AKP'nin belediyeleri terbiye arayışı

DBP'li ve HDP'li belediyelere dönük saldırılarda yeni bir tartışma başlarken, bir yanda AB uyum süreci bir yanda belediyelere kayyum iddiaları kol kola gidiyor.

AKP'nin belediyeleri terbiye arayışı

Geçtiğimiz hafta Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, PKK’ye yardım ettikleri iddiasıyla Diyarbakır’daki bazı ilçe belediyeleri hakkında başlatılan soruşturma kapsamında birçok iş makinesi ve araca el konuldu.

Başsavcılık, örgüt mensuplarına yardım ettikleri gerekçesiyle Diyarbakır’a bağlı 6 ilçe belediyesi hakkında hakkında soruşturma başlattı.

Dicle, Silvan, Sur, Kulp, Bismil ve Lice belediyeleri hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ilçe belediyelerine ait bazı kepçe, araç ve tekerlekli iş makinesi ile Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresine (DİSKİ) ait bir traktör kepçesine el konuldu. Gözaltına alınan belediye çalışanları 6 belediye çalışanı tutuklandı.

Böylece, DBP’li ve HDP’li belediyelere dönük saldırılarda yeni bir tartışma başlamış oldu.

Kayyum haberlerini Özhaseki yalanladı

Bu tartışma öyle bir noktaya vardı ki, AKP’nin belediyelere kayyum atamayı planladığı dahi konuşulmaya başlandı. AKP, bunun yapılabilmesi için Büyükşehir Yasası’nda değişiklik hazırlıklarına başlamıştı bile. Ayrıca Üç yıl önce büyükşehir yasasıyla yerel yönetimlere verilen yetkiler, yeniden valilerde toplanacaktı.

AKP Yerel Yönetimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin tüm değişiklikleri yapacaklarını söylediği yazılıyordu. Ancak Özhaseki, düzenlediği basın toplantısında “Medyada belediyelerin iş makinalarının valiliklerin emrine verileceği, belediyelere kayyum atanacağı gibi konular yazılıyor. Böyle bir algıyı doğru bulmuyorum, söz konusu da değil. Sayıları bir elin parmakları kadar az olan bu kötü niyetli kişilere bakılarak, yasa yapılmaz. Su tersine akıtılmaz.” diyordu.

AKP’den yeni öneri: İngiliz modeli

Bunun hemen öncesinde ise HDP’li ve DBP’li belediyelerin merkezi bütçeden ayrılan paylarını ‘yatırımlar’ için kullanmadıkları ve belediye bütçelerinin önemli bir kısmının personel giderlerine harcanarak bu kaynakların PKK’ye aktarıldığı iddia edildi.

TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Erol Kaya, “6 HDP’li belediyenin toplam bütçesinin gelir kalemi 1,1 milyar lira. Harcamadıkları para ise 360 milyon lira” diye iddia ederken, “Yaklaşık yüzde 30’unu harcamamışlar. Bu belediyelerin bütçesinin yaklaşık yüzde 90’ı merkezden gönderiliyor. Belediye ise parayı sadece personel harcamalarında kullanıyor.” diye iddialarını dürdürdü.

Kaya, bu iddiasına karşılık ‘çözüm’ olarak da ‘İngiltere modeli’ önerdi. Kaya’ya göre, merkezden giden para şartlı olarak verilecek ve şartlar yerine gelmediğinde ise para geri alınacak. Belediyeler projeyi uygulamadığında ise devreye valilikler girecek.

 

DBP: Belediyelerimize kayyım atanırsa direneceğiz

30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimlerde 117 il ve ilçe belediyesini kazanan Demokratik Bölgeler Partisi üyesi (DBP) belediye başkanları ise, hükümetin DBP’li belediyelere kayyum atayacağı iddiası üzerine Diyarbakır’da toplandı.

Belediye başkanları, kayyımları belediye binalarına almayacaklarını ve direneceklerini ifade etti. Toplantının açış konuşmasını yapan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, “Kayyum atanmasının kanuni bir yönü yoktur. Yapılırsa darbe çerçevesinde yapılacaktır. Kayyumlarınız, bu binalardan içeri giremeyecektir. Bu halk buna izin vermez.” dedi.

“Oldu olacak belediyeler tamamen kapatılsın”

Yerel yönetimlerde ‘kamu güvenliği’nin sağlanması gerekçesiyle getirilmek istenen yeni yasal düzenlemelere ilişkin konuşan CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba böyle bir uygulamanın AKP’li olmayan tüm belediyeler için tehdit oluşturacağını söyledi. Ağbaba, “Oldu olacak belediyeleri kapatın” dedi.

Bakan Ala’dan HDP’li belediyeler hakkında açıklama

Son olarak, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Türk İdareciler Derneği’nin düzenlediği etkinliğe etkinlikte yaptığı konuşmada, “Orada belediye seçilmiş. Belediyeyi kim seçti. Halk. Belediyeyi niye seçer halk. Yol yapacak, su getirecek, temizlik yapacak, itfaiye ihtiyacını giderecek. Bunların hepsini bir tarafa koyuyor. Makinelerle çukur kazıyorlar, malzeme götürüyorlar. İşini doğru düzgün yapanın önünü açarız ama işini doğru düzgün yapmayanı, millete hizmet yerine beden ödetenlere de o bedeli millete ödettirmemek için onlardan o yetkiyi alır ve yapacak olana veririz.” dedi.

Belediyelere aktarılan kaynaklara da değinen Ala, açıklamalarına şöyle devam etti:

“Denizli’ye 2015 yılında 347 milyon para gönderilmiş. Diyarbakır’a 489 milyon, Erzurum’a 381 milyon, Eskişehir’e 329 milyon gönderilmiş. Bu iller arasında ki hizmete bakın. Saydığım illerden en fazla kaynağın gittiği il Diyarbakır. Bunun sokaklarında çukurlar var ama diğerleri pırıl pırıl.”

Yerel yönetimlerde AKP “suyu tersine akıtır” mı?

Türkiye’nin, Suriye’de ve Irak’ta “ademi merkeziyetçi” ve “bağımsızlıkçı” grupları desteklerken dönüp ülkede merkeziyetçiliği katılaştıracak adımlar atması beklentisi gerçekçi değil.

Kayyum iddialarının, son dönemde “paralel yapı” Gülen cemaatine yönelik operasyonlarda gündeme gelmesi nedeniyle popülerliği ve cemaat ile PKK ve Kürt hareketi arasında manipülatif bir şekilde kurulmak istenen bağ nedeniyle kullanıldığı anlaşılıyor. Kamu yönetiminde hiç de gerçekçi olmayan bu önerinin AKP’li Özhaseki tarafından ileri sürüldüğünün söylenip yine bizzat onun tarafından yalanlanması bir ölçüde bunu gösteriyor.

Öte yandan, yerelleşme veya yerel yönetimlerde Avrupa Birliği ile yeniden başlayan uyum görüşmeleri varken böyle bir doğrudan “vesayet” sisteminin getirilmesi de pek olası değil. Avrupa Birliği uyum sürecinin, esas anlamıyla Türkiye burjuvazisinin ihtiyaç duyduğu yapısal dönüşümün yol haritası olduğunu da düşündüğümüzde, AKP suyu “tersine” akıtmayacaktır.

Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde, en azından bir süre için, DBP’li ve HDP’li belediyeler üzerindeki baskının daha da artacağına kuşku yok. Şimdiye kadar gözaltına alınan, tutuklanan ve görevden alınan pek çok belediye başkanı oldu ve olmaya devam edeceği de anlaşılıyor. Bu sert iklimin ortasında ise Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uyumunu arttıran bir Türkiye daha olasıdır.

AKP açısından sorun, yasaların kendisinden çok nasıl algılandığı ve siyasi hegemonyasını kurup kuramadığıdır.