Akdoğan üzgün: Koskoca Amerikan devleti küçücük bir terör örgütünden medet umar hâle geldi

AKP kanadında ABD'nin PYD'ye olan desteğinin hayalkırıklığı devam ediyor.

Akdoğan üzgün: Koskoca Amerikan devleti küçücük bir terör örgütünden medet umar hâle geldi

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “‘Kurttan post, ayıdan dost olmaz’, bunlar şimdi ayıyla aynı çuvala giriyorlar. Koskoca Amerikan devleti küçücük bir terör örgütünden medet umar hâle geldi” dedi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AKP Ankara İl Danışma Meclisi toplantısında konuştu. Ankara’da Cemil Meriç Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen AKP İl Danışma Meclisi toplantısına katılan Başbakan Yardımcısı Akdoğan, terörle mücadele konusunda Türkiye’nin yalnız bırakıldığını söyledi.

Akdoğan, “Bütün bunlara karşı biz de topyekûn bir mücadele içerisindeyiz ama bakın iki olayda Türkiye yalnız bırakılıyor. Bir tanesi, bu terörle mücadeledir. İkincisi de Türkiye’nin 4 yıldır tek başına göğüslemeye çalıştığı büyük bir insani kriz var, milyonlarca insan Suriye’de evini barkını terk etti, kimi Ürdün’e doğru gitti, kimi Türkiye’ye doğru geldi. Milyonlarca insanı, 3 milyona yakın insanı Türkiye kabul etti, kucağını, gönlünü açtı ama bu insani krizde de Türkiye yalnız bırakıldı.” ifadelerini kullandı.

Suriye’de çatışmaların, siyasi kavgaların ve nüfuz mücadelelerinin olduğuna işaret eden Akdoğan, “Ama bir de insani tarafı var bu işin, insanlar ölüyor. 300-400 bin insan öldü. 20. yüzyılda dünya savaşlarında insanlar ölüyordu. Şimdi terör var, çatışmalar var, insanlar ölüyor. Milyonlarca insan perişan ama insani kriz kimsenin umurunda değil, insan unutulmuş durumda. Türkiye bu mücadelede de yalnız bırakıldı” diye konuştu.

“Ayıyla aynı çuvala giriyorlar”

Akdoğan, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin, dünyanın birçok yerinde, angajman kuralları gereğince kıtalar ötesinde birtakım müdahalelerde bulunduğunu anlattı. Türkiye’nin terörle mücadelede küresel bir dayanışma olması gerektiğini ifade ederek “Sizi yalnız bırakmayacağız” dediğini hatırlatan Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın dört bir yanında birçok insani veya askeri operasyonda müttefiklerimizin yanında yer aldık ama konu PKK olunca, konu PYD olunca, Türkiye’nin başına musallat olan terör örgütleri olunca Türkiye yine yalnız bırakıldı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Burada PYD meselesi, bakın çok açık söylüyorum, ‘Kurttan post, ayıdan dost olmaz’, bunlar şimdi ayıyla aynı çuvala giriyorlar. Koskoca Amerikan devleti küçücük bir terör örgütünden medet umar hâle geldi. ‘Suriye’de denize düştük, yılana sarıldık diyoruz’ diyor ama o yılan, o akrep onunla yolculuk yaptığın zaman seni sokuyor, sokacak, bunun fıtratında bu var. Herkesle de iş birliği yapar, işte yapıyor. Yıllarca kendini katleden, Kürtleri katleden, nüfus kâğıdı bile vermeyen Esed’in piyonu oldu, işbirlikçisi oldu. Bir taraftan Rusya ile iş tutuyor bir taraftan İran destekliyor, tam bir şer cephesine dönüştü. Şimdi bundan sana yar olur mu? Bundan medet umulabilir mi? Ve o yılanın başları var, Türkiye’de PKK Suriye’de PYD, İran’da PJAK, Irak’ta PÇDK, bilmem ne, bunlar aynı yılanın başları, aynı terör örgütü bunlar. Bunların Apo’su bir, Kandil’i bir, KCK’sı bir, hedefleri bir, elindeki silah bir. Birine ‘terörist’ diyorsun, öbürüne ‘değil’ diyorsun. Bu, milletin aklıyla alay etmektir. Bunlar aynı bütünün parçalarıdır ve ayıya ‘kuzu’ demekle kuzu olmuyor bu terör örgütü. Türkiye’deki, Suriye’deki uzantısı da bunların hepsi aynı. Demiyorlar mı ‘Apo bizim önderimiz’ vesaire, Kandil’den talimat almadılar mı, Kandil’in adamları kurmadı mı bu terör örgütünü, hâlâ onlar yönetmiyor mu? Bu nasıl bir kandırmacadır. Kafalarını kuma sokuyorlar, bütün vücutları görünüyor. Bu sürdürülebilir bir durum değildir.”

“Terörle mücadelede bütün dostlarımızı yanımızda görmek istiyoruz”

Akdoğan, “Necis suyla necaset temizlenmez” sözünü hatırlatarak, “İşte Suriye niye bataklığa döndü, bir pisliği başka bir pislikle temizlemeye çalışıyorlar, yani yanlış araçlarla doğru hedeflere ulaşılamıyor, bundan dolayı da netice alınamıyor. Biz hem terörle mücadelede bütün dostlarımızı yanımızda görmek istiyoruz hem de o uğraştığımız tek başına göğüslemeye çalıştığımız insani krizler konusunda da müttefiklerimizi yanımızda görmek istiyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin mültecilere kucak açtığını ve 10 milyar dolara yakın para harcadığını söyleyen Akdoğan, “Peki nerede bu demokrat dünya, Avrupa’sı, Amerika’sı, nerede bu insanlar?” diye sordu.

“Canlı bombanın taziyesine gidiyorlar, bu nasıl bir densizliktir?”

Dünya genelinde sıkıntılar devam ederken ülkede birliğin, bütünlüğün korunması gerektiğine vurgu yapan Akdoğan, “Ama bakın muhalefetle ortak bir bildiri yayınlanamıyor. Utanmadan kalkıp eli kanlı katilin, canlı bombanın taziyesine gidiyorlar, bu nasıl bir densizliktir, bu nasıl bir aymazlıktır, nasıl bir utanmazlıktır. Böyle bir demokratik siyaset olabilir mi? Yani terörü destekleyen, silahı yücelten, eli kanlı örgütlerin arkasında kuyruk olan bir anlayış demokrasiye hizmet edebilir mi, demokrasinin bir parçası olabilir mi? CHP, HDP’nin peşine takıldı. Tam bir HDP’lileşme sendromu yaşıyor. Bazen konuşuyor CHP’li milletvekilleri, sanırsınız ki HDP’liler konuşuyor. Atatürk’ün partisi bu hale mi gelecekti? Sık sık böyle diyorlar, ‘Atatürk’ün partisiyiz biz.’ Marjinal bir partiye dönüştürdünüz. Kullandığınız dil böyle, üslup böyle, tavır böyle. Türkiye’nin 35 şehrinde milletvekili çıkaramadınız. CHP hiç bu duruma düşürülmüş müydü” diye konuştu.

Akdoğan, “Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, ikide bir ‘Niye kimse istifa etmiyor’ diyor. Arkadaş hangi Avrupa ülkesinde bir parti başkanı 6 tane seçimi üst üste kaybedip de o koltukta oturabilir. Bırakın koltukta oturmayı sokağa çıkamaz. Ama sen o koltuğa yapıştın ve utanmadan AKP’ye ikide bir istifa çağrısı yapıyorlar. Diğerlerinin ne kadar kaybettiğini söylemeyeyim, zaten onlar ortalıkta yok” ifadelerini kullandı.

Her konuda bir ayak direme olduğunu savunan Akdoğan, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili ise şunları söyledi:

“Daha esasa geçilmedi, usûl konuşulacak, niye masayı deviriyorsun? ‘Sen benim gibi düşünerek masaya oturacaksın’ yani ‘Beynini boşalt da gel.’ Kendi gibi düşünmeyi dayatıyor. Ben senin gibi düşüneceksem neyi oturup konuşacağız. Böyle bir dayatmacı anlayış olur mu? Sonra bir de bunun adı ‘darbeyle ilgili şeyleri güya temizleme komisyonu’ olacakmış, bunun kendisi darbeci bir zihniyettir. Kendi gibi olmayanı kabul etmeyen, dayatma yapan, dikte eden anlayış, bunun kendisi zaten darbeci bir anlayıştır, sivil bir anlayış değildir bu, bunun görülmesi gerekiyor.”

Akdoğan, son dönemde Türkiye için “savaş meraklısı” gibi ifadeler kullanıldığına dikkat çekerek, “Biz savaş meraklısı falan değiliz, maceracı bir hükümet yok. Son derece rasyonel bir hükümet var ama Türkiye’nin çıkarlarını, Türkiye’nin ulusal güvenliğini koruma bu hükümetin görevidir” dedi.

“Türkiye kendine yönelik tehditlere karşı kendi angajman kurallarıyla hareket eder”

Rusya ve İran generallerinin, tanklarının, askerlerinin Suriye’de olduğunu ancak kimsenin bu ülkeler için “Savaşa girdi” demediğini söyleyen Akdoğan, şöyle konuştu:

“Biz iki top atışı yapıyoruz, ‘Aman Türkiye maceracı mı, savaşa mı girecek, savaş sevdalısı mı.’ Artık devir değişti, ülkeler arasında böyle savaşlar olmuyor, şimdi asimetrik tehditler ve farklı bir mücadele var. Bu mücadelenin içerisinde bizim ulusal güvenliğimizi korumamız gerekiyor. Bunun için de gereken tedbirleri elbette almamız gerekiyor. Bir taraftan ‘Aman Suriye’ye müdahale etmeyin, müdahil olmayın içinize kapanın, kafanızı çevirin’, sonra ‘Burada PKK devleti kuruluyor, buna niye buna izin veriyorsunuz, Türkmenler öldürülüyor niye sahip çıkmıyorsunuz.’ Tamam, nasıl sahip çıkılacak? Türkiye’yi tehdit edenler nasıl engellenecek, yani o yan gelip yatmakla, içe dönmekle, kafamızı çevirmekle bu yapılabilir mi? Şimdi bunu eleştirenler yarın onu söylemeye başlayacaklar. Burada hep birlikte ortak bir duruş, ortak bir tavır takınmak gerekiyor. Göreceğiz Suriye’de ne olacak, ateşkese uyacaklar mı? ‘Terör örgütleri için geçerli değil’ diyorlar, yine arka planda başka bir oyun var. Yani ‘Biz yine yapacağımızı yapacağız ama birilerinin de elini kolunu bağlayacağız’ anlamına geliyor. Bizim için de PYD terör örgütü. Madem terör örgütleri için bu geçerli değil bizim için de o terör örgütü ve Türkiye kendine yönelik tehditlere karşı kendi angajman kurallarıyla hareket eder. Bunu da hiç kimsenin aklından çıkarmaması gerekiyor.”

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, Ekim 2014’te PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini açıklamış, Washington yönetimi Eylül 2015’te de PYD’nin silahlı kanadı YPG’yi de terör örgütü olarak görmediğini ilân etmişti.

Türkiye, Ankara’daki saldırıda YPG bağlantısına dâir bilgileri Amerikan Büyükelçisi ile paylaşmış ancak Amerikan Dışişleri Sözcüsü John Kirby bundan sonra yaptığı açıklamada, “[Ankara’daki saldırıda] sorumlunun kim olduğunu onaylayacak ya da reddedecek bir pozisyonda değiliz. Bu bizim için halen ‘ucu açık bir soru’” demişti. Sözcü aynı basın toplantısında YPG mensuplarını, “IŞİD’e karşı savaşan en güçlü grup” ve “cesur Kürt savaşçılar” diye nitelendirmişti.