ANALİZ | Suriye halkını bir zafer mi, yoksa uluslararası yeni bir müdahale mi bekliyor?

Suriye Ordusu, Hizbullah güçleri ve Suriye Ulusal Savunma Güçleri Rusya’nın hava desteğiyle birlikte 2012 yılından bu yana cihatçıların kuşatması altında bulunan Şii beldeleri Nubbul ile Zehra’yı kurtararak Türkiye ve cihatçılar için Halep’te sonun başlangıcına imza attı. Halep’in kuzey cephesinde başlayan harekât, Başköy, Rityan ve Hardatnin’e doğru uzanırken ve cihatçı terör örgütleri mevzilerini kaybederken harekâta bölgenin... View Article

ANALİZ | Suriye halkını bir zafer mi, yoksa uluslararası yeni bir müdahale mi bekliyor?

Suriye Ordusu, Hizbullah güçleri ve Suriye Ulusal Savunma Güçleri Rusya’nın hava desteğiyle birlikte 2012 yılından bu yana cihatçıların kuşatması altında bulunan Şii beldeleri Nubbul ile Zehra’yı kurtararak Türkiye ve cihatçılar için Halep’te sonun başlangıcına imza attı.

Halep’in kuzey cephesinde başlayan harekât, Başköy, Rityan ve Hardatnin’e doğru uzanırken ve cihatçı terör örgütleri mevzilerini kaybederken harekâta bölgenin batısından Zehra ve Nubbul’daki halk milisleri de katıldı.

Böylece Kilis – Öncüpınar – Bab es-Selame sınır kapısı – Azez üzerinden Nubbul Anadan-Hreytan ve Halep’e uzanan güzergâh Suriye Ordusu tarafından kesilirken AKP’nin Azez ve Cerablus arasında planladığı tampon bölge planı gerçekliğini yitirmiş oldu.

Sayıları 40 bini bulan AKP destekli cihatçılar aileleriyle birlikte Türkiye sınırına doğru kaçarken Halep’in Fethi isimli cihatçı terör örgütü liderleri başta olmak üzere birçok üst düzey cihatçının da Türkiye’ye kaçtığı belirtiliyor. Çarşamba günü savaşın her iki tarafından teyid edilen bir bilgi de Halep’in Fethi terör örgütünün harekât sorumlusu Yasser Abdel Rahim’in Türkiye’ye kaçtığı yönünde.

Suriye Ordusu’nun başarısı, İdlib’den Cerablus’a uzanan sınır hattının her an kapatılabileceğine işaret ederken Halep’e Türkiye üzerinden gelen mühimmat ve diğer yardımlar için Azez koridoruna güvenen cihatçıların İdlib bağlantısı da kesiliyor.

AKP ve Suudiler kara harekâtına mı hazırlanıyor?

Bu gelişmelerle birlikte AKP Hükümeti’nin Suriye’ye doğrudan bir askeri müdahaleye hazırlandığına dair bilgiler gelirken Ahmet Davutoğlu ve Tayyip Erdoğan güvenli bölge konusunda ısrarlarını sürdürüyor. Ancak, Suriye Ordusu’nun bölgede artan kontrolü AKP’nin bu planını zora sokuyor. TSK’nın Suriye sınırında birçok yerde yeni yollar açtığı, Suriye içinde operasyon yürüttüğü ve TSK tanklarının Cerablus’taki köyleri vurduğu farklı kaynaklar tarafından bildirilirken, Türkiye’nin sınırda sürdürdüğü mayın temizliği Suriye’ye bir askeri müdahale olasılığını da gündeme getiriyor.

Öte yandan, Suriye Ordusu’nun ülkedeki başarısı Riyad merkezli “muhaliflerin” Cenevre görüşmelerinden çekilmesiyle kesintiye uğrarken Suudi Arabistan dün, IŞİD’e karşı uluslararası koalisyona, kara kuvvetleriyle katılmaya hazır olduğunu açıkladı.

Dün El Arabiya televizyonuna konuşan Suudi Ordusu Sözcüsü Tuğgeneral Ahmet El Asiri, “Suudi Arabistan Krallığı, koalisyonun IŞİD karşıtı kara operasyonlarına katılmaya hazır. Koalisyon yönetimi de aynı fikirde olursa, Suudi Arabistan mücadeleye katkı koymak istiyor, çünkü hava operasyonlarının ideal çözüm olmadığına inanıyoruz. Hava ve kara operasyonları birlikte yürütülmeli” ifadelerini kullandı.

Riyad’ın açıklamasına ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de, kendilerine bu konuya ilişkin herhangi bir bilgilendirme gelmediğini Suudi Arabistan’ın karadan desteği konusunda durumu değerlendirene kadar kesin bir yorum yapmak istemediğini ifade etti.

İran: “Rusya, Suriye ve Hizbullah ile bir ittifak için gereken ön koşullar hazır”

Çarşamba günü Moskova’daki ziyareti sırasında açıklamalar yapan İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in dış politika danışmanı Ali Ekber Velayeti ise “Suriye hükümetine baskı yapanlar teröristler ve onların sponsorları. Bizim yapmamız gereken ise ayakta kalabilmesi için Suriye’ye yardım etmek” derken, “muhaliflerin” insani sorunlara ilişkin hassasiyetine dair ise insani sorunların, ABD ile Suudi Arabistan gibi dış güçler ve terörist gruplar nedeniyle yaşandığını belirterek “Suriye’ye bunları karşı koyması için yardım etmeliyiz. İnsani sorunlar bu şekilde çözülebilir” dedi.

Velayeti “İran, Rusya, Suriye ve Hizbullah arasında bir ittifak oluşturulmasının mümkün olup olmadığı” yönündeki bir soruya “Elbette, ideal olan bu. İran bölgesel meselelerde Rusya’yla stratejik bir işbirliği yürütüyor. Böyle bir ittifak oluşturulması için gereken ön koşullar hazırlanmış durumda” ifadeleriyle cevap verdi.

ABD Rusya’yı sıkıştırmaya çalışıyor

Londra’daki Suriye Bağışçıları Toplantısı’na katılan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Cenevre görüşmelerinin kesintiye uğramasından Rusya’nın sorumlu olduğunu iddia ederken, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da Rusya’nın barış görüşmelerine rağmen Halep’te devam ettirdiği hava saldırılarının sivilleri hedef aldığı belirtilerek “Bu saldırıların barış sürecine katkı sağlamayacağı” iddia edildi.

Batılı koalisyonun bir diğer temsilcisi Fransa’nın Dışişleri Bakanı Laurent Fabius da Cenevre görüşmelerine ara verilmesine ilişkin benzer ifadeler kullanırken “Suriye rejimi ve destekçileri saldırılarına devam ederek barışı baltalamayı seçiyor” dedi.

Cenevre’deki görüşmelerden çekilen Riyad destekli “muhalifler”, Suriye Ordusu operasyonlarını sürdüğü sürece görüşmelere devam etmeyeceklerini açıklamış, görüşmelere Şubat ayı sonunda devam etmek üzere ara verilmişti.

Bölgedeki konumlanışlar neye işaret ediyor?

Suudi Arabistan’ın çağrısıyla kurulan Sünni ittifakın karşısında İran’ın Rusya, Suriye ve Hizbullah’la ittifakı ortaya koymasının, bölgede karşılıklı bir askeri konumlanışı gündeme getirip getirmeyeceği önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Ancak, Cenevre görüşmelerinde sıkışan Washington ve Brüksel merkezli cephenin Riyad ve Ankara’nın kara harekâtı hevesini olumlu karşılama ihtimalini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Londra’da yapılan Suriye Bağışçıları Toplantısı ve burada oluşturulan “fon” da Ankara ve Riyad’ın askeri harekât hevesi ve Şam’ın ülkedeki kontrolü hızla ele geçirmesiyle birlikte Suriye merkezli bölgedeki savaşın ve gerilimin süreceğine ilişkin işaretler taşıyor.

Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Barack Obama’nın uluslararası IŞİD’le mücadele koalisyonu özel temsilcisi Brett McGurk’un İngiliz ve Fransız diplomatlarla birlikte Rojava’da, PYD/YPG önderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri ile bizzat görüşmesinin ABD’nin, AKP’nin PYD’ye karşı pozisyonuna bir cevap niteliği taşıdığı, McGurk’un ziyarete ilişkin, “IŞİD karşıtı, çok etkili ve savaş tecrübesi olan savaşçılarla, Suriye operasyonundaki yeni adımların ne olacağını tartıştık” ifadesiyle de ortaya çıkıyor.

Böyle bir durumda ABD’nin, AKP Hükümeti’nin Suriye’de Kürtlere ve Cerablus’a yönelik bir kara harekâtını destekleyip desteklemeyeceği de az çok ortaya çıkarken AKP ile nasıl bir anlaşmaya varacağını bölgedeki ve Cenevre’deki gelişmelerle birlikte önümüzdeki günlerde görmek mümkün olacaktır.