Davutoğlu Kürtlere karşı değilmiş!

CNN International’da Christiane Amanpour’un sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu Cenevre görüşmeleri konusunda, “Suriyeli Kürtleri masada istiyoruz. Biz terör örgütü olan PYD’nin masaya oturmasına karşıyız” dedi. Suriye krizinin çözümünde Cenevre’de masaya kimlerin oturacağı ve Suriye’de bazı bölgeleri elinde tutan Suriye Kürtlerinin masada yer almasına Türkiye’nin nasıl yaklaşacağının sorulması üzerine Davutoğlu, “Biz Suriyeli Kürtleri masada istiyoruz. Kürtler olmadan... View Article

Davutoğlu Kürtlere karşı değilmiş!

CNN International’da Christiane Amanpour’un sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu Cenevre görüşmeleri konusunda, “Suriyeli Kürtleri masada istiyoruz. Biz terör örgütü olan PYD’nin masaya oturmasına karşıyız” dedi.

Suriye krizinin çözümünde Cenevre’de masaya kimlerin oturacağı ve Suriye’de bazı bölgeleri elinde tutan Suriye Kürtlerinin masada yer almasına Türkiye’nin nasıl yaklaşacağının sorulması üzerine Davutoğlu, “Biz Suriyeli Kürtleri masada istiyoruz. Kürtler olmadan masa tamamlanamaz. Biz terör örgütü olan PYD’nin masaya oturmasına karşıyız. PYD, sadece Türkiye’nin değil Avrupa Birliği ve ABD’nin de terör örgütü kabul ettiği PKK’nın uzantısı” dedi.

Davutoğlu, “PYD, sadece Türkiye’nin değil Avrupa Birliği ve ABD’nin de terör örgütü kabul ettiği PKK’nın uzantısı” derken, Amanpour’un, “Siz ve AB terör örgütü olarak kabul ediyor olabilir fakat ABD sahada onlarla hareket ediyor. Gerçeği kabul etme zamanı gelmedi mi?” sorusuna Davutoğlu “Onları meşru ortak olarak görenler, bölgenin gerçekliğinde yaşamıyorlar. Hiç kimse bizi, bu insanların barış istediğine ikna edemez” sözleriyle cevap verdi.

PKK’nin mi yoksa IŞİD’in mi Türkiye için daha büyük bir tehdit oluşturduğuna ilişkin de kötülüklerin karşılaştırılamayacağını belirten Davutoğlu, “İkisi de Türkiye için tehlikeli, ikisi de ideolojik olarak demokrasiye karşı” dedi.

Pentagon’un tersine, Davutoğlu Esad’ın kazanmadığını iddia etti

Suriye’deki savaşa ve IŞİD’e ilişkin “Suriye krizini IŞİD’den önce ve IŞİD’den sonra diye ayırmamız gerekiyor. IŞİD’e karşı hava saldırısı gerekli ama yetmez. Biz Amerika başta olmak üzere müttefiklerimizi rejime karşı daha net tavır alınması konusunda defalarca uyardık. Eğer Suriye’deki ılımlı muhalefet desteklenseydi IŞİD ortaya çıkmazdı. ABD ve Avrupa’yı radikalizm yükselecek diye uyardık. Rejimin işlediği uluslararası savaş suçları karşısında sessiz kaldılar.” ifadelerini kullanan Davutoğlu, “Bazı liderler IŞİD’e karşı Esad’la işbirliği yapılması gerektiğini söylüyor. Şeytana karşı başka bir şeytanla işbirliği yapmak kabul edilemez. Sınırda rejim ya da terör faaliyeti istemiyoruz.” dedi.

Rusya’nın Suriye’ye düzenlediği operasyonlara ilişkin  “Rusya, çok uzun süre boyunca Suriye’ye dışarından müdahale edilmesine karşıydı. Fakat şimdi Rusya’nın kendisi çok olumsuz bir şekilde müdahale ediyor. Aslında Suriye’yi işgal ediyor. Rusya’nın şimdiye kadar düzenlediği tüm operasyonların yüzde 90’ında sivilleri ve İdlib, Azez, Halep, Lazkiye’deki ılımlı muhalifleri hedef aldı. Rusya okulları, hastaneleri vurdu. Rusya’nın bombardımanından kaçan yaralılar Türkiye’ye sığınıyor. Rus operasyonlarının sadece yüzde 10’u DAEŞ’i hedef aldı. Rusya, diğerleri gibi barış sürecine katkıda bulunabilir. Fakat Rusya’dan Suriyeli sivillere saygı göstermesini ve sivilleri Türkiye sınırına itmemesini bekliyoruz.”

Suriye’deki sürecin başından beri “Esad gitmeli” tavrını koruduğunun belirtilmesi ve “Esad’ın Rusya’nın hava desteği ve İran ve Hizbullah’ın kara desteğiyle şu anda savaşı kazanabileceğini düşünüyor. Sizin elinizde ise pek bir şey yok. Sizce Esad kazanıyor mu?” sorusu üzerine Davutoğlu “Hayır kazanmıyor. Esad Şam’da oturduğu sürece hiçbir Suriyeli geri dönmeyecek. Bizim barış için temel şartımız bu. Esad kesinlikle kazanmıyor.” derken, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph F. Dunford ise geçtiğimiz günlerde Rusya’nın operasyonları sayesinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yerini sağlamlaştığını belirtmişti.

Dunford ayrıca Suriye ordusunun ABD destekli bazı gruplar ile muhaliflerin kontrolündeki bazı bölgeleri geri aldığını belirtirken Esad’ın güçlenmesinin Suriye krizine siyasi bir çözüm bulunmasını zorlaştıracağını da iddia etmişti.

“İran’ın nükleer anlaşması dünya ekonomisi için iyi”

İran’ın nükleer anlaşma başlığında Türkiye’nin yaklaşımının sorulması üzerine Davutoğlu, “İran’ın nükleer programla ilgili bir anlaşmaya varılmasından mutluluk duyuyorum. Bunun çözüme kavuşması sadece İran için değil tüm dünya ekonomisi için de iyi” değerlendirmesinde bulundu.

“İran’ı bölgesel bir rakip olarak görüyor musunuz?” sorusuna Davutoğlu, “İran’ı rakip olarak görmüyoruz. Biz komşuyuz. Tarih boyunca iyi ve kötü ilişkilerimiz oldu. Fakat son 20 yılda ilişkilerimiz iyi komşuluk ilişkilerine dayanıyor. Suriye ve Irak’ta bazı fikir ayrılıklarımız var” yanıtını verdi.

Türkiye’de ifade özgürlüğü varmış

Amanpour’un “Birçok insan hükümetinizin eleştirileri sevmediğini düşünüyor. Aslında düşünmüyorlar, biliyorlar çünkü sizin demokrasinizi eleştirmek gerçekten çok zor. Hapiste gazetecileriniz var, onların davaları var, sadece Kürtlere karşı yürütülen politikayı eleştiren bir mektup yazdığı için vatan hainliğiyle suçlanan akademisyenler var” sözleri üzerine, “Buradaki asıl sorun aslında ifade özgürlüğü değil buradaki mesele terörün kavranması.” dedi.

Amanpour’un, birçok devletin kendisine karşı olan kesimleri “terörist” olarak adlandırdığını belirterek ABD’nin Türkiye büyükelçisinin akademisyenlere destek veren sözlerini hatırlatması üzerine “İşte bu durum Türkiye’de ifade özgürlüğü olduğunu gösteriyor. Diplomatlar bile bizi eleştirebiliyor” ifadelerini kullanan Davutoğlu “Onlar diplomat, Türk değil” tepkisine ise “Tüm akademisyenler bizi eleştirebilir ancak ben onlara etik sorumluluk almaları ve sahadaki gerçeği görmeleri çağrısında bulundum” diye cevap verdi.

“Yeni anayasa en büyük reform olacak”

Başbakan Davutoğlu, anayasa değişikliği ile ilgili bir soru üzerine, 1980’lerin başında askeri cunta tarafından hazırlanmış bir anayasanın uzun zamandır Türkiye’nin gündeminde olduğunu belirterek, “Türkiye’nin bireysel özgürlüklere, hak ve özgürlüklere, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Eğer böyle bir anayasayı hazırlarsak, sivil bir meclis tarafından sivil bir anayasa hazırlarsak, bu yapabileceğimiz en önemli ve en büyük reform olacaktır” ifadesini kullanırken başkanlık sistemine ilişkin herhangi bir şey söylemedi.