Tehlikenin farkındayız

Ankara Katliamı sonrasında Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Türkiye’ye yönelik tehdit düzeyine ve Türkiye’deki operasyon becerisine ilişkin haberler kamuoyuna yansımaya devam ediyor. Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’deki katliamların sorumlusu çeteler ve özellikle IŞİD militanları için “Türkiye’de suç işlemeyeni tutuklamayız” açıklaması örneğinde olduğu gibi AKP’nin cesaretlendirici tutumu Türkiye halkını açık hedef haline getiriyor. IŞİD’in İstanbul, Ankara, Konya, Adana,... View Article

Tehlikenin farkındayız

Ankara Katliamı sonrasında Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Türkiye’ye yönelik tehdit düzeyine ve Türkiye’deki operasyon becerisine ilişkin haberler kamuoyuna yansımaya devam ediyor. Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’deki katliamların sorumlusu çeteler ve özellikle IŞİD militanları için “Türkiye’de suç işlemeyeni tutuklamayız” açıklaması örneğinde olduğu gibi AKP’nin cesaretlendirici tutumu Türkiye halkını açık hedef haline getiriyor.

IŞİD’in İstanbul, Ankara, Konya, Adana, Gaziantep, İzmir ve Kilis’te canlı bomba hücrelerine sahip olduğu iddia ediliyor. Bu hücrelerin yanı sıra Suruç Saldırısı sonrasında Türkiye’nin IŞİD hedeflerini vurmasından sonra örgütün misilleme amacıyla Suriye’den Türkiye’ye en az beş bomba yüklü araç soktuğu ve önümüzdeki günlerde bu hücre ve araçlarla yeni saldırılar planladığı konuşuluyor. Emniyet’in bombalı araçları bulamadığı da iddialar arasında.

Sputnik: IŞİD Ankara’dan daha büyük saldırılara hazırlanıyor

Rus haber ajansı Sputnik de Emniyet yetkililerine dayandırdığı haberde, IŞİD’in İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır başta olmak üzere bazı metropollerde bomba yüklü araçlarla terör saldırıları yapmaya hazırlandığını iddia etti.

Güvenlik güçlerinin alarm durumuna geçtiğini ve olası saldırılara karşı gereken tedbirlerin alındığını belirten ajans, “Emniyet güçleri, IŞİD’in Ankara’daki saldırıyı ‘uyarı’ amaçlı yaptığı ve daha büyük saldırılara hazırlandığı yönünde istihbarata sahip” diye yazdı.

Emniyet birimlerinin elindeki istihbarata göre, IŞİD’in Türkiye’de 10 adet bomba yüklü aracı var. Bomba yüklü araçların, dikkat çekmemek için bu tür terör eylemlerinde kullanılan, pikap ya da kamyonetlerden değil, lüks sınıfa giren araçlardan seçildiği belirtiliyor.

Emniyet yetkilileri söz konusu istihbaratı doğrulayarak, Sputnik’e şu bilgileri verdi:

“Örgütün elindeki bomba yüklü araçların patlatılmadan yakalanması için büyük bir çaba içerisindeyiz. Tüm şüpheli araçlara bakıyoruz. Tüm ihbarları değerlendiriyoruz. Bizim edindiğimiz bilgilere göre örgüt büyük bir ilde saldırı yapmak için hazırlık yapıyor.”

Yakalanan ‘intihar yelekleri’

Öte yandan, Hürriyet Daily News gazetesinden Ali Kayalar’ın 15 Ağustos tarihli üst düzey bir yetkiliye dayandırdığı haberde, IŞİD operasyonlarında bazıları kullanıma hazır ve belirli bir kişinin kullanımı için hazırlanmış 30 ‘intihar yeleği’ ele geçirildiğini yazmıştı. Haberde üst düzey yetkilinin son operasyonlarda gözaltına alınan 2 bin 500 kişinin içinde yaklaşık 500 IŞİD bağlantılı şüpheli olduğunu ileri sürdüğünü aktarılmıştı. Ama hiçbir dönemde IŞİD’e karşı bu çapta bir operasyon yapıldığı basına yansımadı. Hatta Ankara Katliamı sonrasında İzmir örneğindeki gibi IŞİD üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan ve üzerlerinde silah bulunan kişiler adliyeye dahi sevk edilmeden polise ifade verip serbest kalabiliyorlar.

Aileler Devletin IŞİD’e katılımları engellemediğini söylüyor

Diyarbakır, Suruç ve Ankara saldırıların failleri olarak gösterilen çocukları IŞİD’e katılan ailelerin isyanı da son dönemde sık sık basına yansıyor. Son olarak Diyarbakır saldırısının faili Orhan Gönder’in annesi Hatice Gönder ve Ankara katliamını Yunus Emre Alagöz’le birlikte gerçekleştiren Ömer Deniz Dündar’ın babası M. Dündar çocuklarının IŞİD’e katılma sürecinde yaşadıklarını açıklamışlardı. Ailelerin ortak hikayesi defalarca kez polise ve diğer devlet kurumlarına başvurmalarına rağmen çeşitli gerekçelerle kendileriyle ilgilenilmediği ve hiçbir işlem yapılmadığı yönünde.

Zafiyet AKP’nin çöken Suriye politikasından doğuyor

Ankara Katliamı sonrasında başlayan tartışmalarda ‘güvenlik zafiyeti’nin AKP’nin çöken Suriye politikasını sürdürme ısrarından kaynaklandığı açığa çıkıyor. AKP bir yandan 1 Kasım seçimlerinde tek başına iktidar olabilmek için Kürt siyasi hareketine karşı sertleşirken bir yandan da Suriye’de devre dışı kalmamak için her yöntemi deniyor. Bu sırada PYD üzerinden Kürtlerle çatışmakta olan IŞİD’i dahi Türkiye’de HDP’ye karşı elinde bir kart olarak tutmak istemiş olabileceği anlaşılıyor.

Bugüne kadar IŞİD’in Türkiye içinde görece rahat hareket etmesinde en azından bu yaklaşımın etkili olduğu söylenebilir. Ancak, IŞİD’in pek de kontrol edilebilir bir kart olmadığı son bombalı saldırılar ve tehdit potansiyeli ile görülebiliyor.

Öte yandan, Suriye’deki çetelerin yapıları ve aralarındaki geçişkenlik nedeniyle örgütsel bağ tariflerinin de kolay olmadığı biliniyor. Bu da AKP’nin ‘ılımlı muhalefeti destekleme’ diye açıklamaya çalıştığı tavrının da pratikte her zaman söylendiği gibi kolaylıkla işleyemeyeceğini kanıtlıyor. AKP’nin daha ötede adımlar atmış olabileceği ve IŞİD ile olan bağlarının en azından istihbarat örgütleri düzeyinde çok daha ‘derin’ olması da göz ardı edilmemesi gereken bir nokta. Ancak en azından Suriye’de ‘ılımlı muhalefet’ tarifinin mümkün olmadığı gerçeği karşısında IŞİD ile başka gruplar arasında ayrım yapmanın mümkün olamayacağı ve diğer gruplar üzerinde de hakimiyet kurmak isteyen IŞİD’in hiç olmazsa bundan yararlandığını ve yararlanacağını söylemek mümkün.