Arkadaşlarımız haklıdır. Arkadaşlarımız sadece ekmeklerine sahip çıkmıştır, muhalefet ettikleri için atılmışlardır.”

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Irmak Ildır, iş cinayetleri ve kazaları ve mücadele yöntemlerini anlattı;

ırmak-ıldır

“İşçi sınıfı bugün ölüyor. Şantiyelerde, fabrikalarda, işliklerde iş cinayetleriyle karşı karşıyayız. Buna karşı durmanın tek yolu işçi denetimi, kamu denetimidir. Bunu sağlamak için Sınıf Tavrı yola çıkıyor.

Sınıf Tavrı elbette sadece bunun için yola çıkmıyor. Aynı zamanda bugün başta DİSK ve diğer mücadeleci sendikalar olmak üzere AKP’nin yandaş ve sarı sendikacılığı ile kuşatma altında. Sınıf Tavrı aynı zamanda sınıf sendikacılığının platformu haline gelecek. Bunu da cam işçilerinin, metal işçilerinin yoluyla yapacak. Bursa’daki metal işçilerinin direnişini, cam işçilerinin bugünkü direnişini şantiyelere, işliklere ve fabrikalara taşıyacak.”

Çağrı Merkezi Emekçisi Berrin Selbuz sendikal mücadelelerini anlattı;

berrin-selbuz

” Bugün ağır bir sömürü altındayız. Çalışma saatlerimiz çok düzensiz. Sürekli baskı altındayız. Çoğu kadın işçi olduğu için ve kreş hakkımız olmadığı için ailemizi göremiyoruz.

Elbette bu durumdan ötürü meslek hastalıklarıyla boğuşuyoruz. Psikolojik olarak ciddi sorunlarla karşışıyoruz. Sendikalaşmak istediğimiz için işten atıldık. Ben de Türk Telekom’da hem sarı sendikacılığın hem de patronların kurbanı olduk.

bundan sonra Sınıf Tavrı altında bir araya geldik. Devrimci İletişim İşçileri Sendikası’nı aynı zamanda kurduk. Tüm Çağrı Merkezi Çalışanları için bugün mücadele veriyoruz.”

Cezayir Şantiyesi Direnişi’nden Yılmaz mücadelelerini anlattı;

cezayir

“İlk gittiğimizde büyük problemler vardı. İnsanların birlikte olmaktan çok uzak olduğunu görüyoruz.  Daha sonra bunun değişmesi için grev yapalım dedik. İşçiler önce korktular. Ancak gene de greve başladık ve herkes geldi. Korkanlar dahi. Daha sonra şantiye sorumluları geldi. Bu tavrımız onların hoşuna gitmedi. Tavır alan inşaat işçisi görmediklerinden kaynaklı garipsediler ve bizi işten atmakla tehditler. Ama biz 3 gün sürse de, 300 gün sürse de bu grevi yapacağımızı söyledik.

İlk günden beri İnşaat İşçileri Derneği ile beraberdik. Diğer şantiyelerde de greve başladık. Biz daha ilk günden kazanmıştık. Çünkü onların parası varsa, gücü varsa, bizim de birliğimiz vardı.”

Ardından Taşeron İşçisi Ziya İncedere konuşma yaptı;

ziya-incedere

“Sağlık alanında 9 yıl mücadele ettim. 9 yıl sağlık alanında taşeronlaştırmaya karşı, açlığa karşı mücadele ettik. Sağlık hakkı mücadelesi verdik. AKP’nin bir kararnemesi ile sendikasızlaştırıldık. Ama umut bitmedi, umut Sınıf Tavrı ile devam ediyor.

Özal’lı yıllarda başlayan, 4-A,4-B,4,C derken taşeron çalıştırma ana çalışma oldu. Ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirirlerken, kıdem tazminatına da göz diktiler. Biz buna karşı çıkacağız. Dönem işçi sınıfnın örgütlü mücadele dönemidir. Bu nedenle mücadeleyi ilmek ilmek, bütün işkollarında, örgütleneceğiz.”

Metal İşçisi Serdar Bostancı şunları söyledi;

serdar-bostancı

“Mevcut sendikaların büyük çoğunluğu sınıf adına mücadele etmiyor. Türk metal sarı sendikadır, çete sendikasıdır. Biz buna karşı mücadele ediyoruz.  Biz işçilerin söz, yetki, karar hakkı için mücadele ediyoruz.”

Ardından Mühendis Murat Taksim söz aldı;

murat-taksim

Ben bir inşaat mühendisim. Uzun yıllardır bu sektörün her yerindeyim. Mimar ya da mühendis olmak bir şeyi değiştirmiyor, bizler de işçiyiz. Karşılaşan sorunlar da aynı. Bugünkü koşulları görmek için mühendis olmaya da gerek yok, bir işçinin ne şartlarda çalıştığı açık.

Mimar ve mühendisler açısından baktığımız da biz de haksızlığa uğruyoruz. Diğer işçiler nasıl sömürülüyorsa, biz de sömürülüyoruz. Patronlar mühendismiş, işçiymiş, formenmiş demeden sömürüyor. İşçilere onlar mühendis tuzu kuru algısı dayatılırken, bize de parlak gelecek algısı veriyorlar. Biz Sınıf Tavrı olarak bunu değiştireceğiz.

Taşeron İşçiler Derneği’nden Cemal Bilgin şunları söyledi;

cemal-bilgin

“Sağlık taşeron işçileriyiz. Biz her sektörde gözüküyoruz. Farklı sektörlerden olduğumuz için sendikalı olamıyoruz. Biz sadece taşeron işçileri olarak devam etmedik. Öğrenciler de, hekimler de bize destek verdiler. Böyle yaparak haklarımızı almış olduk. Farklı kurumlarda çalışıyor olabiliriz. ama sorunlarımız aynı.

Ben muhafazakar bir aileden geliyordum. Daha önce “efendi Cemal”dim. Şimdi eylemlere katıldım, devrimci Cemal oldum. 1 Mayıs’ta sadece sendika başkanları konuşuyor. Hayır, onlar değil, işçiler konuşacak. Bu memlekette, hak yok, hukuk yok.”

Emaar İşçisi Sait Toprak konuşmasında şunlara değindi;

Biz işçiler sadece fabrikada, şantiyede çalışan kişlier değiliz, aynı zamanda siyasal oluşumun içindeyiz. Biz metropoldeki işçiler olarak siyasal gelişmelerin neresindeyiz? AKP’nin yürütüüğü siyasi savaştan da söz etmek gerekiyor. Dünyada iki sınıf var, bu iki sınıfın ezenden yana mıyız, ezilenden yana mıyız? Biz işçiler olarak ezilenden yanayız.

Meslek Liseli Ozan Başuçar meslek liselerindeki mücadeleyi anlattı;

ozan-başuçar

“Bu toplantı tarihi bir toplantı. Farklı sektörlerden işçiler yan yana gelmesinin ötesinde öğrenci gençlikle işçi sınıfı yan yanadır. Bu açıdan önemlidir. Biz sermaye sınıfının karları uğruna gençlerin hayatını kararttıkları gençlerden biriyim. Liselerimizde kendi ürettiğimiz sıraları hiç kullanmadık. Bu sömürü düzenini karşı öğrenci gençlik işçi sınıfıyla beraber mücadele edecektir.”

Kapanış konuşmasını yapan Divan üyesi ve Metal İşçisi Kemal Parlak ise şunları söyledi;

kemal-parlak

“Hem açılış konuşmasında, hem de diğer konuşmalarda ne yapmak istediğimizi anlatmış olduk. Sınıf Tavrı Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin ancak birlik olursa mümkün olabileceğini ifade ediyor. İşçi sınıfının elinden birçok hak alındı. Şimdi kıdem tazminatının kaldırılması, kiralık işçilik gündemde. Oysa ki Türkiye işçi sınıfı bu değil. Bizim bir tarihimiz var. Tarihimizde Kavel direnişi, Demir döküm var, Profilo var, Sungurlar, Singer direnişi var. 15-16 Haziran direnişi var. 1970’lerde mücadele eden, faşizme ihtar mücadelesi veren, DGM’ye ezdik, sıra Mess’te diyen işçi sınıfı var.

Neden kazanıyorduk? Çünkü sınıf sendikacılığı hakimdi. Türkiye’de kurtuluşun toplumsal kurtuluştan geçtiğni söyleyen, devrimci işçi sınfı vardı. DİSK tam da bunu hedefliyordu. Kemal Türkler, İbrahim Güzelce, Rıza Kuas vardı.

12 Eylül’ün karanlığında Netaş grevini başlatan işçileri var. 1989 bahar eylemleri tarihimizde var, 90-91 metal grevi ve madenciler var. 1990’ların başı işçi sıonıfının geriye çekildiği bir tarihtir. Mücadele etmeyen kuşatma altına alınır. Sarı sendikalar hakim olur.

Sınıfın mücadele etmesi gerekiyor. Zaman zaman mücadele ediyoruz, sonra boğuluyor. Olmaz, bu mücadelenin birleşmesi gerekiyor. Yan yana gelip, tekleşmesi gerekiyor. Sınıf mücadelesi toplumsallaşırsa başarılı olur. Sınıf Tavrı bunu başaracak.”

Konuşmaların ardından Sınıf Tavrı Kurultayı karar önerilerinin okunup oylanmasına geçildi.

Sınıf Tavrı Kurultayı Türkiye Koordinasyonu önerisi kabul edildi.

Sınıf Tavrı Kurultayı karar önerileri okundu, onaylandı ve karar altına alındı.