Reyhanlı’da ihmal kimin?

Reyhanlı'da MİT, polis, savcılar, HSYK, herkes birbirini suçluyor. Emin olabileceğimiz tek şey saldırının bilindiği halde engellenmediği.

Reyhanlı’da ihmal kimin?

IŞİD tarafından 11 Mayıs 2013’te Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleştirilen ve 53 yurttaşın yaşamını yitirdiği katliamın davasında MİT, Hatay Emniyeti ve savcı Özcan Şişman birbirini suçluyor.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) da mahkemeye gönderdiği yazıda, 52 kişinin yaşamını yitirdiği Reyhanlı’daki bombalı saldırıya ilişkin açılan davada Reyhanlı iddianamesini hazırlayan ve MİT tırlarına ilişkin soruşturma sebebiyle tutuklu yargılanan Savcı Özcan Şişman’ı MİT’in uyarı ve ihbarına rağmen patlamadan önce şüphelileri gözaltına almadığı gerekçesiyle “patlamaya engel olmamakla” suçladı.

Şişman daha önce “MİT’in Reyhanlı saldırısından haberdar olduğunu ancak Emniyet’ten sakladığını” açıklamış ve Reyhanlı Davası’nda polisin MİT’ten bir gün önce gelen ve araçların plakalarını da içeren bomba ihbarını saldırıdan yaklaşık 10 saat sonra gördüğü ortaya çıkmıştı.

“İhbar mektubu adi evrak gibi getirilmişti”

Öte yandan, AKP, Reyhanlı’da gerçekleştirilen saldırı sonrasında da, tıpkı Ankara’daki katliamdan sonra olduğu gibi, Suriye istihbarat örgütü El Muhaberat suçlanmış ve saldırıyı Mihraç Ural lideri olduğu Acilciler grubunun yaptığı ileri sürülmüştü. Ancak bu iddiaların arkası gelmemiş ve saldırıyla Suriye’deki cihatçı çetelerin ve özellikle IŞİD’in bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştı.

Reyhanlı patlaması meydana geldiğinde, bu ilçenin adli olarak bağlı olduğu Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Aziz Takçı ve Özcan Şişman’ın ‘MİT TIR’ları’ davasında tutuklandıkları mahkemede ifadelerinde de bazı detaylar yer alıyor.

Aziz Takçı ifadesinde “MİT tarafından olaydan bir gün önce kapalı bir zarf içerisinde akşam saat 5.00-5.30 sıralarında arşiv evrak memurluğuna adi bir evrak olarak bırakılıyor. Bir zarf ve oradaki polis durumdan vazife çıkartıyor. Nöbetçi amirine götürüyor, nöbetçi amir evrakı bir açıyor eyvah, detaylı araçlarla bombalar yüklenmiş 2-3 tane araca. 12 saat önce adi bir evrak olarak ihbar edilecek bir olay mı ve takip etmişler, biliyorlar bunların bombaları yüklediklerini.” demişti.

MİT’in Cilvegözü, Reyhanlı ve Ulukışla bağlantıları

33 sanıklı Reyhanlı patlamasının iddianamesini hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman ise mahkemede verdiği ifadesinde “Cilvegözü patlaması yaşanmıştı 2013 yılının şubat ayında. bu patlamada da olaya karışan, Suriye istihbaratı adına eyleme karışan 4 kişinin sadece olaydan hemen bir iki dakika önce irtibat için kullandıkları SİM kartının MİT’in bir muhbiri tarafından temin edilip verildiğini tespit ettik. Devletimiz adına çalışan birisi nasıl böyle bir olaya karışıyor? Tedirgin olmuştuk, araştırmak durumundayım, insanlar hayatını kaybetmiş bu noktada.” demişti.

Şişman ifadesinin devamında da yine bir MİT elemanı olan H.T.’nin IŞİD’in Niğde Ulukışla’daki saldırısı ve Reyhanlı patlaması ile olan bağlarını “Yani bazı kamu görevlilerinin terörle istihbarat arasındaki dengeyi koruyamamaları tesadüfen bizim soruşturmalarımız sırasında ortaya çıktı. Reyhanlı’daki patlama soruşturmasını da ben yapmıştım. H.T. isimli şahsın istihbarat adına iş yapan kişi olduğunu dinlemeler sırasında tespit ettik. Bu şahsın daha sonra Niğde Ulukışla’daki terör saldırısına karışan IŞİD militanlarını Türkiye’ye geçiren kişi olduğu tespit edildi, bu şahısla ilgili dava açıldı. Reyhanlı patlamasından tutuklu sanıklardan 2 tanesi mahkemedeki ifadesinde ‘Bizi Reyhanlı olayına karıştıran kişi H.T. isimli bu şahıstır. Biz ne yaptıysak bunun telkiniyle yaptık’ dedi. Yani Reyhanlı’da da bazı kamu görevlilerinin karışmış olma ihtimalini bir anlamda görmüş olduk.” diyerek açıklamıştı.

HSYK ‘paralel savcı’yı suçlu gördü

Bununla birlikte, HSYK, patlamada ihmali olduğu gerekçesiyle savcı Şişman hakkında soruşturma izni verdiğini mahkemeye bildirdi. Reyhanlı patlaması öncesi dikkat çekici yazışmalara yer verilen yazıda, MİT’in ihbarını, patlamadan 3 gün önce, 8 Mayıs 2013 tarihinde Hatay Emniyeti’ne bildirdiği ifade edildi. İhbarın ardından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında ihbarda ismi geçen ve halen tutuklu bulunan Nasır Eskiocak’ın da aralarında olduğu 4 şüphelinin teknik takipte oldukları belirtildi.

HSYK, MİT tarafından 9 Mayıs 2013 günü Savcı Özcan Şişman’a harekete geçilmesinde fayda gördüğü bilgisinin verilmesine karşın, savcının mevcut verilerle yapılacak operasyon sonucu şüphelilerin serbest kalma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle beklemede kalma kararı aldığı iddia edildi.

“Emniyet de biliyordu”

MİT’in patlamadan 2 gün önce Hatay Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç ve savcı Şişman ile görüşerek ilgili görevlilere “Türkiye’de, Suriye kaynaklı eylem/eylemler yapılacağı” yönündeki istihbarat bilgileri ilettikleri anlatılarak, şöyle denildi:

“Süreç bir bütün olarak ele alındığında, oldukça somut olduğu kanaatine ulaşılan anılan ihbar varken, tüm riskler de alınmak suretiyle ihbarda adı geçen şahısların derdest edilerek toplanması yerine, ısrarla şahısların silah ve/veya patlayıcı gibi somut birtakım delillerle yakalanmasını teminen delil toplama sürecine devam edilmesi yönünde görüş bildirerek, yapılmak istenen operasyonun yapılmasına, dolayısıyla söz konusu bombalama eylemi ile ilgili olarak isimleri geçenlerin gözaltına alınmaması sonucunda anılan patlamanın ve neticelerinin engellenmemesine sebep olmuştur.”

Sadece saldırının engellenmediğinden emin olabiliriz

Tüm bu tartışmalar, herkesin birbirini suçlama hali ve çelişkili ifadeler esas olarak Devletin sorumluluğunu gözden kaçırmaya neden olma ihtimalini doğruyor. Ortaya çıkan tablo güvensizleştikçe insanların en güvenli hissedecekleri senaryoyu tercih etmesi olağan.

Öte yandan, Türkiye’nin son dönemine damga vuran suikastler ve saldırılar da MİT, Emniyet veya Jandarma istihbaratının her taşın altından çıkıyor olması şaşırtıcı değil. Sonuçta ülkede Suriye ile savaş çıkarmak için “4 adam yollar 8 füze attırırım” diyen Hakan Fidan’ın başında olduğu bir istihbarat örgütü var.

Sonuç olarak, emin olabileceğimiz tek şey, Devletin ve AKP’nin Reyhanlı saldırısını bildiği halde engellemek için bir şey yapmadığıdır. Suriye’deki cihatçı çeteler ile bağlar ve Hatay’daki bir kaç meczubu kullanarak saldırının yapılmasına kimin katıldığı ise cevaplanmayı bekleyen sorulardır.