Cumhuriyetçiler, aman dikkat!

Kurtuluş Kılçer darbe girşimi sonrası gelişmeler üzerine yazdı.

Darbeye karşıyız, çünkü Amerikancı bir darbedir. Amerikan’ın Ortadoğu politikalarının bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.

Darbeye karşıyız, çünkü failinin gerici bir siyasal hareket, Ilımlı İslamcı diye ABD tarafından parlatılan Cemaat olduğunu biliyoruz.

Darbeye karşıyız, çünkü bu darbenin ülkemizin ilerici çıkarlarıyla hiçbir bağı bulunmuyor.

Darbeye karşıyız, darbecilere daha çok karşıyız.

Bu darbecilerin bugüne kadar nasıl kollanıp kollanmadıklarının hesabını sormazsak hiçbir şey değişmeyecek.

Darbecilerin dünya görüşü ile bugün AKP iktidarının dünya görüşü arasında fark nedir? İkisi birlikte ülkemizi bu hale getirmedi mi?

Darbe olsaydı laiklik mi gelecekti? Darbe püskürtüldü diye de AKP gericilikten vazgeçmiş değil.

Darbeye karşıyız, AKP’ye de karşıyız.

Darbe kadar, AKP’nin Amerikancılığına da, gericiliğine de, hukuksuzluğunu da, bugüne kadar yaptıklarına da karşıyız… En az darbe kadar bu olguların da önemli olduğunu unutmamamız gerek.

Bugün darbe karşıtlığı üzerinden AKP kendisini aklamaya çalışmaktadır. Darbe karşıtlığı üzerinden AKP demokrat kesilmiş, kurmuş olduğu bu gerici rejime meşruiyet aramaktadır. AKP yalnızlaşmış, kendine yeni ittifaklar kurmak istemektedir. Amacı iktidarını sürdürmek, gerici rejimi anayasal bir çerçeveye oturtmaktır.

O yüzden “ya darbe ya demokrasi” diye bir ikilem kurarak bunun üzerinden sesleniyor. Ya gericilik, emperyalizm, emek düşmanlığı? Darbe ile bunların arasında bir ilişki kurmadan darbe karşıtlığının salt demokrasi bağlamında ele alınmasının AKP’yi aklamak dışında bir işe yaramayacağını bilmemiz gerek.

Bugün AKP her yerde insanları meydanlara çağırıyor. CHP tarafından düzenlenen mitingi yandaş medyanın nasıl boy boy verdiğinin altında da demokratlık arayacak kadar saf değiliz. Büyükşehir belediyesi ücretsiz su dağıtıyor, ücretsiz ulaşımı bir gün daha uzatıyor, AKP’liler bu mitinge katılıyor. AKP kendi iktidarının devamı için bugün CHP’nin mitingini bile kendi iktidarına yontuyor.

CHP yönetimi ise çok açık ki bugün AKP iktidarına karşı bir duruş içinde değil, paralize olan düzenin ayakta kalması için rol üstlenmiş durumda. Bu adımlar AKP eliyle kurulan bu rejime destek olmak dışında hiçbir anlam taşımıyor. Dün Taksim’de yapılan mitingde okunan manifestonun içeriğinde tek satır emperyalizm bulamazsınız, tek satır AKP ve cemaat arasındaki ilişkiyi bulamazsınız, tek satır AKP’nin bugüne kadar yaptıklarına dair bir tespit bulamazsınız. Bu metin CHP tarafından düzen krizine bir çözüm ve yol haritası oluşturmak ve düzenin yeniden tesisinde CHP’nin yerini yapmak içindir.

Biraz da buralara bakılmalı.

Sokaklarda gericiliğe karşı meydanları boş bırakmamak önemlidir. Ancak gericiliğin iktidarda olduğu unutulabilir mi? Darbelere karşı olduğumuz kadar bugün bu düzenin de karşısında yer almak gerektiği bu açıdan çok önemlidir. AKP iktidarına meşruiyet katacak bütün adımlardan uzak durmak gerek.

Bugün darbe karşıtlığı üzerinden AKP iktidarına dayanak olmak zorunda değiliz. Mitinge katılan on binlerce insanın talepleri ile bugün CHP yönetiminin oynadığı rol arasında bir açı var. Bu gerçek görülmeli… Halkımız laiklik derken, CHP yönetimi AKP eliyle kurulan ve bugün büyük bir kriz içinde olan düzenin onarılmasıyla meşgul…

Aman dikkat… Sermaye düzeni, bu burjuva diktatörlüğü, bu gerici düzen büyük bir kriz yaşadı. Şimdi kendini yeniden kurmak isteyecek, aklayacak, destek isteyecek, meşruiyet arayacak.

Yine istikrar diyecek, milli mutabakat diyecek, uzlaşma diyecek.

Düzen partilerinin ne diyeceği belli. CHP yönetiminin ne yapacağı da…

Biz ise artık yeter diyoruz.

Bir kez daha AKP iktidarına yarayacak ya da bu gerici emek düşmanı işbirlikçi rejimin devamı için “cumhuriyetçi kitlelerin uyumlulaştırılması girişimlerine” dikkat et.