ANALİZ | Sen sağma, ben sağma, bu inekleri kim sağacak?

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Hayvancılık ile konuşurken kendi iktidarları döneminde tarım nüfusu nasıl çökerttiklerini, bununla paralel hayvancılığın ve ona bağlı üretimin nasıl düştüğünü rakamlar ortaya koymata.

ANALİZ | Sen sağma, ben sağma, bu inekleri kim sağacak?

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Hayvancılık ile  ilgili konuşurken kendi iktidarları döneminde tarım nüfusu nasıl çökerttiklerini, bununla paralel hayvancılığın ve ona bağlı üretimin nasıl düştüğünü rakamlar ortaya koymata.

Ege Bölgesi Bakanlık Koordinasyon ve Sektörel Ortak Akıl Toplantısı’na katılan Çelik, ülke genelinde süt alan bin 449 işletme bulunduğunu belirterek, “Bu işletmeler nereden, ne kadar, kaça aldı, bu bizde kayıtlı. Piyasayla, üreticiyle oynayan, mağdur etmeye çalışan insanla biz de oynayacağız” demiş.

Çelik, Günlük bin 600 ton süt alacaklarını ama 7-8 günde toplam bin 600 tona ulaşamadıklarını, yeni yaptıkları müdahaleyle umarım normalleşeceğini söylemiş. Sanayicimiz ve üreticimiz, birbirinden ayrılmaz ikili olduğunu, aralarındaki ilişkiyi bozacak argümanları ortaya koyunca herkes bindiği dalı kesiyor demiş. Sektör hassas, sütle bitmiyor, kırmızı eti, hayvancılığı etkiliyor diye de eklemiş. Ve sonunda da bombayı patlamış. Şu çağrıda bulunmuş:

“Her akşam yemeğinde et istiyorsun, bunu önüne kim getirecek? Sen sağma, ben sağma, bu inekleri kim sağacak? Çobana çoban diyemiyoruz. Kız vermiyorlar diye ‘sürü yöneticisi’ diyorlar. ‘Çiftçilik, emeklinin işidir’ anlayışından çıkmamız gerekiyor. Gençlik, tarımsal faaliyetlere mutlak suretle dönmeli. Gençlere 30 bin lira hibe, 50 bin lira faizsiz kredi vereceğiz. Bununla ilgili düzenlemeleri yapıp valilere gönderdik. Gençlerimize yardımları nakdi değil ayni vereceğiz. Al 6 düve, krediyle de 9 tane al, git köyüne, bir yıl sonra 30 düven olsun. Köye, rehberliğimizde geri dönün.”

O zaman kısaca Faruk Çelik’e rakamları hatırlatmak gerekiyor. Bakalım rakamlar ne diyor?

Rakamlara bakıldığında aslında gerçekler çıplak olarak gözükmekte, Türkiye’de 1980 yılında 57 milyon küçükbaş, 13 milyon büyükbaş olmak üzere toplam 70 milyon canlı hayvan sayısı olmasına rağmen 2014 yılsonu itibariyle sığır sayısı 14 milyon 123 bin, koyun sayısı 31 milyon 115 bin, keçi sayısı ise 10 milyon 347 bin olarak tespit edilmiş.

Bugün ortalama 45 milyon canlı hayvanımız var. Hayvan sayısı neredeyse yarı yarıya azaldı. 1980 yılında ülkede 44 milyon insan yaşarken, bugün neredeyse 80 milyon insan yaşamaktdır. Tek başına ithalatın da çözemeyeceği bir sorun olarak masada duruyor.

Ziraat Mühendisi Odası (ZMO), TÜİK verilerine dayanarak, buğday, bakliyat, çeltik ve pirinç üretime ilişkin yılsonu raporları hazırlamıştı. ZMO’nun raporuna göre son 10 yılda Türkiye’deki baklagillerin hem ekim alanı, hem de üretim alanı daralmış durumda.

Dünyanın en önemli baklagil üreticilerinden biri olan Türkiye’de 1990’ların başında 2 milyon hektara ulaşan yemeklik bakliyat ekim alanları yüzde 60 azalarak bugün 800 bin hektara düştü. 1990-2013 döneminde baklagil üretimi üretim yüzde 43 azalarak 2 milyon 13 bin tondan 1 milyon 148 bin tona düşerken, aynı dönemde Türkiye’nin nüfusu ise yüzde 35 oranında arttı.

2002 yılında 650 bin ton olan nohut üretimi son 10 yılda yaklaşık 150 bin ton gerileyerek 2013 yılında 560 bin tona düştü. 2002 yılında 500 bin ton olan mercimek üretimi ise 2013 yılında 395 bin tona düştü.

Türk mutfağının gözdesi olan ve bir zamanlar yoksul halkın sofrasından eksik etmediği kuru fasulye ise 2002 yılında 250 bin ton civarında üretilirken bugün 195 bin tona geriledi. Türkiye bugün Etiyopya, Bangladeş ve Çin’den kuru fasulye, Kanada’dan nohut ve yeşil mercimek, ABD, Ukrayna ve Kanada’dan ise bezelye ithal ediyor.

AKP iktidarında tarım ithalatçısı haline gelen Türkiye

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türk tarımı ve hayvancılık sektörü hiç bu kadar plansız kalmamıştır. Özelleştime politilarının parçası olarak Toprak Mahsülleri Ofisi’nin devre dışı bırakılarak çiftçi, tüccarın insafına terk edilmesi, ithalata aşırı kolaylıklar sağlanması ve şeker fabrikalarımızın tasfiye edilmesi tarımı tamamen bitirme noktasına getirdiğini unutmuş gözüküyor.

Bugün ülkemizde 3 milyon 500 bin dönüm toprak tarım dışı kaldığını,  Cumhuriyet tarihinde ilk defa saman ithalatı yapıldığını, İngiltere’den arpa ithalatı yapıldığını, AKP iktidarında 75 milyar dolar tutarında tarım ürünleri, canlı hayvan ve et ithalatı yapıldığını unutarak konuşuyor.

Tarım ve Hayvancılığı bitiren AKP, şimdi köylerinize geri dönün çağrısı yapıyor. 2002 yılında iktidara gelen AKP, uygulamaya soktuğu Avrupa Birliği kotaları nedeniyle tarım ve hayvancılıkta ülkeyi dışa bağımlı getirip, ülkenin tarım nüfusunu çökertti.

Faruk Çelik havanda konuşuyor, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikasını bu noktaya gelmesinin en önemli nedeninin piyasacı AKP’nin uyguladığı ekonomi politikalarının olduğunun unutulmasını istiyor.