ANALİZ | Venezuela: Seçim yenilgisi ve sonrası

Chavez'in yaptıkları bir yana dursun, Venezuela'da bugün yaşananlara aslında Chavez'in 'yapamadıkları' ışık tutuyor.

ANALİZ | Venezuela: Seçim yenilgisi ve sonrası

Latin Amerika kıtasında bir dizi önemli yaşanıyor. Küba’da devrimden sonra ilk defa ABD ile ilişkiler geliştirilmeye başlandı, Kolombiya’da FARC neredeyse silah bırakmak üzere, Ekvator’da Correra hükümeti karşı devrimci saldırılar içerisinde ve Venezuela’da Chavez öncülüğünde iktidara yerleşen Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) 15 sene sonra ilk kez Meclis’teki çoğunluğu kaybetti. Kuşkusuz ki bu gelişmelerin hepsi önemli ve üzerlerinde durulmalı. Fakat Venezuela’da yaşananlar bizim için ayrı bir yer tutuyor.

**

Venezuela’da 6 Aralık 2015 tarihinde gerçekleştirilen parlamento seçimlerin ardından Demokratik Birlik (MUD) adlı sağcı ve Amerikancı koalisyon seçimleri PSUV karşısında 109 koltuk alarak kazandı. Bunu aklımızın bir köşesine yazalım.

Chavez önderliğinde gelişen Bolivarcı ‘devrime’ değinelim. Açıkçası Chavez önderliğinde iyi işler başarıldığının hakkının vermemiz gerekiyor. 1999 senesinde iktidara geldiği günden beri önemli adımlar atıldı. Yoksul halk için yardım projeleri, sosyal reformlar, konut projeleri bunlardan bazıları sayılabilir. Ancak işin bir diğer ve daha önemli olan boyutu ise Chavez önderliğinde gelişen neoliberalizm ve Amerikancılık karşıtı duruş, Latin Amerika’nın genelinde bir ‘sol’ rüzgar estirdi.

Chavez’in yaptıkları bir yana dursun, Venezuela’da bugün yaşananlara aslında Chavez’in ‘yapamadıkları’ ışık tutuyor. Halka yardımlar dağıtmak, yaşam standartlarını iyileştirmek ve neoliberalizm karşıtı politikalar izlemek maalesef sosyalist bir dönüşüm ve devrim için yeterli değil.

Chavez’in 1999 yılında iktidarı aldığı günden bugüne kadar, kapitalist üretim ilişkileri ile şekillendirilmiş devlet mekanizmasına el atması yerine reformlar ile ufak değişikler yapmaya çalışması ve ülke burjuvazisine yaşam alanı tanıması bugün Maduro’nun yaşadığı sıkıntılara sebebiyet verdi.

Bir ‘memnuniyetsizlik’ göstergesi yahut ‘umut hırsızı’ gibi görünmek için değil, ama ders çıkarılması için; kapitalist devlet mekanizması içerisinde seçim yolu ile bir sosyalist devrim gerçekleştirme olanağı bulunmadığını söylemek gerekiyor. Chavez’in Venezuela’sı deneyimi bunun güncel örneği olsa bile geçmişte de Allende’nin Şili’si var. Dileyenler Unidad Popular (Halk Birliği) deneyimini inceleyebilir.

**

Seçim yenilgisinin ardından yaşanan tabloya da bakmak lazım.

Maduro parlamenter seçim yenilgisinin ardından hemen sonra karşı devrimcilere bir cevap niteliğinde, Venezuela ordusunun bütün personelini çatışmaya hazırlıklı olmak için uyarmıştı ve ‘devrimci’ bir strateji izleyeceklerini belirtmişti.

Hemen ardından, aralarında Venezuela Komünist Partisi, PSUV, MEP gibi farklı fraksiyonlardan sol örgütler bir araya geldi.

2016 yılında ise meclis açılışında PSUV’un konuşma hakkı, ülkenin yeni iktidar partisi, Amerikancı MUD tarafından ihlal edildi ve Venezuela halkı meclis dışında, sosyalistlere destek için büyük bir gösteri düzenledi.

Öte yandan, Venezuela ordusu Ulusal Bolivarcı Silahlı Kuvvetler (FANB) devrime bağlılık yemini etti.

Maduro’nun ekonomik sorunlara yönelik hazırladığı program ise kongrede sağcı MUD’un çoğunluğu sağlaması sebebiyle reddedildi.

Maduro seçimler ile meclis çoğunluğunu kaybetmiş olsa bile arkasında ordu ve halkın bir bölümünün desteğini hala bulundurduğu aşikar.

Kendisini ‘seçimle sosyalizm’ hedefine kilitlemiş bir Maduro’dan ‘kesin’ bir yenilgi gelmesi sürpriz olmayacak (ki bu duruma da hazırlanmak lazım). Emekçilerin sağcı MUD’a örgütlü bir şekilde direndiği bir Venezuela ise yüzümüzü güldürecek sonuçlar doğurabilir. 2016 yılının Latin Amerika genelinde ve Venezuela özelinde oldukça yoğun ve hareketli geçeceği bilinmelidir.