Diyanet'ten Mustafa Kemal'siz "Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı Şehitleri" hutbesi

AKP'nin iktidara gelmesinden önceki yıllarda Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının da mutlaka anıldığı hutbelerde yurt savunması teması hakimken aradan geçen yıllarda hutbelerin dili de değişti.

Diyanet'ten Mustafa Kemal'siz

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 101. yıldönümü nedeniyle Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda ülkelerini korurken hayatını kaybedenlere ayırdığı bu haftaki Cuma Hutbesi’nde Mustafa Kemal Atatürk’ü anmaması dikkat çekti.

AKP’nin iktidara gelmesinden önceki yıllarda Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının da mutlaka anıldığı hutbelerde yurt savunması teması hakimken aradan geçen yıllarda hutbelerin dili de değişti.

Diyanet’e göre yurt savunması değil din savaşı

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı hutbede, “Bundan bir asır önce kahraman ecdadımız, bütün dünyaya “Çanakkale Geçilmez” diye haykırdı. Onlar, i’lâ-yı kelimetullah için, din-i mübin-i İslâm için kanlarını ve canlarını feda ettiler. Şehadet şerbetini içtiler, o yüce mertebeye eriştiler. Tevhidi savundular, İslâm’ın izzet ve şerefini, Müslümanların haysiyet ve onurunu müdafaa ettiler. Mabetlerimize namahrem eli değdirtmediler. Şehadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına müsaade etmediler. İmanlarıyla, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, Allah’ın inayet ve yardımıyla büyük bir zafer kazandılar. Bu vesileyle başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet diliyorum.” ifadeleri yer alırken yurt savunmasından eser olmayan bir “din savaşı” tasviri yapıldı.

Hutbede, “Vicdanı körelmiş, insafını kaybetmiş güçler, bizi tarih sahnesinden silmek amacıyla Çanakkale’de olduğu gibi, Sakarya’da, Dumlupınar’da var güçleriyle üzerimize geldi. Bu ordular karşısında elimizde güçlü silahlarımız yoktu; fakat kalplerimiz iman doluydu. Gönüllerimiz birbirine sımsıkı bağlıydı. Aynı secdede Rahman’a kul olmakla, aynı kıblede istikameti bulmakla, birbirimize verdiğimiz değerle, muhabbetimizle, birlik ve beraberlik ruhuyla bütün zorlukların üstesinden geldik. Din, ezan, bayrak ve mukaddesat uğrunda Doğusuyla, Batısıyla, Kuzeyiyle, Güneyiyle hep birlikte aynı safta mücadele ettik. Binlerce evladımızı şehit vererek bu toprakları hep birlikte vatan kıldık.” denilirken yine “din savaşı” tasviri sürdürüldü.