ANALİZ | Mülteci pazarlığında son durum

Avrupalı emperyalistlerin AB’yi büyük sıkıntıya sokan mülteci krizinin çözümü için AKP hükümetine yaptığı 3 milyar Avroluk teklif için yapılan görüşmeler git gide daha ilginç bir hal almaya başladı.

ANALİZ | Mülteci pazarlığında son durum

Avrupalı emperyalistlerin AB’yi büyük sıkıntıya sokan mülteci krizinin çözümü için AKP hükümetine yaptığı 3 milyar Avroluk teklif için yapılan görüşmeler git gide daha ilginç bir hal almaya başladı. Mülteci krizinin çözümü tam anlamıyla kördüğüm olmuş durumda. Görüşmelerde önceden Merkel – Davutoğlu ikilisi arasındaki tartışma öne çıkarken, Brüksel Zirvesi ile birlikte diğer AB ülkeleri ve Birleşmiş Milletler de dâhil oldu.

Anlaşma neleri kapsıyor?

AB ile Türkiye arasındaki anlaşma sadece Suriyeli mülteciler kapsıyor. Türkiye’den Yunanistan’a kaçak giriş yapmak isteyen mültecilerin yarısından fazlası Suriye dışındaki ülkelerin vatandaşlarıydı. Pakistanlı, Afgan, Iraklı ve İranlı göçmenlerin çoğunluğunu oluşturduğu grup AB tarafından ekonomik mülteci sayılıdığı için Türkiye ile olan anlaşmaya dâhil edilmiyor.

Anlaşmanın içeriğindeki kritik noktaların başında AB’ye Suriyeli mülteci alımı geliyor. Maddenin içeriği kısaca, Yunanistan’a kaçak girmeye çalışan mültecilerin Türkiye’ye gönderilmesi. Bunun karşılığında ise Türkiye’ye gönderilen her bir mülteci için AB Türkiye’de bulunan bir mülteciyi alacak.

Yani AB’nin görünen amacı AB ülkelerine gitmek isteyen mültecilerin AB’ye kaçak giriş yolunu keserek, işgücü olarak nitelikli olanları kontrollü bir biçimde uygun AB ülkelerine göndermek. Ancak bu planın uygulanabilirliği şüpheli. Çünkü hangi AB ülkesinin ne kadar mülteciyi kabul edeceği veya etmek istediği konusunda bir netlik yok. Örneğin başta Macaristan olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin çoğu mülteci kabul etmeyeceklerini şimdiden belirtmiş durumda.

AKP hükümetinin, bu maddelere karşılık olarak AB’den talep ettiği 2 önemli koşul var. Birincisi Türkiye vatandaşlarının Haziran 2016’dan itibaren Schengen bölgesinde vizeden muaf tutulması. AB’nin Türkiye’yi üyelik konusunda yıllardan beri parmağında oynattığını düşünürsek AKP, AB’nin tüm taleplerini eksiksiz olarak karşılasa bile vize muafiyeti konusunda AB’nin bu başlığı da yıllarca uzatabileceğini tahmin etmek pek zor değil.

Ayrıca hali hazırda göçmen karşıtlığının ve faşizmin yükseldiği Avrupa ülkelerinin bir çoğunda bu olayın tepki ile karşılanacağı korkusu ile hükümetler bu kararı onaylamayabilir. Ayrıca Kıbrıs meselesi ve Türkiye’deki siyasi baskı ortamı AB’li ülkelerin vize muafiyetine sıcak bakmasının önündeki diğer önemli engeller olarak görülebilir.

İkincisi, resmi olarak 3 milyar Avro olarak konuşulan mali yardım. Geçtiğimiz ay sızan tutanaklarda Erdoğan’ın AB yetkililerine bu rakamın yetersiz olduğunu söylemesi üzerine rakam konusunda bir takım anlaşmazlıklar olduğu ortaya çıkmıştı.

Ortada dönen bu çirkin pazarlığa geçtiğimiz gün eklenen AKP’nin AB’den 20 milyar Avro istediği iddiası ise durumu daha da karmaşık hale getirdi. Resmiyette gelinen nokta ise şimdilik mülteciler için hazırlanan projelerde kullanılması için hazırlanan 3 milyar Avroluk AB fonunun Türkiye’ye Mart ayının sonundan önce gönderilmesi.

BM plana neden karşı?

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) sözcülerinden William Spinder, “Sığınmacıların toplu bir şekilde Türkiye’ye gönderilmesini öngören bir düzenlemeden endişe duyuyoruz. Türkiye halihazırda 3 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Daha fazla sığınmacının Türkiye’ye geri gönderilmesinin çok iyi bir fikir olduğunu düşünmüyoruz. Bunun yerine Avrupa’da bulunan mültecilerin Avrupa Birliği ülkelerine, Arap ülkelerine, Avusturya ve ABD ile diğer ülkelere yeniden yerleştirilmelerini istiyoruz” dedi.

Diğer taraftan İsviçre radyosu RTS’ye konuşan, Yüksek Komiserlik’in Avrupa Bürosu Direktörü Vincent Cochetel yaptığı açıklamada “Bildiğiniz gibi yabancıların topluca sınır dışı edilmesi Avrupa İnsan Hakları Yasasına göre yasaktır, dolayısıyla bu yapılamaz onun için Avrupa Birliği ve Türkiye’nin bu işin çözümü için uyumlu yeni bir çözüm bulunması gereklidir” dedi.

AB ülkeleri ve Atina arasında Yunanistan’daki 66 bin mültecinin diğer AB ülkelerine gönderilmesini öngören bir anlaşma olduğunu hatırlatan Cochetel, şu ana kadar sadece 600 kişinin AB ülkelerine dağıtıldığını ve Yunanistan’la işe yaramayan anlaşmanın Türkiye’yle nasıl işleyeceği konusunda şüphelerinin bulunduğunun altını çizdi.

Şimdi ne olacak?

18 Mart günü toplanacak AB zirvesinde AKP hükümeti ile görüşülen taleplerin ve koşulların değerlendirilecek. Daha sonrasında ise AB yetkilileri ve AKP hükümeti tekrar masaya oturacak.