Davos’ta Kıbrıs gündemi

Kıbrıs müzakerelerindeki son durumun gözden geçirileceği toplantı öncesinde gündem başlıkları neler...

Davos’ta Kıbrıs gündemi

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nicos Anastasiadis ile Davos’ta bir araya gelecek.

BM Genel Sekreterliği Sözcülüğü Davos’ta gerçekleştirilecek Dünya Ekonomik Forumu toplantıları kapsamında Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile birlikte iki liderle 21 Ocak’ta görüşeceğini duyurdu.

Toplantıda, Kıbrıs müzakerelerindeki son durumun gözden geçirileceği belirtildi.

Anastasiadis: Görüşmeler için ihtiyatlı bir iyimserlik taşıyorum

Davos öncesi açıklamalarda bulunan Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, 2016’nın Ada için kritik bir yıl olduğunu belirterek müzakereler hakkında “ihtiyatlı bir iyimserlik taşıdığını” söyledi.

Anastasiadis, Kıbrıs sorununun 2016 içerisinde çözümü için “Toprak paylaşımında yeterli ilerleme olursa, garantiler tasfiye edilir ve Türk askerleri çekilirse, yıl içerisinde çözüm bulunabilir.” sözleriyle öne sürdüğü 3 şartı açıklarken “Türkiye askerini çekmezse ve Kıbrıs’ın güvenliği, diğer garantör ülkelere değil Avrupa üyeliği sıfatına dayanmaz, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi tarafından garanti edilmezse anlaşma söz konusu olmaz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin yaklaşımını konusunda Anastasiadis “Geriye Türkiye’nin askerini çekmeye niyeti olup olmadığını göstermesi, toprak düzenlemelerini desteklemesi ve hiçbir şekilde herhangi bir üçüncü ülkenin himayesinde olmayacak bağımsız bir devlet inşa edeceğimizi anlaması kaldı.” dedi.

“Çözüm halinde Kıbrıs’ta iki toplum bir arada yaşayacak”

Çözüm olması halinde Kıbrıs’ta, Müslümanlar ve Hıristiyanların bir arada yaşayacağı modelin hayata geçeceğini bildiren Rum lider, yürütülen müzakerelerin başarı şansının Annan Planı’ndan daha yüksek olduğunu söylerken gerekçesini de 2004’teki gibi, dışarıdan dayatma olmadığı hissiyatına sahip olmasıyla açıkladı.

İki bölgeli ve iki toplumlu olması öngörülen yeni idari yapıda iktidarın nasıl paylaşılacağı, devletin yasama ve adli kurumlarıyla iki toplumun siyasi eşitliğinin nasıl sağlanacağına dair başlıklar halen belirsizliğini koruyor. Siyasal eşitlik Rumların demografik ve ekonomik ağırlığı nedeniyle özellikle Kıbrıslı Türkler için halen tartışma başlığı.

Mülk paylaşımı konusunda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nicos Anastasiadis ve KKTC lideri Mustafa Akıncı mülklerin hangi yöntemle çözüleceği konusunda bağımsız uzmanlardan oluşan özel bir komite kurulmasına ilişkin uzlaşmaya varmıştı. Buna göre Türk ve Rumlardan eşit sayıda katılımla oluşacak komite, özellikle KKTC’deki 1974 öncesi Rum mülk sahipleri ile bugünkü kullanıcılar arasındaki ilişkiyi ve çözüm yöntemini belirleyecek.

Müzakerelerin arkasındaki başlık: Batı’nın enerji güvenliği

Kıbrıs’ta yapılan çözüm müzakerelerinin merkezinde Doğu Akdeniz’de bulunan enerji kaynakları bulunuyor. Adadaki çözüm, Avrupa’nın enerji güvenliğinde Rusya’ya daha az bağımlı olması anlamına geliyor.

Ada açıklarında bulunan ve hem Kıbrıslı Türklerin hem Rumların yaptığı keşif ve sondaj çalışmaları nedeniyle 2014’te görüşmeleri çıkmaza sokan doğalgaz rezervi, enerji devi ülkelerle karşılaştırıldığında çok büyük bir miktar olmasa da enerji güvenliği açısından dikkate alınması gereken bir rakam olarak değerlendiriliyor.

Ada açıklarında bulunan ve hem Kıbrıslı Türklerin hem de Rumların yaptığı keşif ve sondaj çalışmaları nedeniyle 2014’te görüşmeleri çıkmaza sokan doğalgaz rezervi, dünya doğalgaz piyasası için çok büyük bir miktar sayılmasa da, enerji güvenliği açısından dikkate alınması gereken bir rakam.

Bugüne kadar Doğu Akdeniz’de belirlenmiş olan 2,5 milyar varil petrol rezervi ile 20 trilyon ayak küp civarındaki doğal gaz rezervi dünya piyasalarında diğer kaynak sahibi bölgelerle karşılaştırıldığı zaman çok büyük bir miktar olmasa da bölgedeki ekonomik, siyasi ve jeopolitik dengeler açısından büyük önem taşıyor.

Özellikle “Arap Baharı” sonrasında Doğu Akdeniz’deki enerji üreticisi olan ülkelerde yaşanan siyasi krizler bölgedeki hidrokarbon üretimini ciddi biçimde etkilerken ülkeler arasındaki güç dengelerinde yeni konumlanışları da beraberinde getiriyor. Özellikle Suriye ve Mısır’daki üretimin büyük orandaki düşüşü Doğu Akdeniz’deki doğal gaz keşifleriyle İsrail’i enerji bağımlısı bir ülke olmaktan enerji ihraç eden bir ülke konumuna taşıyor.

Kıbrıs, Rusya için Doğu Akdeniz kapısı

Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Rusya ile ekonomi alanındaki anlaşmaları ve işbirliği iki ülke için de büyük önem taşıyor. 2013’teki ekonomik krizle birlikte Güney Kıbrıs’taki Rus yatırımları, Doğu Akdeniz’deki ilişkileri açısından Rusya için de önem taşıyor. Güney’deki yabancı yatırımların yüzde 80’i Rusya’dan gelirken Rum bankalarındaki paranın yaklaşık üçte birinin de Rus kaynaklı olduğu belirtiliyor.

Kıbrıs’ta iki tarafla birlikte, ABD, AB ve Rusya tarafından atılan adımlar, yalnızca adadaki iki toplumun geleceğini değil, Avrupa’nın enerji güvenliği, Ortadoğu haritası, Rusya’nın bölgedeki akıbeti, Suriye’deki çözümün nasıl gerçekleşeceği ve Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişme gibi başlıklarda etkili olacak.

Garantörlük tartışması sürüyor

Görüşmelerin kilitlendiği başlıklardan öne çıkanı ise garantörlük konusu.

BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, geçtiğimiz haftalarda Kıbrıs müzakerelerinde birçok konuda ciddi ilerlemeler kaydedildiğini söyleyerek “Aralarında güvenlik ve garantörlük gibi uluslararası boyutları olan bazı meseleleri çözmemiz gerekiyor” demişti.

Kıbrıs Rum tarafı, sorunun çözümü ile beraber Türkiye’nin adadaki garantörlük haklarının son bulması ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ada’dan ayrılmasını talep ediyor.  Yunanistan ise Kıbrıs’ta garantörlük sisteminin devamını ve orduların varlığını kabul etmediğini belirtiyor.

Öte yandan Ankara’nın Kıbrıs’taki garantörlük haklarından vazgeçmesi halinde, Türkiye ile AB arasında özel bir ortaklık tesis edilebileceği yorumları yapılırken AB ve BM Güvenlik Konseyi’nin garantörlük için adı geçiyor.  AB’nin garantörlük görevi üstlenmesi durumunda Ankara’nın bu kartı AB’ye katılım süreci için pazarlık başlığı olarak değerlendirebileceği düşünülüyor.

NATO’nun da garantörlük tartışmalarında adı geçiyor. Kıbrıs’ta NATO üyesi 3 ülkenin askeri birlikleri bulunuyor. Güney’de Yunan ordusu, KKTC sınırları içerisinde Türk ordusu, Birleşik Krallık toprakları olan Ağrotur ve Dikelya da ise Birleşik Krallığın ordusu bulunuyor.