Bekir Bozdağ komünist mi oldu?

Bekir Bozdağ'dan IŞİD ile ilgili bazı açıklamalar geldi.

Bekir Bozdağ komünist mi oldu?

Bekir Bozdağ’ın bugün yaptığı açıklamalardaki bir bölüm burjuva siyasetçilerinin nasıl büyük dönüşler yapabildiklerini ve geçmişte yaptıklarını nasıl yadsıdıklarını göstermesi açısından önem taşıyor.

Çünkü bugün konuşmasında bahsettiği şeyleri bu ülkede bir tek komünistler, devrimciler ve ilerici kesimler bugüne kadar net bir şekilde ifade ettiler ve sorumlunun emperyalizm olduğunu söylediler. Oysa ki, Bozdağ’ın bu konuşma ile Musul operasyonundan pay kapmaya çalışan AKP iktidarının bir temsilcisi olduğunu ortaya koymak gerekli.

Zaten her duruşları sahte olduğu için bunun da çok kalıcı olmadığını ifade etmek gerekiyor. Dolayısıyla okurlarımız korkmasınlar, Bozdağ komünist olmadı.

Fethullah Gülen’i öven Bozdağ IŞİD karşıtı oldu

Konu bir de Bekir Bozdağ olunca, Meclis kürsüsünden Fethullah Gülen’e yüksek düzeyden övgüler yapıp, 15 Temmuz sonrasında en büyük Gülen düşmanı kesilen bir kişiden bahsettiğimizi artık ülkedeki herkes açık bir şekilde biliyor.

Bugün de Bozdağ yaptığı açıklamalarda, sanki AKP iktidarı bugüne kadar IŞİD’i ve Ortadoğu’da cihatçı terörü desteklememiş gibi, IŞİD karşıtı bir konuşma yapıyor. AKP iktidarı, Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte emperyalist politikalara kan taşıyacak şekilde Suriye’de cihatçı terörün en büyük destekçisi idi. Devamında IŞİD’in Irak’ta yürüttüğü faaliyetler de Türkiye’nin bilgisi dahilindeydi ve hatta petrol ticaretinin birlikte yürütüldüğü de bundan aylar öncesine gündeme gelmişti. Bekir Bozdağ da bu iktidarın en has unsurlarından biriydi ve hala öyle.

Bekir Bozdağ bunlardan bihaber olamaz. IŞİD’in nasıl geliştiğine, nasıl silah tedarik ettiğine, kendini nasıl finanse ettiğine çok şaşırmış görünen Bozdağ, geçmişte IŞİD’e karşı kendilerinin mücadele ettiğini söyleyerek en büyük yalanı da açıklamasının sonunda patlatıyor.

Bozdağ’ın açıklamasının ilgili bölümleri şu şekilde:

“Dünyanın bütün devleri bir araya gelmiş, bir terör örgütüyle mücadele ediliyor ve bu mücadele 3 senedir devam ediyor. Hala bitmemiş, ne zaman biteceği de kestirilemiyor, bilinemiyor. Bu örgüte dünyanın yaklaşık 150 ülkesinden yabancı savaşçılar gelip katılıyor. Herkesin burada şunu sorması lazım, Avustralya’dan, Amerika’dan, Avrupa’dan, Asya’dan, Ortadoğu’dan, Afrika’dan, bu kadar dili, kültürü, dini, mezhebi farklı insanları kimler ikna edip de Suriye’ye, Irak’a ölmek ve öldürmek üzere gönderiyor veya getiriyor? Bir terör örgütü 3 sene içerisinde bu kadar ülkenin dilini ne zaman teröristlerine öğretti. Bu ağı nasıl kurdu, o insanları nasıl getirdi, çok açık. Bu kadar herkesin düşman olduğu bir terör örgütü silahlarını kimden alıyor ve nasıl kullanıyor. Bakıldığı zaman bu çok net bir şekilde Ortadoğu’da, Irak’ta ve Suriye’de enerji kaynakları üzerinde hedeflenen planların tahakkuku için DEAŞ bir araç olarak kullanılıyor ve onun üzerinden başka hesaplar görülüyor. Bunu Türkiye çok net ifade etti her zaman. Hem DEAŞ’a karşı en etkin mücadeleyi, en kararlı mücadeleyi Türkiye verdi hem de bunun gerçek yapısını ortaya koydu.