FETÖ'nün kara kutusundan itiraflar

Fethullah Gülen’in yakın ekibinden olduğu ve 'FETÖ' içinde görev aldığı için tutuklanan iş adamı Alaaddin Kaya, önemli itiraflarda bulundu.

FETÖ'nün kara kutusundan itiraflar

Fethullah Gülen’in yakın ekibinden olduğu ve ‘FETÖ’ içinde görev aldığı için tutuklanan iş adamı Alaaddin Kaya, ifadesinde örgüt içerisinde olan türlü çeşit sapkınlıklarla ilgili önemli itiraflarda bulundu.

Edremit’te gizlendiği evde yakalandıktan sonra Ankara’ya getirilen ve sorgulanan Kaya, 28 Ağustos günü saat 07.00’de ilk ifadesini verdi. Bu ifadesinde FETÖ ile ilgili yapılanma ve yapılanlar hakkında sorulan tüm sorulara önce bilgim yoktur şeklinde yanıt veren Kaya’nın 1 Eylül günü saat 14.00’te beş sayfalık ek ifade verdiği ortaya çıktı.

Milliyet gazetesinin haberine göre, Alaaddin Kaya, bu ifadesinde örgütün faaliyetleri, örgüt içindeki önemli isimleri ve örgüt içindeki tayinlerle alakalı önemli bilgiler veriyor.

Alaaddin Kaya’nın ifadesinde öne çıkanlar özetle şöyle:

DGM Savcısı Yüksel’e kumpas

Nuh Mete Yüksel’in DGM Savcısı olduğu dönemde Fetullah Gülen ile ilgili hazırladığı soruşturma safhasında hatırladığım kadarıyla Yüksel’i itibarsızlaştırma amacıyla kumarhaneler kralı Sudi Özkan’ın avukatına ait Ankara’da yerini bilmediğim bir mekânda bir kadınla uygusuz haldeyken bir çekim gerçekleşmiştir. O gün FETÖ’nün emniyet imamı olarak bilinen Kemalettin Özdemir bana olayı şöyle anlattı: “Bahse konu evde bulunan televizyon cihazının aynısı dışarıda temin edilmiş ve içine çekim yapabilecek özellikler taşıyacak tarzda teçhizat yerleştirilerek televizyonlar takas edilmiş, kapı açıldığında cihazın kayda gireceği şeklinde sistemin kurulduğunu” bana samimi şekilde anlattı.

“Akın İpek ‘Dinliyorlar abi’ dedi”

İpek ailesi, Kemalettin Özdemir’i aileden bir fert kabul etmiştir. Melek Hanım oğullarından öte ‘Birinci oğlum Kemalettin’dir’ diye her fırsatta söylemiştir. Bir mekanda Akın İpek’le yaptığım sohbette FETÖ elebaşı Gülen ile Kemalettin Özdemir anlaşmazlığı açıldığı zaman düşüncelerimizi söylüyoruz. Akın İpek “Kafam çok karışık abi” diye yanımdan ayrıldı. Bir gün örgütten bazıları “Ne söyledin Akın İpek’in kafasını karıştırdın” diye bana çıkışınca afalladım. İkimizin arasında geçen konuşmanın bu şekilde duyulmasına şaşırdım ve kızdım. Akın İpek’in yanına gittim ve sitem ederek, “Bu konuşmalarımızı nasıl başkalarına söyledin” deyince, “Kesinlikle ben kimseyle bu konuyu paylaşmadım. Kur’an üzerine yemin ederim. Dinliyorlar abi” dedi.

Özdemir’in de kasedi vardı

İpek, Kemalettin Özdemir’e ait bir kadınla görüntüsünü içeren kasetin kendisine ulaştığını izlemekten utandığını, adamlarına teşhis etmek için rica ettiğini, onların da ‘maalesef doğrudur’ dediklerini duyuyor. Kemalettin Özdemir’in oğlu Ahmet Özdemir, Akın İpek ile “emir kipi” şeklinde konuşmalar yaptığını Ahmet Özdemir’in bazı isteklerde bulunduğunu söyleyerek rahatsızlığını ifade ediyor. Ben de bu vesile ile böyle bir kaset ve içeriğinden haberdar oluyorum.

Örgütte “Bizim mememizden süt emenler ve emmeyenler” ayrımı

Gülen, örgüt içinde kendisine yakın ve itaati altında bulunanlara “efendi” diye hitap eder. Arasına mesafe koymak istediği kişiye, emir kipinde konuşmayacağı insanlara ise “bey” diye hatip eder. Örgüt içinde “Bizim mememizden süt emenler ve emmeyenler” diye ayrım vardır. Her işte bu ayrıma çok ciddi dikkat edilir. Tüm görevlendirmeler ve evlilikler bu çerçevede değerlendirilir. Süt emenler, kendisine sadık güven derecesi yüksek olanlar olarak değerlendirilir. FETÖ içindeki fertler, öz ve üvey evlat kriterine tabu tutulur.

Tayinlerin ayrıntıları

Zaman gazetesi ve Samanyolu TV’nin sahiplerinin ayrı olmasına rağmen Naci Tosun her iki şirketin de genel müdürlüğünü yapmıştır. Daha sonra Gülen tarafından ‘tenzil-i rütbe’ yapılarak Türkmenistan’a sürgün edildi. Bir müddet sonra yine Gülen tarafından taltif edilerek Kaynak Holding’in başına getirilmek istendiğinde ona “Bu işten anlamam” dese de, kendisine, “Bulunduğum yeri anlıyor muyum ki, gel diyorlar geliyorum. Sen de böyle yapacaksın” dedi.

Mehdi/Mesih olarak görülüyor

Pensilvanya’daki devasa malikane Türkmenistan’da iş yapan Muhammet Taş isimli bir şahıs tarafından tek başına gerçekleştirilmiştir. Öyle ki malikanenin bitiminde peyzaj işlerini yürüten ekibini uzun zaman orada bıraktı.

Örgüt mensupları tarafından Gülen’in ‘Mehdi/Mesih’ olarak görülmesi konusunu en tehlikeli konu olarak görüyorum. Bu işin tehlikesi de 15 Temmuz darbe girişimi ve benzeri olayları koşulsuz itaat olarak yapmalarıdır. Ben kendisini asla Mesih/Mehdi olarak görmüyorum. Gülen’in Türkiye’ye gelme imkânı olduğu halde gelememesindeki sebebi korkusuydu. Bu gelmemesindeki korkunun sebebi de fikrimce devletten korktuğudur. Böyle bir konuda karar verme yetkisi kendisinde midir? Yoksa başka güçlerin güdümünde mi hareket etmektedir?