Doping yapan atletler ölebilirdi

Associated Press'in ortaya çıkardığı belgeler, atletizm dünyasındaki durumun vahametini bir kez daha gözler önüne serdi.

Doping yapan atletler ölebilirdi

Associated Press’in ortaya çıkardığı belgeler, atletizm dünyasındaki durumun vahametini bir kez daha gözler önüne serdi. Geçen hafta açıklanan raporla, pozitif doping testlerini örtbas ettiği ve doping kullanan sporculara şantaj uyguladıkları gün yüzüne çıkan ARAF (Rusya Atletizm Federasyonu) ve IAAF yetkililerinin, 6 senedir temas içerisinde oldukları ortaya çıktı. Açıklanan son belgeler, Rusya-IAAF dosyasının daha uzun süre gündemden düşmeyeceğinin habercisi niteliğinde. IAAF, Kasım ayında ARAF’ın üyeliğini askıya alıp, tüm Rus atletleri yarışlardan men etmesiyle ilk somut adımı atmıştı. Ancak IAAF Genel Sekreteri Pierre Weiss ve ARAF Başkanı Valentin Balaknichev arasındaki yazışmalar, IAAF’in Rusya’daki organize doping kullanımından uzun süredir haberdar olduğunu gösteriyor. 2009 yılına ait olan yazışmada; IAAF, Rus atletlerin kontrol dışı kan arttırıcı haplar kullanması ve kan transferleri yapmasının, insan hayatına zarar verebileceği konusunda ARAF’ı uyarıyor. Ayrıca konudan haberdar olan memurların, 2012 Londra Olimpiyatları öncesinde bu gelişmeleri saklama konusunda işbirliğine gittiği görülüyor.

Kan testleri gerçeği ortaya çıkardı

2009 yılında daha kapsamlı bir kan testi programı uygulamaya başlayan IAAF, Rusya’da yapılan dopingin iç yüzüyle bu sayede karşılaşmış oldu. Ortaya çıkan yazışmaları ve raporları AP’ye ulaştıran kişinin, IAAF’in anti-doping programında yer alan bir görevli olduğu öğrenildi. Dosyaları paylaşmak için yasal yetkisi olmayan görevli, isminin açıklanmasını istemiyor.

Genel sekreteden ilk uyarı 2009’da

Geçen hafta, atletizmden ömür boyu uzaklaştırma cezası alan ARAF Başkanı Balakhnichev’e 14 Ekim 2009 tarihinde gönderilen mektupta, ”Rus atletlerin kan değerleri çok ciddi seviyede ve durum iyiye gitmiyor. Bu konuda ivedilikle sert yaptırımlara ihtiyaç var.” uyarısını yapan Pierre Weiss’ın kan testlerindeki olağandışı durumdan Rusya’yı haberdar ettiği görülüyor.

Sporcu sağlığı tehlikede

Mektupta, ”Yarışmacı arkadaşlarını aldatan tek atletler sizin atletleriniz değil ama şu anda geldikleri seviyede sağlıkları ve hayatları ciddi tehlikede” ifadesinin yanında, Rus atletlerin IAAF’in kan testlerinde en yüksek oranlara sahip olduğu bilgisi veriliyor. 2009 yılında uygulanmaya başlayan testin, aktif olarak kullanıldığı 2009 Dünya Atletizm Şampiyonası’nda Rus atletlerin aldığı 13 madalyaya dikkat çeken Weiss, sistematik kan dopingi ve EPO kullanımından dolayı sporcu sağlığının tehlikede olduğunu söylüyor. Bisiklet dünyasını sarsan Lance Armstrong skandalında da karşımıza çıkan EPO, vücuda hormonla enjekte edilebiliyor veya kan transferiyle vücuda aktarılıyor. Kandaki alyuvar sayısını arttırarak oksijen kapasitesini yükselten ve sporcu performansına doğrudan etki eden EPO, doz aşımı durumunda kanda pıhtılaşmaya ve kalp krizine sebep olabilir.

Yaptırım yok, uyarı var

Weiss, Berlin’de düzenlenen 2009 Dünya Atletizm Şampiyonası’ndan sonra, Rus atletlerin diğer ülkelerin atlerine göre daha yüksek kan değerlerine sahip olması konusunda Balakhnichev’i yine uyarıyor. Buradaki en dikkat çekici nokta, IAAF’in elinde veriler olmasına rağmen ısrarla kuralları uygulamaması. Weiss’ın Berlin’deki yarışlar sonrasında, ‘’Ancak size söyleyebilirim ki, Berlin’de 7 atletinizin yarışmasına izin verilmeyebilirdi’’ diyerek, 2’si altın madalya alan 7 sporcunun test sonuçlarından IAAF yetkililerinin haberdar olduğunu gösteriyor.

Diack her şeyi biliyor

AP raporuna göre Rusya’daki sistematik dopingin korunmasından IAAF Başkanı Papa Diack’ın da haberi var. 2012 Olimpiyatları’ndan bir ay sonra Diack’a doping sonuçlarıyla ilgili bilgi verildiği ifade ediliyor. Bu raporda, teste giren Rus elit atletlerin yüzde 42’sinin dopingli çıktığı ibaresi dikkatlerden kaçmıyor. Fransız polisi tarafından yapılan soruşturmada, Rus atletlerin sonuçlarının örtbas edilmesi karşılığında rüşvet aldığı iddia edilen Diack, geçen hafta açıklanan kararlar sonrasında atletizmden ömür boyu men cezası almıştı.

Uyanış çağrısı

2014 yılının son çeyreğinde Alman ARD kanalının yaptığı belgeselden sonra harekete geçmek zorunda kalan IAAF’in yaptırımları 2015 yılında başladı. Skandalın ortaya çıkmasından sonra başkanlığa seçilen Sebastian Coe, yaşanan gelişmeleri, ”Bu utanç verici bir uyanış çağrısıydı” şeklinde yorumlayarak, atletizm dünyasının doping kabusundan uyanması gerektiğini söylemişti.

Elit atletlere özel koruma

Ortaya çıkarılan belgelerde doping testlerinin örtbas edilmesinde nasıl bir yöntem uygulandığı açıkça görülüyor. ARAF’a Rus sporcuları iki gruba bölmesini teklif eden IAAF yetkilileri, madalya kazanması muhtemel isimleri bir grupta, ceza alması durumunda fazla etki yaratmayacak, az tanınan isimlerin diğer grupta listelenmesini istiyor.Nisan 2012’de IAAF’ten verilen bilgiye göre, bu uygulamadıki amaç; ”Olimpiyatlara gelmesi önem arz eden elit atletleri diğerlerinden ayırmak.’’

Rus atletler yürüyüşe dopingle damga vuruyor!

Weiss’in Balakhnichev’i en çok uyardığı konulardan birisi de yürüyüş disiplinindeki doping sonuçları. Temmuz 2009’da gönderilen e-postada şu ifadeler yer alıyor, ‘’Test sonuçlarında hâlâ atletlerinizin çoğunda problem görünüyor, bilhassa yürüyüş yarışmalarında’’ 2009 yılında Portekiz’de düzenlenen Avrupa Takımlar Şampiyonası’nda 7 şüpheli örnekten 5’inin Rus atletlere ait olduğunu belirten Weiss, 2009’daki bir diğer yarışma olan Avrupa Yürüyüş Kupası’ndaki 9 şüpheli örnekten 8’inin Rus atletlerden alındığı konusunda Rusya’yı uyarıyor, ‘’Sizi Rus atlerin şüpheli örnekleri konusunda haberdar ediyoruz, özellikle de yürüyüş disiplininde. Bu alandaki atletleri kontrol altına alarak, temiz bir yarışma ortamı sağlamak için soruşturma yapmanızı ve çözüm üretmenizi talep ediyoruz.’’ Uyarıyı takip eden aylarda, Rusya’nın yürüyüş disiplininde aldığı üç altın madalyayı kazanan sporcuların testleri pozitif çıktı. Olga Kanishkina ve Sergei Kirdyapkin, Ekim 2012’de 3 yıl, 2 ay ceza aldı. Diğer altın madalyanın sahibi Valery Borchin’in cezası ise 8 yıl olarak belirlendi. IAAF’e göre; Rusya bu dosyalarda çok sorumsuz davrandı.

Neden 6 yıl beklendi?

IAAF’in bu gelişmelerden haberdar olmasına rağmen neden 6 yıldır beklemede olduğu ise merak konusu. Böyle bir krizi en baştan çözmek yerine, olayın zirvede patlak vermesine sebep olan yetkililer, atletizm dünyasının en güçlü ekollerinden birinin Rio’da temsil edilememesi tehlikesinin en büyük sorumluları olacaklar. Ortaya çıkan belgeler, artan teknoloji sayesinde kan dopingini daha kolay yakalamaya başlayan IAAF’in, Rusya’daki organize dopingi örtbas ettiğini ve süreci oyalarak uzattığını net bir şekilde gösteriyor. IAAF ve Rus yetkililerinin atletlerden rüşvet alarak, örtbas edilen doping testleri sayesinde yarışmaya devam edebilmelerini sağlamaları, soruşturma sonunda atletizmi yöneten kurumların dopingle mücadelede nasıl işlevsiz bırakıldığının en açık ve acı göstergesi.