Doğa katliaminda son 'adım'ı Erdoğan atacak

Yapımına başlandığı günden bu yana ağaç katliamıyla ve ismiyle çokça tartışılan üçüncü köprüde bugün son tabla konuluyor.

Doğa katliaminda son 'adım'ı Erdoğan atacak

Yapımına başlandığı günden bu yana ağaç katliamıyla ve ismiyle çokça tartışılan üçüncü köprüde bugün son tabla konuluyor.

Yandaş medyanın ‘İstanbul için tarihi gün’ olarak lanse ettiği ve son tabliyenin konulmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın köprünün üzerinden işçilerle birlikte yürüyerek Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası’na geçeceği ‘Tarihi adımları Erdoğan atacak’ başlıklarıyla gündeme geldi.

Köprü, 59 metrelik genişliğiyle dünyanın en geniş, 1408 metrelik ana açıklığıyla üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun, 320 metreyi aşan yüksekliğiyle ise dünyanın en yüksek kulesine sahip asma köprüsü olacak ancak bir yandan da doğa katliamıyla en çok gündeme gelen köprü olma unvanını taşıyacak.

“3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu” projesinin inşaat çalışmaları sırasında Sarıyer Demirciköy, Uskumruköy, Gümüşdere, Garipçe, Kilyos arasında İstanbul’un akciğerleri olan ormanlarda milyonlarca ağacın kesilmesi yaşanılan katliama en çarpıcı örneklerden birisi.

Trafik sorununu çözmeyecek

İstanbul’un ilk boğaz köprüsü 1973’te, ikincisi 1988’de açıldı. O zaman gösterilen gerekçeler, iki kıta arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak ve trafik sorununu çözmekti. Ancak köprüler trafiği azaltmıyor, aksine kendi trafiklerini yaratıyor çünkü taşıdıkları yolcu değil araç.

Birinci köprü açıldıktan bir yıl sonra boğazı geçen insan sayısı yüzde dört artarken, boğazı geçen araç sayısı yüzde 200 arttı. İkinci köprü açıldıktan sonra bugüne kadar, boğazdan geçen insan sayısı yüzde 170 artarken boğazdan geçen araç sayısı yüzde 1180 arttı.

Üçüncü köprünün ise yapımına gerekçe gösterilen transit trafiğin boğaz geçişlerindeki payı sadece yüzde iki/üç.

Çarpık kentleşmenin önü açılıyor

Boğaz köprüleri İstanbul’un plansız ve sağlıksız biçimde kuzeyde doğru genişlemesini teşvik ederek, planlanmamış nüfus artışına neden oluyor. Bu durum ikinci köprünün açılması sonrası oluşan Sultanbeyli ve Sarıgazi gibi kalabalık ve çarpık yerleşimlerde çarpıcı biçimde yaşandı. Üçüncü köprü bu çarpık gelişmeyi daha da hızlandıracak. Yapım çalışmaları devam ederken köprü güzergahı üzerindeki arazilerin el değiştirerek büyük sermaye grupları tarafından satın alınması bu tehdidi bir kez daha gündeme getiriyor.