CHP lideri Kılıçdaroğlu: Başkanlık bölücülüktür

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında başkanlık tartışmalarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklendi ve "İlla ben başkanlık istiyorum diyor. Ben Türkiye'yi bölmek istiyorum diyor. Başkanlık bölücülüktür." dedi

CHP lideri Kılıçdaroğlu: Başkanlık bölücülüktür

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP lideri toplantıda gündeme ilişkin bazı açıklamalarda bulundu. Açıklamalardan bazı satırbaşları şöyle:

“Demokrasi ortak sorunumuz”

Türkiye’nin tarihini en kritik dönemini yaşadığını bu kürsüden ifade ettik.

Ne kadar haklı olduğumuz bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkıyor.

Demokrasi standartları düşen ülke konumuna gidiyor.

Bütün vatandaşlarımın demokrasi standartları için ortak çaba harcamaları gerekiyor.

Demokrasi bu ülkenin ortak sorunudur.

“Beş milyonun oyunu istiyorum”

Seçimlerde taşeron işçilere kadro verilecek diye programımıza koyduk. Hiç bir siyasi parti düşünmezken bu çağdaş kölelik sistemini biz kaldıracağız dedik. Bizim bu söylemimiz diğer siyasi partiler tarafından kopya edildi.

Taşeron işçilere kadro tek başına iş başına diye AKP bilbordu. Taşeron işçiye kadro verirken hiç bir ayrım yapmayacağız dedik. Hiç kimsenin ekmeğiyle oynamayız. Birisinin ekmeğiyle oynamak dünyanın en ahlaksız işidir.

Geçen gün ASKİ’den bir grup güvenlik geldi, işimize son veriyorlar bizimle ilgilenin dediler. Kimsenin aşıyla işiyle uğraşılmaması gerektiğini mektupla Başbakan’a gönderdim. Sözümüzün arkasında durduk. Ocak ayında 400 kişinin işine son verildi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda. Mayıs ayında 1722 işçinin işine son verdiler. 1 milyonu aşkın taşeron işçi kardeşime sesleniyorum senin derdini bilen CHP’dir.

Görüşün ne olursa olsun sana kadro sözü vermek nasıl benim ifademse bunu gerçekleştirmek de benim boynumun borcudur. Senden bir isteğim var benim sözümü hayata geçirmek için bana iktidar kapısını açmak zorundasın. 5 milyon kişinin oyunu istiyorum sana kadro sözü veriyorum.

“Soma için dünyanın sözünü verdiler”

Soma’ya gittim faciayı izledim. Dünyanın sözü verildi. 301 kardeşimiz hayatını kaybetmişti. Bu işçilerimizin sonunu aramak namus borcumuzdur demiştim. Söz verdiler dediler ki bütün sorunları çöeceğiz. Hakkını yememek lazım bazı sözlerini tuttular. Verdikleri sözlerinden biri denetimler sona erene kadar kimse aşağı madene inmeye zorlanmayacak ve kimsenin işine son verilmeyecek denildi. Ama bir telefon mesajıyla 2831 kişinin işine bir telefon mesajıyla son verildi. Sen devletsin hükümetsin.Söz veriyorsun. 1 Aralık günü kalkoyprsun 2831 kişinin işine son veriliyor.

Ölen işçilerin tazminatları ödeyeceğiz dediler. Tazminat hakları olarak 24’te 1’ini yatırdılar. Bugün 5’ini ödediler diğerleri olduğu gibi duruyor. Ölüm peşin bedeli taksitle. Madem söz verdiniz ödeyin. Ahım şahım rakamlar değil. Birden ödeyin. Kazadan 36 gün sonra şirket kendi mal varlığına tedbir koyduttu.

“Yargılayacaksan Türkeş’i yargıla”

Doğru haber yaptı diye mahkum olan gazetecilerimiz var. Haber doğru, peki doğru haber dolayısıyla bir gazeteci nasıl hapse atılıyor? Ben bu kürsüden silah götüren şoförün ifadesini burada okudum. Bunlar görüntüleri de yayınladılar. Casus vatan haini diye suçladılar. Kralın çıplak olduğunu herkes biliyor. Can Dündar da Erdem Gül de kral çıplak dediler ve tabloyu Türkiye’nin önüne koydular. Sizden bunun hesabını soracağım diyor. Ya senin bakanın çıktı Tuğrul Türkeş konuştu. Vallahi de billahi de o silahlar Türkmenler’e gitmiyordu diyordu. Yargılayacaksan onu yargıla. Neden gazeteciler, gücü ona yetiyor. Ama senin gücün onlara da yetmeyecek.

“Öğretim görevlilerine yazık günah değil mi?”

Bir ülkenin saygınlığına en büyük katkıyı üniversiteler yapıyor. Üniversiteleri kurdun, araştırma görevlisi aldın güzel. Diğer üniversitelerde doktoralarını yapması için görevlendirdin. Şimdi 10 bin öğretim görevlisine diyorlar ki doktoranı bırak eski üniversitene dön. Yazık günah değil mi?

“Kilis’i feda ettiler”

Kilis’in derdiyle ilgilenen parti biziz. Bir il düşünün gazeteye tam sayfa ilan veriyor hükümet nerede diyor. Bir ara bıyık bırakan düşük profilli birisi (Yalçın Akdoğan) Kilis’e gitti. Roket atılınca apar topar Ankara’ya geri döndü. Kilis sürratle Suriyelileşiyor. Kilis’te yaşayan vatandaşlarımızın yüzde 25’i göç etmek zorunda kaldı. Suriyeliler oralara yerleşti. Bunlar düşük profilli her şeye evet diyecek adam arıyorlar. Kilis yerle bir olsa umurlarında değil. 4 aydır okullar kapalı. Kilis’i feda ettiler.

“Bunlar rüşvetten besleniyor”

Amerika’da bir üniversitede yapılan bir araştırmada islami ilkelere göre yaşanan ülkeler sıralamasında Türkiye 103. sırada. Londra’da bir müslüman belediye başkanı seçildi. Neyine baktılar, ahlakına baktılar. Kimliğine bakan oldu mu hayır! Kul hakkı yemeyeceksin, çalmayacaksın! Havuz medyası budan bahsedebilir mi? Çünkü rüşvetten besleniyorlar.

“Davutoğlu’nun çekilmesi sivil görünümlü darbe”

Davutoğlu’nu savunuyorsak halkın iradesine saygı duyduğumuz için savunuyoruz. Türkiye, 2010’dan itibaren farklı bir sürece itilmek isteniyor. Yasama ve yürütme benim için ayak bağıdır dedi. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra dedi ki ”Parlamenter sistem artık bekleme odasına girdi” dedi. Buna CHP dışında itiraz eden olamadı. Meclis Başkanı da aklını oraya kiralamış. “İster kabul edilsin ister kabul edilmesin artık sistem değişmiştir” dedi. Bu sivil görünümlü bir darbedir. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri sonrası Davutoğlu geldi Başbakan koltuğuna oturdu. Saray’a davet edildi. Ben istifa ediyorum dedi. “Benim tercihim değildir, bir zaruretin neticesidir” dedi. Bir başbakan 23 milyon oy alan bir başbakan bir kişinin ağzından çıkan sözlerin esiri oluyorsa onun demokrasi kültürü yoktur. İşin özü budur. Bu aynı zamanda ben demorkasiye inanmıyorum milli iradeye de inanmıyorum. Benim için önemli olan sarayda oturan zattır diyor.

“Sayın Cumhurbaşkanı kusura bakma beni buraya 23 milyon kişi getirdi, bir kişinin demesiyle koltuğu bırakmam” demeliydi. Böyle bir rezalet olur mu diyoruz? Siz bunu anlamazsınız, sizde bu tür bir kültür yok. Evet doğru, bizde kimse aklını kiraya vermez. Biz kula kulluk eden saraya uşaklık eden birisini aramızda barındırmayız.

“Senin de 23 milyon oyunu sıfırladılar”

Neden diyorsun Davutoğlu istifa et? Anayasayı neden çiğniyorsun? Neden bir partinin iç işlerine karışıyorsun. Nasıl ki paraları sıfırladılarsa senin de 23 milyon oyunu sıfırladılar. Böyle bir ahlaksızlık hiç bir dönemde olmadı. Senin sözünden ben hiç çıkmam diyorlar. Ben en düşük profil olurum diyor. Sen bu ülkeye başbakan mı arıyorsun uşak mı? Ne garip ki Davutoğlu’nu savunmak bize düştü. AKP’nin gençlerine seslenirken gücün yozlaşmasına karşı mücadele edin diyor. Peki sen niye mücadele etmiyorsun! Başkanlık sistemiyle sultanlığı getirmek istiyor. Bunlarda arkadan hançerleme geleneği var. Bu darbe arkadan hançerlenen bir saray darbesidir. Sultanlık ve Cumhuriyet arasında ne fark var biliyor musunuz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor: Cumhuriyet fazilettir, Sultanlık korkuya dayanan bir idaredir. Sultanlık korku ve baskıya dayandığı için korkak, alçak insanlar yetiştirir.

“Başkanlık bölücülüktür”

Bütün bunlar başkanlık için yapılıyor. Neden mi, çünkü ömür boyu bana dokunulmasın diyor. Herkes farkında. İlla ben başkanlık istiyorum diyor. Ben Türkiye’yi bölmek istiyorum diyor. Başkanlık bölücülüktür. Eski koltuklarını bırakmama hastalığı var bunlarda. Bırak herkes görevini yapsın. Anayasada ne yazıyorsa onu yap. Her şeye maydanoz olan adam demiştim. Onun derdi başkanlık peki vatandaşın derdi ne? Gidin süt üreticisine sorun ne derdi var.

Türkiye’yi almış Başkanlığa kilitlemiş. Sen TBMM’de tek bir CHP’li dahi olsa Başkan olamayacaksın. Başkanlık nedir, “Türkiye’yi ben yöneteceğim” diyor.