Gençliğin yanıtı net olacak

Umudu büyütmek ve ülkenin bereketli topraklarına saçmak için 7 Mayıs günü için yapılan çağrıya ses vermek gerekiyor. “Memlekete sahip çıkıyoruz” demek için biz oradayız, ya siz?

Bir 1 Mayıs daha geçti… Türkiye solu için “yaprak sayfalarından” daha öte bir anlam taşıyan, işçi sınıfının net bir biçimde sözünü söyleyeceği bir gün açısından 1 Mayıs değerlendirildiğinde bu yılın “zayıf” kaldığı çok açık. Bununla birlikte bu zayıflığın sendikal alanın ve işçi sınıfı hareketinin bugünkü sınırlarını da gösterirken, olanakların da belirdiğini görmüş olduk.

Her şeyden öte anlamlı büyüklükteki bir kitleselliğe 1 Mayıs’ta ulaşmak önemlidir. Bombaların patladığı, düzenin siyasal alanı “terörize” ettiği bir dönemde insanların sokaklara çıkması siyasallaşma açısından önemlidir. Dahası, 1 Mayıs’ta işçi sınıfı başta olmak üzere, farklı toplumsal kesimlerin işçi sınıfı bayrağı altında yürümesi en değerlisidir.

Gençlik açısından ele alındığında, bu seneki 1 Mayıs göreli olarak daha az “kitlesel” geçmiştir. Öte yandan özellikle sağlıklı bir siyalaşmanın yaşandığını, güçlü, söylediğine inanan ve kurucu özellikler taşıyan bir gençlik toplamının alana çıkması sevindiricidir. Bu olumlu özelliklerin siyasal alana “tahvil edilmesi” ve etkisini göstermesi için ise çaba harcamak gerekiyor.

O çabanın üretimi ise hiç kuşkusuz siyasal alandaki netlikle sağlanabilir. Ortaya çıkan iki eğilimin, laiklik ve bağımsızlık mücadelesinin, gençlik açısından kritik öğelerini oluşturduğunu görmek gerekiyor. Dolayısıyla düne göre siyasallaşma kanalları azalan, dinamizmi gerileyen bir gençlik kesiminin bugün bir derlenişi söz konusu olacaksa, bir toplumsal kesim olarak gençliğin yukarıdaki iki eğilimden beslenmesi gerekiyor.

Bu beslenmenin somutlanması ve hayata geçirilmesi kuşkusuz masa başında üretilmiş “siyaset mühendisliği” ürünlerinin eseri olmayacak. Ortaya çıkan gerçekleri somut olarak analiz etmek ve tavır aldırmak, bu toplumsal kesimin daha ileri mevziler elde edebilmesi açısından temeldir.

***

Bugün giderek daha keskin bir mücadeleyi barındıracağını gösteren ve düzen siyasetinin zayıf karnını oluşturan “rejim sorunu” adı konulamayan bir potansiyelin çarkları döndürmesine neden olacaktır. Daha açık ifade etmek gerekirse; rejim sorunuyla birlikte ortaya çıkan İkinci Cumhuriyet’in “başkanlık sorunu”, ideolojik alanda dağıtıcı, siyasal alanda tavır aldırıcı bir işlev görmektedir.

Dolayısıyla Erdoğan nezdinde somutlanan düzenin iç çekişmeleri, genele uzanmanın da yolunu açacaktır. Örneğin bugün “başkanlık” kavramsal bir öğe olarak düzenin farklı uçlarının bir eğilim olarak kabul edebileceği bir olgu olmasına karşın, bir mücadele başlığı haline dönüştüğü oranda farklı toplumsal kesimlerin de bu durumdan etkilenmesi olasıdır.

Biz bu olasılığı gözeteceğiz, güçlendireceğiz!

Genç nüfusun yoğun yaşadığı, gençliği geleceksizlikle çok erken tanışan bir ülkede yaşıyoruz. Ülkemizin dört bir yanına saçılmış olan eğitim kurumları bir yandan bu gerçekle “yeni gençlik imalatına” devam ederken, bir yandan ise bu eğitim kurumlarında gerçek gençliğin karşısına dikiliyor. Gericilik, güvencesizlik, baskı ile somutlanan bir hayata gençliği sığdırmanız imkan dahilinde değildir.

Bu durum kendi karşıtını yaratmakta ve yol açmaktadır. Öte yandan ise çok farklı değişkenle gençlik, özellikle siyasal açıdan, sakat bırakılmaktadır. Bu sakatlanma halinin başında gençliğin farklı toplumsal mücadele alanlarından bağımsız, özerk ve yalıtık olduğuna ilişkin yaygın düşüncedir. Oysaki durumun tam tersi olduğu çok açıktır. Düzenin bugünkü “iktisadi özendiricileri” ve farklı siyasal akımların “aldatıcı görünümleri” toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi gençliği de etkilemekte ve yönlendirmektedir. Bu alandaki bütünlük gözetilmeli ve ona göre konum alınmalıdır. Diğer türlüsü eksikli bir mücadelenin karşı konulamaz dalgalarında yitip gidilmesi işten değildir.

Biz bu duruma izin vermeyeceğiz!

Bu duruma izin vermemek için ise iddia kadar süreklilik de gerekir, netlik de. Siyasal-ideolojik planda netliği sağlayacak şey; gençliğin arayışlarına düzen dışı bir cevabın verilmesiyle alakalıdır. Böylece çalışma sürekliliğine de sahip olunacaktır. Bugün bu netlik şekillenmekte, sürekliliği oluşturacak taşıyıcılar mayalanmaktadır.

***

Bir kere mayası güçlü çalınmış bir gençlik mücadelesinin önünü her türlü engelde aşması ise “kendiliğinden gelişen” durumlara göre çok daha kolaydır. Böylesi bir süreklilik sağlandığında bugünkü gericiliğin her türlü yozluğuna, sapkınlığına karşı anında cevap üretilir.

Gençliğin yanıtı net olacak; Amerikancı’nın yüzüne karşı “NATO’dan çıkılsın” diyecek.

Gençliğin yanıtı açık olacak; Başkanlık sevdasına tutuşanlara karşı “Başkanlık değil, laik ve bağımsız bir cumhuriyet istiyoruz” diyecek.

Gençliğin yanıtı yol açacak; Gericiliğin dört bir yana saçtığı zehirli tohumlara karşı insanlığın aydınlanmacı birikimine sahip çıkacak, Aydınlanma Okulları’nı ülkenin en ücra köşesine dahi ulaştıracak.

Bunun ilk adımını atmak, umudu büyütmek ve ülkenin bereketli topraklarına saçmak için 7 Mayıs günü için yapılan çağrıya ses vermek gerekiyor. “Memlekete sahip çıkıyoruz” demek için biz oradayız, ya siz?