ANALİZ | Sağcılar "Montrö ve toprak isteme" yalanından bıkmıyor

Türkiye sağı, Montrö Antlaşması ve Sovyetler Birliği'nin Türkiye'den toprak istediği yalanlarında bir türlü sıkılmıyor.

ANALİZ | Sağcılar

Türkiye sağı, Montrö Antlaşması ve Sovyetler Birliği’nin Türkiye’den toprak istediği yalanlarında bir türlü sıkılmıyor. 70 yıldır içeride Amerikancılığı örtmek ve dışarıda NATO ve ABD emperyalizminin desteğini almak için sığınılan Sovyetler Birliği’nin Türkiye’den toprak talebinde bulunduğu iddiaları bugün de Star gazetesinin tarihçi olmaktan öte artık vakanüvistler kategorisinde sayılması gereken köşe yazarı Cemil Koçak tarafından dile getirildi.

Koçak’tan Montrö tartışması yalanları

Cemil Koçak, “Sovyetler Montrö Antlaşmasını değiştirmek istedi” başlıklı yazısında “Elbette meselenin boğazlar olduğu çok açıktı; ama sanki öyle değilmiş gibi yapmak da, diplomasinin bir hamlesiydi! Türkiye, Moskova ile anlaşmak için masaya oturmaya hazırdı!” diye başlıyor.

Koçak devamında, Türkiye’nin Moskova’nın talepleri karşısında, dünyada barış ve ortak güvenlik konularının gündeme geldiği bir sırada, Moskova’nın kötü ve ard niyetlerinden söz ederek, iki ülke arasında yeni bir antlaşma için görüşmeleri kesinlikle ve ilke olarak reddetmeyi düşünebileceğini ancak bu tutumun, muhtemelen Türkiye’yi uluslararası politikada tamamen tecrid edecek ve onu Sovyetler Birliği ile karşı karşıya ve başbaşa bırakacak bir yol olacağını yazıyor.

Türkiye’nin diğeri seçeneği tercih ederek hiçbir şey olmamış gibi davrandığını ve hiçbir şeyin de farkında değilmiş rolüne büründüğünü ifade eden Star gazetesi yazarı, Türkiye basınında konuya ilişkin olarak yayınlanan ilk yazıda, hayli ılımlı bir dille, Montrö Antlaşması’nın değiştirilebileceğinden söz ettiğini de anlatıyor.

Koçak, bir görüş birliği sağlanamasa da, sorunun Montrö Antlaşması ve Boğazlar ile ilgili olduğunu ve hatta Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile olan doğu sınırında, Kars ve Ardahan çevresinde bazı sınır düzeltmelerinin gündeme gelebileceği de yazıyor.

Koçak’a göre, Sovyet resmî notası karşısında, Ankara’nın yanıtında Türk-Sovyet dostluğunu övmesi, ılımlı üslûp kullanması ve Sovyetler Birliği’nin önerilerine açık olduğunu belirtmesi, dikkati çekiyordu.

Koçak’ın satır aralarındaki itirafı da gecikmiyor. Gerçekte Ankara’nın, satranç oyununun bundan sonraki hamlelerini öngörmeye ve bu nedenle de İngiltere ve ABD ile askerî ve siyasî ilişkilerini yakınlaştırmaya çalıştığını da dile getiriyor.

Koçak bir yazı dizisi halinde yazdığı köşesini burada bitiriyor. Yalan ve çarpıtmalarına haftaya devam etmek üzere.

Nazi gemilerini geçiren Türkiye Sovyet notasını NATO’ya girmek için kullanıyor

Oysa tarihsel gerçekler çok farklı. Türkiye 2. Dünya Savaşı’nın dışında durmak için bir tarafsızlık politikası yürütmekle birlikte savaşın başlarında yaşanan Nazi Almanyası’nın “zaferleri” içeride de Almanya yanlılarının etkinleşmesini sağlıyor.

Öte yandan, savaş boyunca Almanya’nın tank üretiminde kritik öneme sahip krom madeninin en büyük tedarikçisi olan Türkiye, Nazi denizaltılarının da Karadeniz’e çıkmasına göz yumuyor.

Bu durumdan rahatsız olan Sovyetler Birliği’nin faşizmin yok edilmesinden sonra bu suçları unutmadığı açık. Ancak Sovyetler Birliği tarafından verilen tarihi nota esasında Türkiye ile birlikte emperyalizmin Montrö’yü feshetme ve değiştirme niyeti üzerinden şekilleniyor. Sovyetler Birliği, buna karşı çıkarak “Siz tek başınıza koruyamayacaksanız birlikte koruyalım” teklifi esasında Montrö’nün değiştirilmemesi için bir hamle olarak okunmalı.

Yıllar süren Büyük Anayurt Savunması’nın ardından yaralarını sarmak zorunda olan Sovyetler Birliği’nin emperyalistlerle sıcak bir çatışmadan vazgeçmek zorunda kalarak Yunanistan’da bir devrimden dahi vazgeçmeyi tercih etmesi karşısında Türkiye ile bir kavgaya tutuşmasının mantıksızlığı elbette açık.

Ancak Türkiye’nin pek de yüz bulamadığı ABD’yi kendisini korumaya ikna etmek ve nihayetinde NATO’ya katılacak süreci başlatmak için haftalar sonra bu notayı kullanmaya başladığı biliniyor. Sovyetler Birliği’nin Türkiye’den toprak istemediği ancak emperyalist blokla yakınlaşmasına karşı çıktığı gerçeği elbette bu yalanlara galip gelecek.

Buna karşın Türkiye sağının o gün de bugün de onursuzca ülkeyi emperyalizme uşak yapmak için aynı yalanları evirip çevirip pazarlamasının sonu getirilmeli.