Bugün laikliği korumak için ne yaptın?

Yazarımız Murat Yurttaş, laiklik mücadelesinin ne şekilde verilmesi gerektiğini yazdı.

Dünyanın en büyük barolarından birisi olan İstanbul Barosu geçtiğimiz hafta sonu bir genel kurulu daha geride bıraktı.

36 bin 500 kayıtlı avukatın 24 bininin oy kullandığı seçimde özellikle son üç dönemde ulusalcı niteliği daha da öne çıkan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, 13 bin oy alarak Kazım Kolcuoğlu, Muammer Aydın ve Ümit Kocasakal’ın ardından bu kez Mehmet Durakoğlu’nun başkanlığında bir kez daha yönetime geldi.

Solcuların oluşturduğu Çağdaş Avukatlar Grubu ile HDK’nin omurgasını oluşturduğu Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu’nun ortak listesi 3 bin 400 oyla ikinci olurken AKP’nin desteklediği Hukuk Üstünlüğü Platformu 3 bin oy alarak onları takip etti.

2000’e kadar hep birlikte mücadele edilen Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan (ÇAG), o dönemki başkan Yücel Sayman’ın odasında “türbanlı avukatlara” yemin ettirdiğini söyleyip “laiklik hassasiyetleri” ile ÇAG’ın önüne “Önce İlke”yi ekleyerek ayrılan bu grubun kazandığı seçimlerin akılda kalan görüntüsü ise kuşkusuz gericilerin büyük bir cüretkarlık örneği sergileyerek seçimlerin yapıldığı alanın ortasında söyledikleri Abdurrahim Karakoç’un “hak yol İslam yazacağız” başlıklı müsamere şiirini telefonlardan bakarak toplu olarak söyledikleri görüntüler oldu.

* * *

Bu görüntülerin sonlarında dikkat edildiğinde başlayan sloganları hatırlatmak, öncesini ve devamını da göstermek gerekiyor.

Laiklik hassasiyetleri ile ÇAG’dan ayrılanların yüzde 55 oy aldıkları bir ortamda 15-20 kendini bilmez gericinin uyduruk bir şov yapmalarını izleyenler o görüntülerde apaçık görülüyor.

Bir not daha iletmek lazım. Bu şovun yapıldığı bölgedeki sandıkların pek çoğunda Önce İlke grubu neredeyse tulum oylar çıkarıyor.

Yani etrafta gördüğünüz kişilerin önemli bir bölümü “laiklik hassasiyeti” ile o gün sabah erken kalkmış, iki yılda bir memleketi kurtarmak için koşa koşa Haliç’e giden, verdikleri oyla “kale”yi koruduklarını düşünenlerden oluşuyor.

* * *

Ama onca insan bu gerici şovu izlemekle ve daha kötüsü kuvvetle muhtemel sosyal medyadan “Türkiye laiktir, laiklik kalacak” sloganlarıyla paylaşmak üzere telefonla kaydetmekle yetiniyorlar.

Peki nasıl laik kalacak bu memleket?

O meşhur görüntülerin sonunda henüz belli belirsiz olan sloganlar ise Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu’nu oluşturan avukatlardan geliyor.

Bu avukatlar, kısa bir süre sonra sloganlarını büyütürken, avukat oldukları bile şüpheli bu provokatör gerici güruhun fiziki saldırısını da kendilerini de püskürterek oradan kovaladılar.

Tıpkı TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın oy verirken “Hepimiz Che’nin yoldaşlarıyız” denilerek uğurlandığı gibi.

Yazıyı sonuna kadar okuduğunuzda izleyebileceğiniz görüntülerde gericiliğe anladığı, anlayacağı dilden nasıl cevap verileceğini, nasıl mücadele edeceğini gösteren avukatlar var.

* * *

Laiklik, makama saygı uydurmasının arkasına saklanıp el sıkarak, iki yılda bir sabah erken kalkıp uyduruk bir oy vererek korunmuyor. Gericilerin ilk kez böyle bir şov yapmaya cüret etmesini sağlayan şey aslında laiklik hassasiyeti ile avukatları esir almış olan bu anlayışın ta kendisi.

Yenikapı’da da Taksim’de de AKP’nin demokrasi şölenine ortak olanların Baro’daki yansıması da ancak bu kavganın arasına girip “lütfen” diyebiliyor.

* * *

Yapamayacağınız şeylere talip olmayın, yalan söylemeyin.

Bu memleketin solcuları, sosyalistleri, komünistleri kavganın nasıl verileceğini biliyor, o kavgayı veriyor.

Türkiye laik kalacaksa, sabah erken uyanıp attığınız oyla değil bu mücadeleyle, bu kavgayla kalacak.

6 Kasım’da bu kavgayı yürütmek isteyenler Bostancı Gösteri Merkezi’nde bu iradeyi göstermek için yan yana geliyor. Bu sefer, sabah erken kalkmak için çok beklemenize gerek yok, önümüzdeki Pazar bu kavgaya ortak olmaya gelin.