Galatasaray kiminle anılacak? Hakan Şükür'le mi, Metin Oktay'la mı?

25. ölüm yıldönümünde Yalım Oktay, "Taçsız Kral"ın sosyalist kimliğini yazdı.

Galatasaray kiminle anılacak? Hakan Şükür'le mi, Metin Oktay'la mı?
25. ölüm yıldönümünde “Kendisini sevenleri hiç üzmeyen Metin Oktay’ın hikayesi”
Yalım Oktay

Bugün, Galatasaray’da bir dönem top koşturmuş futbolcuların Fethullah Gülen sohbetlerindeki kamera görüntülerine ya da Adil Öksüz ile çektirdikleri hatıra fotoğraflarına bakıp Galatasaray’ın bütün bir tarihini çöpe atma acımasızlığına düşmeden önce, 13 Eylül 1991’de aramızdan ayrılan Metin Oktay’ı ve onun duruşunu hatırlamakta fayda var. Fayda var çünkü bu kulüp “Hakan Şükür ile mi yoksa Metin Oktay ile mi anılmayı daha fazla hak ediyor” sorusuna objektif bir yanıt verebilelim…

1957 yılında, Fenerbahçe ikinci başkanı Müslüm Bağcılar’ın ona uzattığı çek ve yaptığı “rakamı sen yaz Metin, yeter ki Fenerbahçe forması giy” teklifine verdiği “Bizi sevenleri üzmeyelim baba, bizi sevenlere ihanet etmeyelim” yanıtında gizlidir Metin Oktay’ı, Metin Oktay yapan…

Oktay’ın centilmen kişiliği, futbolculuğu, yeteneği ve Galatasaray’a duyduğu o büyük aşk hep anlatılır ama resmin bütününde saklı olan ve aslında resmi tamamlayan parçaların üstünden atlanır. O parçalar Metin Oktay’ın sosyalist kimliğidir.

Oktay, Türkiye İşçi Partisi’ne oy veren, Denizlerin idamını engellemek için imza toplayan bir sosyalisttir. “Ne sağcıyım, ne solcu, futbolcuyum futbolcu” şiarını elinin tersi ile itmiş, kimliğini saklamaya hiç tenezzül etmemiştir.

Şimdi başta sorduğumuz soruyu tekrarlayalım, bu kulüp “Kendisini sevenleri hiç üzmeyen, kendisini sevenlere hiç ihanet etmeyen” Metin Oktay ile mi, yoksa Hakan Şükür ile mi anılmayı daha fazla hak ediyor? Metin gibi sağ elinizi göğsünüze koyarak sorun, bir kez de oraya sorun…