Akıntıya karşı kürek çeken kadınlar

Akıntıya karşı kürek çeken kadınlar

Takvim yaprakları Mart ayının 8’ini gösterdiğinde, kadınlardan, hele hele akıntıya karşı kürek çeken kadınlardan bahsetmemek mümkün mü? Klişeleşmesine rağmen kulağımızı tırmalamaya, gözümüze batmaya devam eden piyasacı 8 Mart şamatasına inat, 8 Mart’ın emekçi kadınların mücadele günü olduğunu hep hatırlatmak boynumuzun borcu.

Tarih onları tozlu yapraklarının arasına saklamaya ne kadar çalışırsa çalışsın, onlar hep vardılar, var olmaya da devam edecekler. Belki bugünden bakıldığında oldukça eski, ama insanlık ve kadınların mücadele tarihi açısından oldukça yeni bir tarih aslında 1857. Yani New York’lu dokuma işçisi kadınların grevdeyken üzerlerine fabrika kapılarının kilitlenmesi sonucu 129 kadın işçinin öldüğü tarih. Yani bugünü Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlamamıza neden olan işçi kadınların büyük direnişinin tarihi.

“Böyle gelmiş böyle gitmez” deme cesareti gösteren, akıntıya karşı kürek çeken ne ilk ne de son kadınlar New York’lu dokuma işçileri. Tarihinin motorunun dönmeye devam ettiği her yerde, her direnişte, her devrimde kadınların mayası, tuzu her daim var.

Kadınların kadın olmaktan kaynaklı sorunları peki? Olmaz mı, hem de nasıl var… Engels’in emekçi sınıfların durumunu resmettiği 1800’lü yılların İngiltere’si, işçi kadınların çocuklarına evde yanlızken uyanmasınlar ya da sakin dursunlar diye afyon yutturdukları bir ülke. Varın gerisini siz düşünün… Aynı dönem kapitalizmin beşiği olan ülkelerin tamamı fuhuş, kadın hastalıkları, ölü doğumlar, doğumda ölen kadınlar, istatiki verisi tutulamayacak kadar yaygın sorunlar. İşte bu koşullarda mücadele eden, akıntıya kürek çeken kadınlar, bugünlerin temellerinin atılmasına çok emek, bırakın emeği hayatlarını verdiler.

O günlerden bugünlere köprülerin altından çok sular aktı. Akıntıya karşı kürek çekenler de inat ettiler, devam ediyorlar. Tarih de akıntıya karşı kürek çekenleri yazmaya devam edecek.

Bugün “sayın cumhurbaşkanım” diye söze başlayıp “benim ömrüm size helal olsun” diye devam eden taşeron işçi olarak kürsülerde konuşturulan kadınlar değil sömürüye başkaldırarak milyonlarca emekçinin sesi olan kadınlar,

Bugün kadın cinayetlerine karşı direnci örgütleyen kadınlar,

Bugün Diyanetin fetvalarına karşı insanlık onurunu savunan kadınlar,

Bugün bölgemizi ortaçağ karanlığından daha da geriye götüren, emperyalizmin ve savaşın yıkıcı koşullarına karşı isyan eden kadınlar,

Bugün Cerattepe’yi evladına sahip çıkar gibi savunan kadınlar,

Bugün İlerici Kadınların örgütlü gücü İKD’yi, Türkiye’nin dört bir yanında yeniden yeşerten kadınlar,

Akıntıya karşı kürek çekmeye devam ediyorlar.

Selam olsun onların yaratacağı aydınlık geleceğe!