Erdoğan hamlesi ve magazinci muhalefet

Kurtuluş Kılçer, AKP'nin olağanüstü kongresini değerlendirdi.

AKP Olağanüstü Kongresi tamamlandı. Şaşırtıcı hiçbir yan yok. AKP’deki değişimin ve bu değişime bağlı olarak kurulacak hükümetin anlam ve misyonu herkes için belli olmalı: Recep Tayyip Erdoğan’a başkanlık yolunun açılması.

AKP Kongresi, bu sürecin adımlarından sadece bir tanesidir. Başka bir deyişle AKP Kongresi, bugün Türkiye siyasetinin içinde bulunduğu şartların bir sonucu olarak görülmeli. AKP eliyle kurulan gerici rejimin oturtulması için gündeme gelecek anayasa ve başkanlık rejimi için Erdoğan düğmeye basmıştır. Bunun için bir başbakanın bile tasfiye edilmesi göze alınmıştır.

Bir yanıyla riskli bir hamledir bir yanıyla ise Erdoğan’ın siyasi “cesareti” olarak görülmelidir. AKP Kongresi’nde Erdoğan’ın mesajının ayakta dinlenmesi bu Kongre’nin bir genel başkan ve başbakan değişiminden ziyade AKP’de tek iktidarın Erdoğan olduğunun tescillenmesi anlamına gelmektedir. Yapılan olağanüstü kongre Erdoğan’ın onaylanması kongresidir. Bu hamle düzen siyasetinde Erdoğan’ın son hamlelerinden birisi olarak da görülmelidir. Bundan benzer siyasi süreçlerde direksiyonun sağlam tutulması AKP açısından mümkün olmayacaktır.

AKP iktidarı, Haziran Direnişi’nde yediği halk tokadının acısını unutmamıştır. Bugün kendisine karşı esen rüzgarın iç siyasette azaldığı bir ortamda bu hamle yapılmıştır. Kürt illerinde yaşanan çatışmanın körüklediği milliyetçi tepkiyi arkasına alarak, devlet kurumlarının Suriye ve Kürt sorununda yaşadığı güvenlik politikalarının arkasına sığınarak Erdoğan başkanlık hamlesini yapmıştır.

Önümüzdeki dönem yeni bir anayasa değişikliği gündeme gelecektir.

Bu açıdan bu hükümetin misyon ve anlamına yönelik derin anlamlar çıkarma uğraşının manası yoktur. “Liderimiz Erdoğan” şeklindeki sözlerin Kongre kürsüsünden bu kadar çok ifade edilmesi ve aynı zamanda Tayyip ayinine dönüşen bir tablo, AKP açısından son kozların devreye sokulması anlamına gelmektedir.

Erdoğan’ın onaylanma kongresi, aynı zamanda AKP’deki tasfiyelerinin adının da konmasıdır. AKP, tek adam partisi olarak merkezileşme, darlaşma ve statükolaşma yoluna girmiştir. Şimdi tek güç Erdoğan’dır ve AKP adındaki gerici siyasi hareket kanatlarını kesmiş bulunmaktadır.

Erdoğan’ın yaşadığı sıkışmanın bir sonucu olarak görülmesi gereken bu tablonun başkanlık sistemi dışında yapacağı çıkış da kalmamıştır.

Bu açıdan AKP bütün gücünü Erdoğan’a teslim etmiş, Erdoğan merkezli bir güç oluşturmaya gitmiştir. Bu güç ise asla hafife alınmamalıdır. Bu hamlelerin maliyetleri ise elbette olacaktır, ancak bu maliyetlerin bugün için erkenden ortaya çıkmasını beklemeyelim.

Tam da bu yüzden AKP içindeki gelişmeleri magazin haberciliği boyutundan gören bir solculukla bu sürece karşı politik bir karşı duruş sergilenemez.

Berat Albayrak el sıkmamış, Bülent Arınç Kongre’ye katılmamış, Gül’den uyarı yapılmış, Yıldırım’ın sesi kısılmış, Erdoğan’ın sesisin kısılması daha komikmiş, bilmem kaç delege aslında oy vermemiş-vermiş totoculuğu, Davutoğlu manidar konuşmuş gibi haber ve gündemlerle kendimizi oyalamayalım.

Ortada bir hamle vardır. Bu hamlenin amacı başkanlık rejimine geçiş ve AKP eliyle kurulan gerici rejimin anayasasını gündeme getirmektir. Buna karşı gerçek bir mücadeleyi örmek yerine AKP içinde çatlaklardan medet uman düzen içi beklentilerin esiri olmayalım.

Karşımızdaki gündem ve tehlike gerçektir. Bu tehlikeyi merkeze koymadan Erdoğan’ın hamlesinin AKP içindeki sarsıntılarına bakarak kendimizi avutacak değiliz. Bu yüzden AKP içindeki çatlaklara bakarak magazin tarzı haberlere itibar etmeyiniz.

AKP’nin bu hamlesine karşı toplumsal direnç örülmek zorundadır. Yapılması gereken budur.