Tutmayın Karagül'ü

İbrahim Karagül'ün Erdoğan'ın 10 Kasım'daki meydan okuma konuşmasından fazla heyecanlandığı anlaşılıyor. Genel olarak yazının, AKP'nin 1 Kasım seçimlerinin karşıtları üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi fırsata çevirip pozisyonunu güçlendirme siyasetinin bir uzantısı olduğuna şüphe yok. Aman diyelim tutmayın Karagül'ü...

Tutmayın Karagül'ü

Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül, bugün yayınlanan “Büyük oyuncu geri dönüyor” başlıklı köşe yazısında, “Cumhuriyet bir geçiş süreciydi. Yeni sıçramağa ramak kala bu kadar büyük saldırıların bize yönelmesi yüzyılların hesabıdır. İşte şimdi biz bu hesabı yapanların defterini duruyoruz, yirminci yüzyıl parantezini kapatıyoruz. Yeni bir tarih başlıyor. Büyük oyuncu geri döndü. Tarih değiştirecek bu iradeye sahip çıkmak boynumuzun borcudur…” diye yazdı.

Karagül, yazısında belirsizlik döneminin 1 Kasım’da sona erdiğini ve “Gezi isyanıyla başlatılan darbeler dönemi, çokuluslu müdahale dönemi”nin tarihe gömüldüğünü ilan ederken, “Üç yıldır ısrarlı biçimde ülkenin, siyasi öncülerin, milletin azmini yok etmeye, cesaretini kırmaya, onu küçük düşürmeye dönük bütün uğursuz fırtınalara rağmen, Oyun Kurucu Türkiye geri dönüyor.” diye yazdı.

Haziran Direnişi korkularından sıyrılmak

AKP’ye yakın gazetecilerin Haziran Direnişi sonrasını bir ‘türbülans’ olarak değerlendirdikleri ve 1 Kasım seçimleriyle bu dönemi geride bıraktıklarını ilan ettikleri biliniyor. Ancak Karagül’ün bu değerlendirmeleri bunun bir adım da ötesine geçen AKP’nin hamle yapacağına işaret eden bir iddia barındırıyor. Son dönemde, AKP’den üst üste gelen Suriye’de IŞİD bahanesiyle bir müdahale arayışı içerisinde olunduğuna ilişkin açıklamalarla birlikte düşünmek gerekiyor.

İbrahim Karagül, Türkiye’nin de parçası olduğu coğrafyada yüz yıl sonra ilk kez derin bir parçalanma yaşandığını söyleyerek Türkiye’de dahil bütün ülkelerin bunun parçası olduğunu vurguluyor. “Mısır’da özgürlük mücadelesini diktatörlük mücadelesine dönüştüren, Irak’ta uzaktan kumanda edilen örgütler üzerinden işgal yürüten irade, Türkiye’yi de son dönemde terör üzerinden bu haritanın içine sokmaya çalıştı.” diye yazan Karagül, en büyük hesaplaşmanın bulunduğumuz coğrafyayı çekip çevirecek, toparlayacak, öncülük edecek ülke olması nedeniyle Türkiye ile yapıldığını söylüyor.

ABD’ci AKP’ye komplo kuranlar kim? 

Bu noktada, ABD icazetiyle iktidara gelmiş, ABD’de “deliğe süpürmeyin” çağrıları yapılmış, kendi döneminde hem ulusal hem uluslararası sermayenin kârlarını zirveye taşımış, ABD’ye İncirlik üssünü sonuna kadar açmış, AB ile uyumlu bir AKP iktidarının, hangi odağın ‘komplolarına’ muhatap olduğu sorusu ister istemez akıllarda beliriyor. Cengiz Çandar’ın Türkiye’nin Avrupa ile olan konumunu Rusya ve Çin ile eş değer görmesi veya Vatan Partisi’nin Erdoğan’a ‘millicilik’ yakıştırmaları bir kıstas olmayacaksa, Türkiye tarihinin en işbirlikçi iktidarlarından birisi olan AKP için Karagül’ün söylediklerinin ciddiye alınabilir bir yanı bulunmuyor. Burada AKP’nin kendisine Adnan Menderes ve Turgut Özal’ın devamı rolü biçmesi de boşuna olmadığını not etmek de yararlı olabilir.

Tüm bunlar düşünüldüğünde Karagül’ün lafı bu kadar uzatıp dolandırmasının AKP’nin bir türlü sağlayamadığı ideolojik bütünlüğün bıraktığı boşluğu doldurmak için yapılan uyduruk bir çaba olarak görmek mümkün. Bu çabanın kitle tabanı olması da bu gerçekleri değiştirmiyor. Sonuç olarak kameralar karşısında söylenen ‘one minute’ daha kulisten çıkınca moderatöre söylenmiş oluveriyor nasıl olsa.

Karagül’ün hamaseti bitmiyor

Öte yandan Karagül’ün yazısında nasıl bir tarihsel kırılma yaşandığını, Türkiye’nin önündeki tükeniş ya da yepyeni bir aydınlanma dönemi seçeneklerinden ikincisini nasıl seçtiklerini, seçtikleri yolun Selçuklu’dan bu yana devam ettiğini, milletin nasıl bu davaya sahip çıktığını, herkese nasıl bir tarihsel sorumluluk düştüğünü anlatıp duruyor.

Bu hamasetin sonunda ise yazısını, “Haçlı Savaşları Anadolu Selçuklu devleti, Moğol İstilası Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı Cumhuriyet… Devam eden süreç.. 20. yüzyıl bizim için dondurulmuş bir tarihti ve buzlar çözüldü. Cumhuriyet bir geçiş süreciydi. Yeni sıçramağa ramak kala bu kadar büyük saldırıların bize yönelmesi yüzyılların hesabıdır. İşte şimdi biz bu hesabı yapanların defterini duruyoruz, yirminci yüzyıl parantezini kapatıyoruz. Yeni bir tarih başlıyor. Büyük oyuncu geri döndü. Tarih değiştirecek bu iradeye sahip çıkmak boynumuzun borcudur…” diyerek bitiriyor.

Bir bütün olarak bakıldığında, İbrahim Karagül’ün Erdoğan’ın 10 Kasım’daki meydan okuma konuşmasından fazla heyecanlandığı anlaşılıyor. Genel olarak yazının, bir süre daha devam edeceği anlaşılan AKP’nin 1 Kasım seçimlerinin karşıtları üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi fırsata çevirip pozisyonunu güçlendirme siyasetinin bir uzantısı olduğuna şüphe yok. Ama yine de söylemeden duramıyoruz. Aman diyelim tutmayın Karagül’ü…