Erdoğan-Davutoğlu krizinde "Pelikan Dosyası"

Erdoğan ile Davutoğlu arasında ciddi krizlerin olduğu söylentilerinin ardından dün Erdoğan yanlıları olarak bilinen ’Reisçiler’ kanadından bir hamle geldi.

Erdoğan-Davutoğlu krizinde

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında ciddi krizlerin olduğu söylentilerinin ardından dün Erdoğan yanlıları olarak bilinen ’Reisçiler’ kanadından bir hamle geldi. “Pelikan Dosyası” ismiyle servis edilen dosyada, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve ‘hocacılar’ ilk kez isim isim ve geniş kapsamlı hedef alındı.

“Selam Olsun!” başlığıyla imzasız olarak yayımlanan yazıda; Erdoğan – Davutoğlu arasındaki kavgaya “Reis”, yani Erdoğan cephesinden bakılıyor. Bunu yaparken de birçok iddiada bulunuluyor. “Pelikan Dosyası”, Erdoğan’a yakın isimler tarafından Twitter’da kısa sürede çokça paylaşıldı.

Davutoğlu taraftarları olarak bilinen “Hocacılar”dan ise karşı atak geldi. AKP Kadın Kolları üyesi Hatice Keskin’in sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlarda, Sakarya’da aralarında belediye başkanlarının da olduğu AKP teşkilatından birtakım isimlerin ‘kirli ilişkilerinden’ söz ediliyor. Söz konusu hesabın paylaşımlarında “Buzdağının görünmeyen kısmından teyit ettiklerimi yayınlamaya devam ediyorum ve bundan sonra da yayınlamaya devam edeceğim. Hedefim parti içine reisçi gibi sızmış tüm sapık ve hainler bir an evvel temizlenmeli” ifadeleri kullanılıyor.

Pelikan dosyası adıyla açılan blogda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasındaki çekişmeyle ilgili önemli iddialarda bulunuldu. İddialar Twitter’da bir anda gündem olurken yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Reis’, Başbakan Ahmet Davutoğlu ‘Hoca’ olarak adlandırıldı.

Yazıda şu iddialara yer verildi:

Temayül yoklamasında 1. Gül, 2. Yıldırım, 3. Davutoğlu çıktı. Buna rağmen Reis hocayı parti başkanı yaptı. Neden mi? 1-) Reis, hocanın Suriye ve Filistin politikalarından hareketle, kendini devirmek isteyen Batı’yla uzlaşmayacak bir politikacı çıkacağını umuyordu. 2-) Başkanlık sistemine geçerken argüman üretir, akademik karizmasını, taze politikacı kimliğini bu yolda işlevsel hale getirir diye düşünüyordu. Kendisinden bu iki konuda söz aldı. “Temayül yoklamalarını biliyorsun, seni BEN başkan yapıyorum! Ama bu iki konuda söz vermen şartıyla” dedi. Hoca kabul etti. Fakat etrafındaki muhteris danışmanlar kabul etmediler. Bunu biliyorum. Ali Sarıkaya, Osman Sert, Taha Özhan, Hatem Ete ve Ertan Aydın başlıcaları. Herkesle barışacaklar, REİS’i kurban edecekler.

Oylamada yoktu: 17- 25 Aralık üzerinden 4 bakanı Yüce Divan’a gönderme oylaması sırasında bir konuşma bahanesiyle İngiltere’ye gitti, meclis grubunun başında durup liderlik etmedi. Ardından Davos’a gitti. Mesele 4 bakan meselesi değildi, reisti. Önce bunlar Yüce Divan’a gönderilecekler, sonra da reis. Yüce Divan oylamasından bir gün önce 4 bakanın partiye çağrıldı. Hocanın kurmayları kendilerine mecliste aklanmaları gerektiğini söyler. Hoca, “Bu bizzat Cumhurbaşkanımızın talimatıdır” der. Egemen Bağış, reisi arar. Reis, kendisine yönelik kumpasın farkına varır, sonra hocaya zılgıtı çeker. Yüce Divan oylaması ertelenir.

Fidan kararı: Hoca Reis’i devirmekte başarısız olunca, onu zayıftatmaya karar verir. Yine onunla istişare etmeden Fidan’ı milletvekili yapmaya kalkar. İşin kötüsü Fidan da Reis’le istişare etmeden hemen hocasının kucağına atlar. Bu sefer Reis, medya mensuplarının karşısında hocayı ve Fidan’ı azarlar. Fidan Umre’de Reis’i bulur, nedamet getirir. Sonra tekrar görevi kendisine iade edilir.

‘Çözüm’ün kaynağı: Hoca, Reis’in 10 seneden fazladır ince ince işlediği çözüm sürecinin kaymağını yemek ister. Dolmabahçe’de HDP’lilerle Yalçın Akdoğan, Efgan Ala ve Mahir Ünal bir araya gelir. Fakat asıl konuşan taraf HDP’dir. Reis, bir ay boyunca PKK tarafının azgınlıklarına rağmen İzleme Komitesi kurulacağı manşetlerde yer alınca, kendisiyle istişare edilmeden Dolmabahçe açıklamasının yapıldığını söyler.

Arınç tebrik edildi: Bülent Arınç, Reis’in süreçten haberdar olduğunu ve ülkeyi hükümetin yönettiğini söyler. Hocamız hemen Arınç’a telefon açar, televizyondaki açıklamalarından ötürü Arınç’ı tebrik eder.

Başkanlığa karşı: (7 Haziran sonrası) Başkanlık meselesini neredeyse ağzına hiç almamıştır seçim kampanyalarında. Koalisyon hükümetinden başkanlık sistemine “olur” vermesini beklemek imkansız olduğu için hoca “koalisyon da koalisyon” diye tutturur. Seçimden hemen sonra “başkanlığı getirmek istedik, halk yetki vermedi” açıklaması yapar.

Bahçeli’ye alkış: Bahçeli “Bilal’i ver koalisyonu al” diye nara atmaya başlar. Kendisinden açık açık çocuğunu kurban vermesini istemektedirler. Hoca ise Bilal Erdoğan’ı kurban olarak isteyen Bahçeli’nin meclis yeminini sonuna kadar bekler. Ve sonra da tüm kabinesiyle birlikte alkışı basar.

MKYK krizi: MKYK’yı baştan sona kendi şekillendirmek isteyen hocaya karşı, Reis’in talimatıyla Binali Yıldırım devreye girdi. 1353 delegenin 900’ünün imzasını topladı. Reisçi pek çok isim MKYK’ya girdi, Gül’ün ekibi safdışı edildi.

Tepki koymadı: HDP’ye yönelik bir tepki ortaya koymadı. Baktı ki MHP kendisini eleştirmeye başlamış, işte o zaman, şişin ve kebabın yanmaması için, “bütün dokunulmazlıkları kaldıralım” dedi. Hocanın iki adamı Naci Bostancı ve Sefer Üstün, dokunulmazlık meselesini görüşmek üzere katil HDP’nin ayağına gitti. Hoca, PKK’ya yönelik olarak “2013 şartlarına dönülürse herşey konuşulabilir” diye bir açıklama yaptı. Aynı günlerde Özhaseki “paralel fabrika ayarlarına dönerse mücadele biter” açıklaması yaptı. Hocadan tek bir itiraz gelmedi. Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz, Reis’e ‘otoriter’ kabilinden hakaretler etti, hoca tek bir kelam etmedi.

Medyasını kuruyor: Hoca yavaş kendi medyasını kurmaya başlar. Mustafa Karaalioğlu, Etyen Mahçupyan, Hakan Albayrak, Yıldıray Oğur, Ceren Kenar, İbrahim Karagül, Abdülkadir Selvi, Akif Beki ve (Hoca’nın Alkım ziyareti sonrası) Taraf’ın tamamı köşesinden Reis’e yağdırmaya başlar. Reis meydanlara indiği, “Başkanlık” dediği için seçim kaybedilmiştir. Hoca itiraz etmez. Hakan Albayrak “artık konuşma reis!” “artık köşene çekil reis!” yazıları kaleme alır. Hoca itiraz etmez. Bu ekip kendi medyalarında iki seçim arası dönemde tam yüzden fazla haber ve köşe yazısı yazar reis karşıtı. Hoca artık kendisine ait müstakil bir medya kurma vaktinin geldiğine KARAR verir. Basın danışmanı Osman Sert’in desteğiyle KARAR’ı kurar. KARAR’ın finansmanı “örtülü” olarak halledilir.

Reis ‘yeter’ dedi: Hoca, ‘Schengen vize anlaşmasını dört ay öne alacağız. Bu bizim başarımızdır’ türünden laflar etti. Reis, yeter dedi ve patladı: Başbakanlığım döneminde Schengen’in Ekim 2016’da uygulamaya gireceği açıklandı. 4 ay öne çekmenin kazanım gibi sunulmasını anlamıyorum.

Obama’dan randevu: Reis, Obama’yla görüştü. Üzerinden bir ay geçmeden hoca Beyaz Saray’dan randevu istedi.

Dündar’a sevindi: Can Dündar serbest bırakılınca sevinçle karşıladı. Reis, “Karara saygı duymuyorum” deyince, hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, “Cumhurbaşkanı’nın şahsi fikridir” diyerek makamı küçümsemeye kalktı.

Tek itiraz yok: Hoca PKK’ya yönelik olarak “2013 Mayıs şartlarına dönülürse her şey konuşulabilir” diye bir açıklama yaptı. Aynı günlerde AK Parti milletvekili Özhaseki “paralel fabrika ayarlarına dönerse mücadele biter” açıklaması yaptı. Hocamdan tek bir itiraz gelmedi. “Biz Erdoğan’la anlaşmadık. Bizim muhatabımız Davutoğlu’dur, hükümettir, onlar da gayet ciddi muhataplar” sözleri üzerine hocamız yine tek kelam etmedi.

Atamalar: Hoca ‘herşeye ben karar vereyim’ hırsıyla bakanların müsteşar atamasına bile izin vermedi. 4 aydır müsteşarı atanamayan bakanlar var. Hoca, Reis’in şiddetle eletirdiği akademisyenlerin imza kampanyası için ‘görmezden gelsek olay bu kadar büyümezdi’ yorumu yaptı.

Akademisyenler: Hocamız, REİS’in şiddetle eleştirdiği, 1100 terör destekçisi Akademisyen’in imza kampanyası için “görmezden gelsek olay bu kadar büyümezdi” yorumu yaptı.