Reyhanlı Davası bugün Ankara’da devam etti

Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde, 11 Mayıs 2013'te, 53 kişinin hayatını kaybettiği iki ayrı bombalı saldırıyla ilgili 33 kişinin yargılandığı ve güvenlik nedeniyle Ankara'ya nakledilen davanın görülmesine bugün devam edildi.

Reyhanlı Davası bugün Ankara’da devam etti

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde, 11 Mayıs 2013’te, 53 kişinin hayatını kaybettiği iki ayrı bombalı saldırıyla ilgili 33 kişinin yargılandığı ve güvenlik nedeniyle Ankara’ya nakledilen davanın görülmesine bugün devam edildi.

Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın duruşmasına, tutuksuz sanıklar Nebil Kabasakal, İlhan Küçükdüvekin, Muhammet Ali Serter ve Muhammet Gümüş ile sanık ve şikayetçi avukatları katıldı.

Reyhanlı Davası’nın 6. duruşması bugün Ankara Adliyesi’nde görüldü. Davadan sonra Ankara Katliamı’nda yaralananların ailelerini ziyaret eden Reyhanlı Aileleri, hastane ziyaretinden sonra katliamın yaşandığı Ankara Garı’na karanfil bıraktı.

Acınız, acımızdır

Reyhanlı Davası için Ankara’ya gelen Reyhanlı Aileleri duruşmadan sonra Ankara Katliamı’nda yaralananların ailelerini ziyaret etmek için Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitti. Hastanedeki ziyaretleri sırasında Reyhanlı aileleri şunları dile getirdi: “Acınız, acımızdır. Biz her katliamda bir kez daha kahroluyoruz. Bunların hesabını birileri vermeli. Sorumlular ortaya çıkarılmıyor. Bir şey yapmaya kalksan polisle, gazla saldırıyorlar. Sorumlular ortaya çıksa belki o zaman vicdanımız biraz rahatlar ama o da yok.”

Tutuklu sanıklar Fikret Nazik, Mehmet Genç, Nasır Eskiocak, Ergin Ördek, Yusuf Büyükkasım, Doğan Özdemir, Mehmet Kılıç, Ahmet Mansuroğlu ve Süleyman Evet de duruşmaya tutuklu bulundukları Adana’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez’in gözlemci olarak izlediği duruşmada, haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar Aykan Hamurcu, Yusuf Nazik, Ercan Bayat, Temir Dükancı, Ömer Alkhatıp, Mihraç Ural, Cengiz Sertel ve Mohammad Dip Korali’nin yakalanamadığı tutanağa geçirildi.

Hatay Emniyet Müdürlüğü’nün, olay günü MOBESE görüntülerini gönderdiği belirtilen duruşmada, HSYK’nın, iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman hakkında idari veya adli soruşturma olup olmadığı konusunda mahkemeye yanıt verdiği aktarıldı.

Savcıya soruşturma

Buna göre, HSYK Genel Sekreterliği’nden 18 Eylül 2015’te mahkemeye gönderilen yanıtın üst yazısında, Şişman hakkında, HSYK Üçüncü Dairesi’nce, 13 Ocak 2015 tarihli karar ile inceleme ve soruşturma izni verilmesi teklifine, kurul başkanının verdiği “olur”a istinaden başlatılan inceleme ve soruşturmanın devam ettiği belirtildi.

Üst yazının ekinde MİT’in, Şişman ile Hatay Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili görevlilerine, patlamadan önceki tarihlerde, “Türkiye’de, Suriye kaynaklı eylem/eylemler yapılacağı” yönündeki istihbarat bilgileri ilettikleri anlatılarak, şöyle dendi: “Oldukça somut olduğu kanaatine ulaşılan anılan ihbar varken, tüm riskler de alınmak suretiyle ihbarda adı geçen şahısların derdest edilerek toparlanması yerine, ısrarla şahısların silah ve/veya patlayıcı gibi somut birtakım delillerle yakalanmasını teminen delil toplama sürecine devam edilmesi yönünde görüş bildirerek, yapılmak istenen operasyonun yapılmamasına, dolayısıyla söz konusu bombalama eylemi ile ilgili olarak isimleri geçenlerin gözaltına alınmaması sonucunda, anılan patlamanın ve neticelerinin engellenememesine sebep oldukları iddia edilmiştir. İhbar yazısı ve eki evrak kapsamındaki iddialar ile inceleme sırasında ortaya çıkabilecek sair hususların incelenmesi ve gerektiğinde soruşturmaya geçilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.”

Yazının son kısmında, Şişman ile Hatay Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili görevlileri hakkında, HSYK müfettişine inceleme ve soruşturma izni verilmesi hususunda kurul başkanına teklifte bulunulmasına karar verildiği bildiriliyor.

Avukatlar: Reyhanlı Cumhuriyet tarihinin en büyük terör eylemi

Müdahil avukatlarından Deniz Özbilgin, geçen celseye kadar Reyhanlı’yı, “Cumhuriyet tarihinin en büyük terör eylemi olarak nitelendirdiklerini” söyledi. Ancak geçen sürede Ankara’daki terör saldırısının gerçekleştiğini anımsatan Özbilgin, şöyle konuştu: “Reyhanlı’nın çok ağır bilançosu oldu. Fakat bugüne kadar bunun yeterli ciddiyeti ve ehemmiyeti görmediği kanaatindeyiz. Örneğin 6 aydır bazı belgelerin getirtilmesini, dosyanın aşama kaydetmesini istiyoruz. Bu sürede 5 Haziran katliamı, Suruç ve Ankara katliamları yaşandı. Reyhanlı davası layıkıyla görülmediği için Suruçları, Ankaraları yaşar hale geldik. Basit fiil ve failler üzerinden değil, azmettiriciler, göz yumanlar, göz yumulmasını sağlayanlara yönelik soruşturmanın genişletilmesini istiyoruz.”

Avukat Sevinç Hocaoğulları da Şişman hakkındaki soruşturmanın, saldırının faillerinin bulunmasında önem taşıdığını ifade ederek, MİT’e ait tırların durdurulmasıyla ilgili dosyanın getirtilmesini talep etti. Hocaoğulları ayrıca, Niğde Ulukışla’da, güvenlik görevlilerinin arasında bulunduğu 3 kişinin ölümü, 8 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan terör saldırısına ilişkin davanın firari sanığı olan ve dosyada adı geçen Heysem Topalca hakkındaki dava ve soruşturmaların da getirtilmesini istedi. Cumhuriyet Savcısı İbrahim Şahin, hakkında yakalama emri bulunan sanıkların yakalanmalarının beklenmesini ve tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti. Tutuklu sanıkların avukatları, müvekkilleri hakkında tahliye taleplerinde bulundu. Sanık avukatlarından Yusuf Gülüm, olayın Heysem Topalca tarafından planlanarak, kaçakçıların üzerine atıldığını ileri sürdü. Bazı sanık avukatları ise Cumhuriyet Savcısı Şişman’ın duruşmada dinlenmesini talep etti.

Yakınlarını kaybedenler

Saldırıda oğlu Oğulcan’ı kaybeden müşteki Fatma Tuna söz alarak, “Cezalarını çeksinler. Niye bunların cezaları verilmiyor? Daha önce de Reyhanlı’da kaçakçılık vardı. Ama bunların elleri kanlı. Bunların da parmağı var. Yapan ne kadar suçluysa, bunlar da o kadar suçluydu. Benim oğlum 2,5 yıldır toprak altında. Oğlumun günahı neydi? Bunların bombanın içinde elleri var. Bunların arkasındakiler de ortaya çıksın” ifadelerini kullandı. Annesini kaybeden Ahmet Yumuşak ise “Reyhanlı’da 77 tane MOBESE kamerası var. Hiçbiri çalışmıyordu. 53 can verdik. Dile kolay, parçalarını ayrı ayrı topladık. Adalet istiyoruz” dedi.

Saldırıda ölenlerin yakınlarından bazıları, sanık avukatlarına tepki gösterdi. Yakınlar, Mahkeme Başkanı Hasan Şatır tarafından uyarıldı. SEGBİS ile cezaevinden duruşmaya bağlanan sanıklar da tahliyelerini talep etti. Bu sanıklardan Doğan Özdemir, “Buradaki sanıkların hiçbirini önceden tanımıyorum. Aldığım araçta patlayıcı olup olmadığından bilgim yoktu. Mağdur durumdayım. İddiaları kabul etmiyorum. İçinde patlayıcı olduğunu bildiğiniz bir aracın içine binme cesaretiniz var mı? Amacım Nasır Eskiocak’a ulaşmak, paramı almaktı. Baktım ki olay farklı boyutlara gelmiş, korkarak kaçtım” diye konuştu.

Mahkeme heyeti, ara kararlarında, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi. “Cumhuriyet Savcısı Şişman hakkında soruşturma başlatıldığı” yönündeki bilgilere yanıt veren HSYK’ya, soruşturmanın tamamlanıp tamamlanmadığının sorulmasını ve gizlilik kararı yoksa soruşturma konusunda bilgi istenmesini kararlaştıran mahkeme, Hatay Emniyet Müdürlüğü’nden gönderilen MOBESE kayıtlarının çözümünün yaptırılmasına da karar verdi.

Reyhanlı’daki bombalı saldırılara dair gizli belgeleri sızdırdığı iddia edilen Er Utku Kalı hakkında açılan dava dosyasının Amasya Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmesini de kararlaştıran heyet, duruşmayı erteledi. Reyhanlı saldırısına ilişkin davanın iddianamesinde 2’si Suriyeli 33 sanıktan 19’u hakkında “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten” ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 52 kişinin ölümüne sebep olmaktan 52’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Bu istemin ardından, saldırıda ağır yaralanan bir kişi daha hastanede hayatını kaybetmiş, ölenlerin sayısı 53’e yükselmişti.

Katliamın sorumlusu kim?

Reyhanlı Katliamı’dan 5 gün sonra Tayyip Erdoğan elindeki Suriye dosyasını öne sürerek Beşar Esad’a bağlı güçlerin kimyasal silah kullandığını iddia etmiş,  Reyhanlı Katliamı’nı referans göstererek ABD’den Suriye’ye askeri müdahale konusunda girişim talebinde bulunmuştu.

ABD Başkanı Obama’dan bu talebe gelen “Biz ABD olarak 2001’de Afganistan’a, 2003’te Irak’a girerek büyük askeri harekâtlar yaptık ve şimdi Suriye’ye de bir askeri müdahale yaparak, ABD Müslümanlara savaş açmış bir görüntü yaratmak istemiyoruz. Suriye sorunu uluslararası bir sorundur, bunun için bu konuyla ilişkili ulusların birlikte hareket etmesi ile sorun çözülebilir” yanıtının anlamı ise çok açık: “Biz artık doğrudan askeri müdahalede bulunan özne olamayız, bunun yerine, çevre ülkelerdeki liderleri, grupları vb kullanmayı tercih ediyoruz”.

Reyhanlı Katliamı ile birlikte Suruç ve Ankara katliamlarına bakarken de Obama’nın yukarıdaki yanıtı ile birlikte 2014 Mart’ında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın bütün ülke kamuoyunca bilinen ve Suriye’ye askeri müdahale zeminini hazırlamak için önerdiği taktik göz önünde bulundurulmak gerekiyor: “Gerekirse Suriye’ye 4 adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretim, Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırtırız”.